Karartma

Bataklığın en dibi.

Bu gece yarısından sonra Tele1 ekranının bir hafta süreyle karartılmasına sesini çıkarmayanlar ülkenin nasıl bir zifiri karanlığa sürüklendiğinin farkında bile değil.

Toplum ve ülke için sefaletin sonsuz acıları.

Kimse kimseyi kandırmasın bu iktidar her konuda, her alanda ve her düzeyde çok daha kötüsünü yapacaktır.

İçeride yerel seçimlere kadar herkesi susturmayı ve halkı bezdirip sindirmeyi amaçlayan iktidar herkesi esir almayı amaçlıyor çünkü ideolojik planının geri kalan bölümlerini tamamlamak istiyor. Bunun için de toplum yoksullaştırılmalı, cahil bırakılmalı, bağnaz dini söylem ve safsatalarla beyni kilitlemeli ve sonra da iktidara bağımlı kılınarak koşulsuz itaati sağlanmalı.

Muhalefet partileri, muhalif geçinenlerin büyük bölümünü bu durumda olduğu sürece Erdoğan ve İktidarın “Türkiye Yüzyılı”nda işi çok daha kolay olacak.

Cumhuriyet’siz bir Türkiye.

Tüm kurum, kuram ve toplumsal yaşam kriterleriyle ‘muasır medeniyet’den uzak Ortadoğu’ya benzeşen bir Türkiye.

Erdoğan belki de bunun için bildik U dönüşlerine devam ediyor. İsveç’in NATO üyeliğine onay veren ama çok öncesinde Temmuz 2013’de İslamcı müttefiği Muhammed Mursi’yi devirdiği için Sisi’ye söylemediğini bırakmayan Erdoğan geçen yıl dostu ve müttefiği Katar Emiri Temim’e ‘Sisi ile aramızı bul’ demişti. 20 Kasım’da Doha’da Erdoğan’la tokalaşan Sidi 27 Temmuz’da Türkiye’ye geliyor. 2019 seçimlerinde ‘Ya Binali Yıldırım’ı ya da Sisi’ye oy vereceksiniz’ diyen Erdoğan belki önümüzdeki seçimlerde Sisi’yi İstanbul’dan aday gösterecektir.

Müthiş eğlenceli.

Erdoğan’ın geri adımlarından mutlu olan Sisi ülkesinden kaçarak İstanbul’a sığınan Müslüman Kardeşlerin lider ve yöneticilerini kovdurmanın keyfini yaşıyor. Bugün Erdoğan’ı misafir edecek olan Muhammed Bin Selman ise geçen yıl Kaşıkçı Cinayeti dosyasını ‘özel kurya’ ile elden teslim alarak benzer keyifler yaşamış sonra da Ankara’da krallar gibi karşılanmış ve tören kıtasına ‘Merhaba Asker’ yerine ‘Selamün Aleyküm’ demişti. Yeni Şafak’ın onun için ‘Şerefsiz’ manşeti attığı BAE Başkanı Muhammed Bin Zayid ise ayrı bir hikaye. Erdoğan’ın yarın Abu Dabi’de buluşacağı Bin Zayid Ankara’ya göre ‘ABD ile birlikte Fetö darbesini finanse etmişti.’. O da son bir yılda Türkiye’ye iki kez gelmiş ve krallar gibi karşılanmıştı.

Peki şimdi ne yapıyor?

Erdoğan’ın söylemiyle Muhammed Bin Selman’la Merkez Bankasını rahatlatıyor ve yatırımlar için Türkiye’ye 50 milyar dolarlık finansman sağlıyor’.

Çelişkiler yumağı.

Ya da müthiş bir tiyatro.

Haziran 2017’de Suudi Arabistan , BAE ve Mısır Doha ile ilişkilerini kesip gerginlik başlayınca Erdoğan dostu ve müttefiği Temim El-Sani’yi korumak için Türk ordusunu Katar’a yollayarak bu üç ülkeyle savaşı göze almıştı. Oysa kanlı ‘Arap Baharı’nın başlangıcında ABD ve Batılı ülkelerle birlikte bu dört ülke Suriye’nin üzerine çullanmış ve Katar’ın eski Başbakanı Hamed Bin Casim’in itiraflarıyla her şey Türkiye üzerinden yapılmıştı..

Son çıkan ‘Ortadoğu’da Büyük Tiyatro’ kitabımda tüm detayları anlatmıştım.

Birbirine söylemediğini bırakmayan ve savaşın eşiğine kadar gelen bu dört ülkenin liderleri şimdi acayip kanka. Bugün, yarın ve Çarşamba günleri üç ülkeyi turlayacak olan Erdoğan fırsat bulsaydı belki de ‘Dörtlü Zirve’ gerçekleştirir ve hep bitlikte yeni bir Proje için önemli kararlar alırlardı.

BOP, Arap Baharı ya da Yeni Ortadoğu benzeri..

Coğrafyada herkes perişan ama kimin umurunda?

Türkiye ve Türk halkı perişan ama umursayan yok.

Erdoğan’ın bir tek derdi var o da sonsuza dek ve ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak.

Dostu ve müttefiği Temim El-Sani ve yeni kankaları Muhammed Bin Selman ve Muhammed Bin Zayid gibi.

Ama adamlar acayip zengin.