İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Kanal İstanbul Çalıştayı başladı. Çalıştaya CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener de katıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu açıklamalarda bulundu. Çalıştayın açılış konuşmasını yapan İmar ve Şehircilik Daire Başkanı Gürkan Akgün, Kanal İstanbul projesinin ilan edildiği 2011 yılından bu yana yaşananlar ve proje üzerindeki tartışmaları özetleyerek konuşmasına başladı.“KUSURA BAKMA YAPAMAZSIN”
Akşener’in ardından konuşmasını gerçekleştiren CHP lideri Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:
https://tele1.com.tr/kemal-kilicdaroglundan-erdogana-raporu-putine-gondereyim-sana-iletsin-118295/ *Türkiye açısından büyük sorunlar doğuracak bir olayı tartışıyoruz. Bir kişinin dayatması üzerine tartışıyoruz. *Ailelerin öncelikleri vardır. Bir toplumun öncelikleri vardır. Bir devletin öncelikleri vardır. Bunlar planlamayla olur. Planı kim yapar o toplumun insanları, mühendisleri, ekonomistleri ayni liyakat erbabı olan kişiler bir toplumun önceliklerini belirlerler.AMELİYAT YAPILACAKTIR DİYEN ÖNCE DOKTOR OLMALI
*Peki bu projenin önceliklerini kim belirliyor? Hayır ben bunu yapacağım diyenler belirliyor. Kusura bakma yapamazsın.Bu ameliyat mutlaka yapılacaktır diyen adamın önce doktor olması lazım. Hani uzmanı olsa bu işi biliyor deriz. O işi de bilmiyor. Bilmemesi de gayet doğaldır. Çünkü o işin eğitimini almadı. 21. YY.'da gelişmenin tanımı da değişti. 21. YY.'da bir ülke gelişmiş mi gelişmemiş mi ölçü şu; küçük ayrıntılarda iş bölümüne gitmiş ülke gelişmiştir. Her şeyi ben bilirim mantığıyla yola çıkılan bir ülkede az gelişmiş konuşulur doğal olarak.RANT PROJESİ
*Bu projenin önceliği rant, para hırsı. Konuşmamın başında önceliklerden bahsettim. Bakın arkadaşlar 21. YY'ın Türkiye'sinde kişi başına aylık geliri, 673 liranın altında olan kişi sayısı 8 milyon 647 bin kişi. Ve biz bu kanalı yapmaya çalışıyoruz. *2019'un ilk 9 ayında elektrik borcunu ödeyemediği için elektriği kesilen hane sayısı, 3 milyon 365 bin 784. Doğalgaz sayısını ödeyemeyen de 710 binden fazla kişi. İşsiz sayımız 8 milyon 400 bini aştı. Bana söyler misiniz? Aklı olan düşünsün Türkiye'nin öncelikleri ne?”“BU BİR İSTANBULLUYA DERS VERME EYLEMİDİR”
İmamoğlu’nun ardından kürsüye çıkan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener şunları kaydetti:
https://tele1.com.tr/aksener-kanal-istanbulu-ekrem-imamoglu-secimi-kazandigi-icin-yapiyorlar-118223/ *Bugün niçin birden bire önümüze getirildi anlamak mümkün değil. Herhangi bir bilim insanıyla tartışılmış mı? Hayır. 9 yıl boyunca uyutulmuş da niye bugün ortaya konmuş? Hayır. Türkiye’ye büyük kazançlar sağlayacak mı? Hayır. İstanbulluyu ferahlatacak mı? Hayır. Ecdat ecdat diyenler açısından Fatih Sultan Mehmet’in emaneti açısından bırakılan vasiyete uygun mu? Hayır. *Bunlar İstanbullu 31 Mart’ta Ekrem Başkanı seçtiniz beyefendinin sinirini bozdunuz. 23 Haziran’da bütün İstanbullu yeniden seçti iki kere sinirini bozdunuz. Bu bir İstanbulluya ders verme eylemidir. *20 milyar Doların üstünde bir para harcanacağı söyleniyor Kanal İstanbul’un. Bununla GAP tamamlanabilir, Konya Ovası sulanabilirİmamoğlu’nun konuşmasından satır başları şöyle:
