CHP’li Öztrak: İstanbul İl Başkanımız gerekli yasal yollara başvuracak

Yayın tarihi: 8 Ocak 2021 Cuma 4:57 pm - Güncelleme: 8 Ocak 2021 Cuma 5:19 pm

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Canan Kaftancıoğlu hakkında “DHKPC militanı” demesine, “Bu sözleri söyleyen kişinin makamına bakıyorum, herhangi bir mahkeme kararı olmadan ağzına gelen söylemesi, ağır suçlamalarda bulunmasını gerçekten ruhi sıkıntılı durumun işareti” tepkisini gösterdi. Öztrak, Kaftancıoğlu’nun gerekli yasal yollara başvuracağını belirterek, “Demokrasiyi korumamız için tedbirli olmamız lazım. Bu da onlardan biridir” dedi.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak,  CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.

Öztrak, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kaftancıoğlu hakkındaki “Kendisi DHKP-C militanı” sözlerinin sorulması üzerine, “Bu sözleri söyleyen kişinin oturduğu makama bakıyorum, herhangi bir mahkeme kararı olmadan ağzına gelen söylemesi, ağır suçlamalarda bulunmasını gerçekten ruhi sıkıntılı durumun işareti olarak görüyorum. Suçlama çok ağırdır” ifadelerini kullandı. Öztrak, “İstanbul İl Başkanımız gerekli yasal yollara başvuracaktır. Demokrasiyi korumamız için tedbirli olmamız lazım. Bu da onlardan biridir” bilgisini verdi.

Erdoğan, “Kaftancıoğlu militan” dedi, Boğaziçi protestolarını hedef aldı

“DÜNYADA BİR DEĞİL BİRÇOK TRUMP VAR”

Öztrak, ABD’deki Kongre baskınına ilişkin ise, “Despot popülist liderler, demokrasinin imkân ve araçlarını istismar ederek de seçmen iradesine ve hukukun üstünlüğüne saldırabilir. Milletin oylarına saygı göstermeyebilir. ‘Oyları çaldılar’ diyerek, seçim sonuçlarını tanımayabilir. Şımarık çocuklar gibi mızıkçılık yapabilir. Dünyada bir değil, birçok Trump var. 2014’ten bu yana ülkemizde yaşananlar, kibir hastalığına yakalanarak despotlaşan popülist liderlerin, nasıl bir devlet krizine yol açabildiklerini göstermesi bakımından önemlidir” dedi.

“MİLLETTEN YEDİĞİ ŞAMARIN SESİ HER YERDEN DUYULDU”

Öztrak, şöyle devam etti: “2014’ten bu yana ülkemizde yaşananlar, kibir hastalığına yakalanarak despotlaşan popülist liderlerin, nasıl bir devlet krizine yol açabildiklerini göstermesi bakımından önemlidir. 2015 Haziranındaki seçim sonuçlarını sindiremeyen yönetim, 5 ay sonra yeniden seçime gitmiş ve milletin güvenlik endişelerini istismar ederek seçimi kazanmıştır. Bundan bir yıl sonra, eski ortağının askeri darbe girişiminin ardından OHAL ilan ederek sivil darbe sürecini başlatmıştır. Kuvvetler ayrılığını yok eden, denge ve denetimi sonlandıran, tek adam vesayet rejimine geçmiştir. Bu süreçte yargıyı vesayet altına almış, demokrasimizin çatısı parlamentomuzu işlevsizleştirmiştir. Son yerel yönetim seçimlerinde, milli iradenin vermediği yetkiyi, vesayeti altındaki yargı yoluyla gasbetmeye kalkmıştır ama milletten yediği şamarın sesi her yerden duyulmuştur. Tek adam vesayet rejimine geçtikten sonra her muhalif sese, darbeci yaftaları yapıştırarak sindirmeye çalışan, soğan satanları bile terörist ilan eden bir yönetimin, hukuk devletini, demokrasimizi ve özgürlüklerimizi nasıl tahrip edebildiğini hep birlikte yaşadık, gördük.”

