Keşke Tok ve oğlu ABD’de yargılansa

Geçen hafta bu konuyla ilgili tam beş yazı kaleme almışım. Sonuncusunu sorularla bitirdim ve gördüm ki görünmez bir zırh ile korunan Dr. Bülent Cihantimur, lütfedip ifade verdi ve her şey olduğu gibi kaldı; değişen hiçbir şey olmadı.

Dün Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Eylem Tok ve oğlunun iade edilmeyebileceğini, ABD makamları tarafından yargılanabileceğini açıkladı.

Geçen hafta yayımlanmayan bir yazım var ki orada tam olarak bunu anlatıyordum. Yayımlanamadı çünkü emekli bir diplomat, uzun yıllar New York’ta yaşamış Avukat Ayşın Akyarlı Savatlı ve ABD’de yaşayan gazeteci arkadaşım Razi Canikligil ile konuşup kaleme aldığım yazıyı uçurdum. Bir daha da yazmaya fırsat bulamadım.

Kendi yazımı özetlersem adının açıklanmasını istemeyen emekli büyükelçi ABD’nin kaza yapan Timur Cihantimur vatandaşı olduğu için iade etmeyebileceğini söyledi. Şunlara dikkat çekti: “T. Cihantimur ABD vatandaşı. ABD çifte vatandaşlığı kabul etmiyor. Dolayısıyla bu kişiyi yabancı ülkede suç işlemiş kendi vatandaşı olarak görecektir. Prensipte kendi vatandaşını vermez. Düşük bir ihtimal verebilir de. Bir ihtimal de Türkiye’ye iade edip ABD’deki cezayı alacak şekilde yargılanmasını isteyebilir. Bu düşük bir ihtimal. Annenin konusu ise vizesine bağlı. O da sığınma talep etmek için elinden geleni yapacaktır. Olur olmaz bilemem ama süreç uzar.”

Emekli diplomatla konuştuktan sonra Avukat Ayşın Akyarlı Savatlı’yı aradım. Onun söyledikleri ise yüreğime su serpmişti. Savatlı “ABD’de bu suçların cezası çok daha ağır” dedi.

Türkiye’de yargılanmamak için ABD’ye kaçmakla yanlış hesap yaptıklarını düşündüm. Daha yüksek ceza alacakları için “Keşke ABD’de yargılansalar” dedim içimden.

Razi Canikligil de sürecin uzun olacağını belirtip, Eylem Tok’un özellikle sosyal medyadaki nefret söylemlerini göstererek sığınmacı statüsü kazanabileceğine dikkat çekti.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, tam bir hafta sonra (dün) şu açıklamayı yaptı: “ABD makamları yargılayabilir. Yani der ki 'Sen yabancı ülkede bir yabancıya karşı suç işledin, benim vatandaşımsın, dolayısıyla seni benim kanunuma göre yargılayacağım' diyebilir."

Geçen hafta gazeteci Erk Acarer her türlü olayda gazetecilerin devletten bir adım önde olduğunu söylemişti. Tebessümle onu hatırladım.

***

Keşke ABD’de yargılansalar, dedim ama…

Baba Dr. Bülent Cihantimur görünmez bir zırhla korunurken -ki siyasi bağlantılarıyla ilgili epey bir iddia var- ABD’ye işlenen suçlarla ilgili gönderilecek dosya yeterli olacak mı kuşku duymuyor değilim.

Baba Cihantimur’un ifadesi bile ancak kazadan 15 gün sonra alınabiliyorken, fenomenler soruşturmasında adı geçtiği halde ifadesine başvurulmamışken, babanın telefonunun incelenmesine dair hiçbir karar çıkarılmamışken ABD’ye gönderilecek dosyayla ilgili derin endişeler taşıyorum.

Sözde yazar, senarist, yönetmen ve ressam Eylem Tok ile oğlunun New York’ta yıllık 96 dolara bir daire kiralama girişimini Barış Pehlivan bugün X’te paylaştı.

E hep otelde yaşayacak değiller ya! İnsan bir yuva sıcaklığı istiyor sıklıkla, evcimen olsa da olmasa da.

***

Anne-oğul Manhattan’da görüntülendiklerinde uzun uzun o fotoğrafı incelemiştim. Tok’un gıcır gıcır Nike spor ayakkabılarına bakıp, gecenin bir yarısı soğukta, yerde çamurun içinde yatan ve hiçbir yardım eli uzatılmayan Oğuz Murat Aci’yi düşünmüştüm.

İnsanların kalbi ne kadar yanlış yerlerde atıyor; yerde ölümü bekleyende değil de ayakkabısına toz değemeyende arıyor erdemi.

Eylem Tok ve oğlu New York’ta bir yıllık peşin vererek ev kiralamaya çalışırken…

Baba Bülent Cihantimur’un sanki bir ‘Demir Kubbe’ ile korunurken…

Onca vicdan sahibi insan (ailesi, gazeteciler, yazarlar, hukukçular) çırpınırken yazımız-sözümüz demir kubbeye çarpıp yerlere serilirken…

Bakıyorum da haberlerde, yazılarda Oğuz Murat Aci’nin ismi geçmiyor artık.

Bu bir hikâye! Bu kötülerin hikâyesi. Bu hikâyenin kahramanları kötüler. Dilerim kötülüklerinde boğulurlar.

Bitirmeden kendi öngörümü de paylaşmak isterim.

Kazayı yapan Timur Cihantimur, Türkiye’ye iade edilmeyecek.

Eylem Tok hem çocuğuna bakma yükümlülüğü hem hakkındaki nefret söylemlerini bahane ederek hem de Türkiye’de can güvenlikleri olmadığını ileri sürerek çok büyük bir ihtimalle sığınma alacak.

Ama bunca yıllık gazeteciliğim ve öykü anlatıcılığım bana diyor ki: Kendileri dönecek.

Hele de böylesine şımarıkça, bencilce yaşayan insanlar için yurtdışı zordur. Gurbettekine zordur, sürgündekine zordur, öğrencisine zordur, yeni bir yaşam kurmaya gidenine zordur. Adi bir suçla yargılanacakken kaçan için ise daha da zordur.