*Bugün burada son birkaç haftadır, şehrimizin en önemli gündem maddelerinden birini tartışmak için toplandık. Bu aziz şehrin geleceğini kökten ilgilendiren bir büyük meseleyi, anlamak dinlemek ve enine boyuna tartışmak için buradayız. Tartışmadan yapılamayacak ve emin olmadan harekete geçilemeyecek kadar önemli bir konu bu. *İstanbul öyle kıymetli, öyle eşsiz bir şehirdir ki… Ona tek bir kazma vuracak olanın bile çıkıp bunu niye yapmak zorunda olduğunu anlatmak mecburiyeti vardır. *Kanal İstanbul, İstanbul'un coğrafyasını değiştirecek, doğal hayatın ve şehir hayatının bütün boyutlarını ciddi biçimde etkileyecek bir proje. Bu projeyi gündeme getirenlerin, buna neden mecbur olduğumuzu anlatmak ve toplumu ikna etmek zorunlulukları vardır.“İSTANBUL KESİP BİÇİLECEK”
*Kanal İstanbul, mecbur olmadıkça hiç kimsenin asla evet demeyeceği, çok büyük ve çok riskli bir ameliyat. Tamamıyla yanlış bir ameliyat… İstanbul kesip biçilecek… İstanbul'un hayati sistemleri zarar görecek… İstanbul'un bazı bölgeleri felç olacak… Kimi yerleri sakat kalacak… *Bir şehri böyle riskli, böyle ölümcül bir ameliyata sevk edenler… “Siz ne derseniz deyin bu ameliyat yapılacaktır” diyemezler. Bunu yapmayı kafalarını koymuş olanlar, bu ameliyata neden mecbur olduğumuzu anlatmak zorundalar. Hepimiz ama hepimiz, İstanbul'un neden kesilip biçilmek zorunda olduğunu anlamak zorundayız. Bu mecburiyetin sebepleri konusunda ikna olmalıyız. *Hepimiz… İstanbul'a dayatılan bu büyük ameliyatın riskleri konusunda her şeyi bilmek ve her detayı öğrenmek zorundayız. Önce öğreneceğiz… Öğrenmeliyiz… Ondan sonra hep birlikte kararımızı veririz. Bütün bunlar, sağlıklı bir öğrenme ve düşünme süreciyle ortaya çıkabilir ancak. *Bu çalıştay, İstanbul'un bağrına batırılacak bıçağın… Yani Kanal İstanbul'un… Bütün risklerini bilimsel olarak ortaya koymayı amaçlıyor. Bazı riskler çok düşük, bazıları çok yüksek ve bazıları kesinlikle hayati olabilir. Öyle olduğunu anlıyoruz… *Bilim ne diyorsa, bilim insanları ne söylüyorsa ona kulak vereceğiz. Anlamaya, öğrenmeye ve sorgulamaya çalışacağız. Kanal İstanbul'un yaratabileceği bütün riskleri bileceğiz ve sonra her birimiz kendimize şu soruyu soracağız: Bütün bu riskleri almaya değer mi? Kanal İstanbul'a gerçekten mecbur muyuz? Bize anlatılanlar doğru mu? Bu şehrin ve bu ülkenin bunca sorunu varken, bunun sırası mı şimdi?AMELİYAT YAPACAĞIZ DİYENLERİN AMACI
*Daha önce söyledim. Bir kez daha söylemek istiyorum. Bizim Kanal İstanbul'la ilgili tavrımız siyasi değil, hayatidir. Çünkü bu proje bu şehrin tüm tarihi boyunca karşılayabileceği en büyük risklerden biridir. Bu projeyi gündeme getirenlerin… “Siz ne derseniz deyin, biz bu ameliyatı yapacağız” diyenlerin iki temel argümanı var: İstanbul Boğazındaki gemi geçişleri dolayısıyla yaşanması muhtemel riskler… Ve bu projenin Türkiye'ye sözümona gelir getirecek olması… *Gemilerin, özellikle de tehlikeli yük taşıyanların, boğazdan güvenli bir biçimde geçmelerini sağlamak çok önemli bir konudur. Bu konuda elbette hepimiz çok hassas olmalıyız. Boğaz güvenliğini sağlamak adına hükümetimiz uluslararası planda hangi adımı atacaksa hepimiz onun arkasında oluruz ve tam destek sağlarız. *Hiç kimsenin şüphesi olmasın. Ama büyük ve tehlikeli gemilerin geçiş güzergahını İstanbul'un bir yerinden alıp başka bir yerine taşıdığınızda güvenlik sorununu çözmüş olmazsınız ki… Üstelik Kanal İstanbul'un, eni ve derinliği itibariyle zaten büyük gemiler açısından bir alternatif olamayacağını… Ayrıca gemileri boğaz yerine kanaldan geçmeye zorlayamayacağımızı da… Gayet iyi biliyoruz. Kimse bizi çocuk yerine koymasın!GÜZERGAHI DEĞİŞTİREREK BAŞARAMAZSINIZ
*İstanbul'un neresinden geçerse geçsin… Risk oluşturan gemiler, Türkiye'nin ortaya koyduğu yüksek güvenlik standartlarına harfiyen uyarak geçmek mecburiyetindedir. Asıl olan, bunu sağlamaktır. Bir başka çok önemli nokta da elbette, İstanbul Boğazı'nın özellikle petrol taşımacılığındaki fonksiyonunu azaltmaktır. *Güzergahı boğazdan alıp kanala çevirmekle bunu sağlayamazsınız. Yapılması gereken, Samsun – Ceyhan Petrol Boru hattı gibi farklı alternatifler geliştirmek ve hayata geçirmektir. Bütün bu boyutları, farklı alternatifleri bir kenara bırakıp… “Boğaz güvenliği için Kanal İstanbul şarttır” sonucuna ulaşmak doğru değildir, rasyonel değildir. Aksine, bir “oldu bittiye” zemin hazırlamadır… Bahane üretmedir. *Kanal İstanbul projesinin sahipleri ikinci olarak bunun Türkiye'ye gelir getireceğini öne sürüyorlar. Bunu neye dayanarak ileri sürüyorlar anlamak mümkün değil. Daha bahsedilen projenin hangi parayla, kimin tarafından, nasıl bir finansman modeliyle yapılacağı bile belli değil. Hatta ne yapılacağı bile değil! İnanın ne yapılacağı belli değil. Her gün farklı bir modelden söz ediliyor."BETON EKONOMİSİ"
*Kanal İstanbul projesinin sahipleri maalesef konunun ekonomik boyutuna gerçek bir yatırımcı ciddiyetiyle yaklaşmıyorlar. Söyledikleri şu… “Bir kanal açarım, gelen geçenden para alırım, kanalın etrafına binalar dikerim, oradan da para kazanırım”… *Bu günümüz dünyasına uyan bir yaklaşım değildir. Bu ekonomik bir yaklaşım da değildir. Bu akılcı bir yaklaşım değildir… Bu milletlerarası anlaşmalara uyan hukuki bir yaklaşım değildir… İçinde üretim ve ileri teknoloji barındırmayan… Katma değer ve marka üretme perspektifi taşımayan… *Sadece toprağa, betona ve ranta dayalı bir modelle bugünün dünyasında para kazanamazsınız… Ekonomik canlanma ve istihdam yaratamazsınız… Türkiye son yıllarda bunu denedi ve geldiğimiz nokta ortadadır. İşsizliğin ve yoksulluğun düzeyi ortadadır.ZAMAN ZAMAN GÜNDEME GETİRİYORLAR
*Ne güvenlik ne de ekonomi… Son 9 yıldır Kanal İstanbul projesini zaman zaman Türkiye'nin gündemine getirip… Zaman zaman da gündemden düşürenlerin dikkate değer, elle tutulur bir gerekçesi yoktur. Bu projeyi 2011 seçimlerinden önce büyük bir gürültü kopararak açıklayanlar… *2015 genel seçimlerinde ve 2019 İstanbul yerel seçimlerinde konuyu sessizce geçiştirmişlerdi. Şimdi birden konuyu hararetlendiriyor ve bizi bir oldu bittiyle karşı karşıya bırakma gayreti sergiliyorlar. Buradan yeni bir siyasi kampanya üretiyorlar… Gündelik siyasete ve birtakım ticari bağlantılara, rant ilişkilerine dayalı olduğu görüntüsü veren bu proje… Ve bu proje üzerinden yürütülen bu dalgalı ve bu yanar döner siyasete ihtiyacımız yok.“İSTANBUL, KANAL İSTANBUL’A MECBUR BİR ŞEHİR DEĞİLDİR”
*O kadar önemli ve o kadar hayati sorunlarımız var ki… Türkiye, Kanal İstanbul'a mecbur bir ülke değildir. İstanbul, Kanal İstanbul'a mecbur bir şehir değildir. Ama İstanbul… Duran metro yatırımlarını başlatmaya… Çok daha fazla yeni metro ve kent içi ulaşım alternatifleri için yatırım yapmaya… Onlarca yıldır çözülememiş trafik sorununu bütün medeni metropoller gibi çözmeye mecburdur *İstanbul, elinde kalan yeşil alanlarını korumaya, geliştirmeye ve artırmaya mecburdur. İstanbul, elindeki su kaynaklarını titizlikle korumaya, geliştirmeye ve yeni alanlar yaratmaya mecburdur. İstanbul, gerektiği gibi beslenemeyen, yeterli eğitim alamayan küçücük çocuklarına yiyecek yemek, içecek süt bulmaya… Okul öncesi eğitim imkanları sunmaya mecburdur. *İstanbul, gençlerine eğitim imkanları sunmaya, burslar sağlamaya ve iş imkanları yaratmaya mecburdur. İstanbul, kadınlara huzur ve güven içerisinde toplumsal hayata katılma imkanı sunmaya mecburdur, İstanbul, işsizlerinin, dar gelirlilerinin ve emeklilerinin hayatlarını kolaylaştırmaya mecburdur. *Biz, İstanbul'un bütün bu mecburiyetlerini yerine getirmeyi öncelik olarak görüyor ve onun için çalışıyoruz. Elbette, bunlar yalnızca yerel yönetimin değil… Merkezi idarenin de sorumluluğundadır.“MEVLANA’YI DİNLEYİN”
*Biz her alanda hükümetle iş birliği ve uyum içerisinde çalışmaya hazırız ve istekliyiz. Yalnız bizim tek bir şartımız var: Hiç kimse “ben bilirim, ben yaparım” demesin! Hiç kimse halka sesini yükseltmesin…Mevlana'yı dinlesin… *Bakın ne demiş hazreti Mevlana… “Sözünü yükselt, sesini değil… Yağmurdur çiçekleri büyüten, gök gürültüsü değil!” *Onun için… Hepimiz, halkın, uzmanların ve bilim insanlarının sözlerine gönülden kulak verelim. Ortak aklı bulma ve hakim kılma konusunda istekli ve samimi olalım. Bugünkü çalıştay bu anlayışın ve çabanın bir ürünüdür. Bugünkü çalıştay ortak akla ve ortak karara ulaşma çabasının bir ürünüdür. *Bugünkü çalıştay, bu aziz şehrin, medeniyetlere beşiklik yapmış bu kadim coğrafyanın gelecek adına korunması çabasının bir ürünüdür. Bugünkü çalıştay, millete emretmek yerine, millete fikrini sorma çabasının bir ürünüdür. Bu nedenle bu çalıştay önemlidir.“SONUÇLARI TÜM MAKAMLARA GÖNDERECEĞİZ”
*Bu çalıştaydan çıkacak tüm sonuçları millete ve millet adına karar verme sorumluluğu olan tüm makamlara göndereceğiz. Böylelikle, biz 16 milyon İstanbulluya ve bu aziz şehre, bu aziz şehrin değerlerine karşı sorumluluğumuzu yerine getiriyoruz… Hiç kimse konuşmazken, hiç kimse konu hakkında tartışma imkanı bulamamışken… Her şey yangından mal kaçırırcasına, oldu bittiye getirilmek istenirken… Halkımızın bilgilenmesi için inisiyatif aldık… *Devletimizin ilgili makamlarını sorumluluğa davet ettik… Bilim insanlarının konuşması için platformlar yarattık… Önce su sempozyumunu ve ardından bu çalıştayı organize ettik… Bundan sonra da gerekli tüm hukuki mücadelemizi vermeye devam edeceğiz.*Görevlerimizden ve hukuki sorumluluklarımızdan asla geri kalmayacağız… Bugün buradan bizi dinleyen herkese… Tüm İstanbullulara ve tüm vatandaşlarıma seslenmek istiyorum… Lütfen bugün çocuklarınızın, torunlarınızın karşısına geçin… Onların gözlerinin içine bakın… İyi bakın…
*Sizce onların bu projeye ihtiyacı var mı? Sizce onların geleceği için yapılabilecek en akıllı iş bu mu? Sizce onlar bugün bu şehri ve bu ülkeyi yönetenlerden… Daha yeşil, daha yaşanır, daha sorunsuz ve daha medeni bir İstanbul mu bekliyor? Yoksa bu şehre bu denli riskli bir ameliyatın yapılmasını mı istiyor? *Bizlerin, bu şehirde ve bu ülkede yaşayan hepimizin… Bu salonu dolduran her birimizin asıl meselesi budur. Ve bu mesele tamamıyla hayati bir meseledir. Ve bu meseleyi tartışmanın, Kanal İstanbul'la ilgili riskleri anlamaya çalışmanın hiçbir yanı, ama hiçbir yanı siyasi değildir!“TÜM GELECEK NESİLLER ADINA TEŞEKKÜR EDİYORUM”
*Sözlerime son verirken… Bugün buraya gelerek sorumluluk alan her birinize… Fikrini söyleyecek olan uzmanlara ve katılan tüm delegelere… Buradan çıkan fikirleri paylaşarak toplumun aydınlanmasına yardım edecek olan herkese… Tüm siyasi partilere, liderlerimize… Sivil toplum örgütlerimizin yöneticilerine… Akademisyen ve uzmanlara… Sadece 16 Milyon İstanbullu adına değil… Tüm gelecek nesiller adına, çocuklarımız ve torunlarımız adına çok teşekkür ediyorum.Gürkan Akgün, şunları söyledi:
ESENLER BAĞCILAR 30 CM YÜKSELECEK
"Güngören, Esenler Bağcılar belediyeleri 30 cm yükselecek. Bugün İstanbul’da içtiğimiz üç bardaktan birini karşılayan su kaynaklarının yok olma riski doğacak" diyerek projenin yaratacağı olası riskleri sıralayan Akgün, şunları kaydetti: "Bugün projenin çevresel boyutları iki oturumda tartışılacak. Kültürel mirastan bahsedeceksek, Kanal İstanbul çok önemli bir arkeolojik ve sit alanlarını içeriyor. Çed raporunun değerlendirme toplantısı oldu. Burada da bu kültürel mirastan bahsediliyor ancak sunumu yapan arkadaşlar çözüm öreni olarak iyi uygulama örneği olarak Hasankeyf gibi bunları taşıyabiliriz dediler. Bunlar raporda da yazıyor. Peki biz biraz da onaylanmış ve askıda bulunan Kanal İstanbul'un çevresini oluşturan bu çevre düzeni planına odaklanalım. Bu plan bize neyi anlatıyor. Gördüğünüz sarı alanlar imara açılmış yerler, 84 metrekarelik bir alan. Bağcılar'ın üç buçuk katını imara açmış durumdayız."
Muhabir: Oğuzhan Poyrazoğlu