“SAYDAMLIĞIN ÖNEMİNE ŞAHİT OLDUK”

Geçen yıl, Sakarya’daki havai fişek fabrikasında yaşanan iş cinayetinde Hayatını yitirenlerin aileleri, bugün; ‘bu davayı parası olan değil, üç kuruş için fabrikada kölelik yapan kazanacak’ diye bağırıyorsa, ‘ben altı aydır, kardeşimin acısıyla yemiyorum, içmiyorum, uyumuyorum, parası olan üç gün yatıp çıkamayacak, bu devletin milletiyim, konuşacağım’ diye isyan ediyorsa, burası sözün bittiği yerdir. Tek adam vesayet rejiminde, hesap vermenin, saydamlığın, devlette yozlaşmayı engellemek için ne kadar önemli olduğuna şahit olduk.

“TEK ADAM REJİMİNİN HİÇBİR FAYDASI YOK”

En son Boğaziçi’nde böyle bir rektör dayatmasına, üniversite hocaları da öğrencileri de karşı çıkmıştır. Bu demokratik tepkiye Sarayın cevabı, en özgürlükçü üniversitelerimizden birinin kapısına kelepçe vurmak, öğrencileri gözaltına alıp darp ve hakaret etmek olmuştur. Bu üniversite ki, o görüş, bu görüş ayırmadan, 28 Şubat’ta başörtüsü yasağına karşı durmuş bir üniversitedir. Güçlü kurum ve kurallar, demokrasinin bağışıklık sistemidir. Tek adam vesayet rejiminde öğrendiğimiz en önemli ders; tek adam vesayet rejiminin işimizi, aşımızı bitirdiği, cebimizi, mutfaktaki tenceremizi boşalttığı bu rejimin bize hiçbir faydası olmadığıdır.

“DÜNYANIN NERESİNDE BÖYLE BİR VURGUN VAR”

“TÜİK’in makyajlı rakamlarıyla, emekliye, çalışana kumpas kuruyorlar. Saray milleti unutmuş, Saray beslemelerini abat ediyor. Dünyada devletten en fazla ihale alan 10 inşaat firmasının beşi Türkiye’de. Hepsi de havuzcu… Havuz müteahhitlerinin dövizli garantileri tıkır tıkır ödeniyor. Sadece 2020’de, Avrasya Tüneli’nden geçmeyen araçlar için milletin vergilerinden 392 milyon lira ekstra para ödeyeceğiz. Bir kuruş vermeden yapıldığı iddia edilen projeler için 2020’nin ilk 11 ayında, bütçeden ödenen garantilerin toplamı ise 13 milyar lirayı buluyor. Vesayet rejimine fiilen geçtikten sonra, can ve mal güvenliğinin olmadığı yerde, iş ve istihdam yaratacak nitelikli yatırımların da olmadığını gördük. 2015’te 19 milyar doları bulan, doğrudan yabancı sermaye yatırımları, bu yılın ilk 10 ayında, 5 milyar dolarlara kadar düştü. Hukuku katledip, iş ve istihdam yaratacak yatırımcıyı kaçıranlar, şimdi yabancı yatırımcı çekmek için, ‘Türkiye’de işgücü sudan ucuz’ diye tanıtım yapıyor. Yüksek faizlerle uluslararası tefecilere, sıcak paracılara el açıyorlar. Damadın kaçtığı gün ülkeye, 1 milyon dolar getiren bir yatırımcı, parasını; İstanbul Borsası’na yatırdıysa, iki aydan daha kısa bir sürede 475 bin doları, Hazine’nin borçlanma kâğıdına yatırdıysa 161 bin doları cebe indirdi. Dünyanın neresinde böyle bir vurgun var? Bu milletin sırtından yapılan soygun neyin nesi?”

ERDOĞAN’IN SAADET PARTİSİ ZİYARETİ: KARIŞMAYIZ

Öztrak, basın mensuplarının sorularına da yanıt verdi. Erdoğan’ın Saadet Partisi’nden Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaretiyle ilgili ‘seçim ittifakı’ demesine Öztrak, “Kimin kimle görüştüğüne karışmayız ama her türlü istişarede bir hayır vardır. Umarız ki bu istişarelerde milletin sıkıntıları görüşülüyor olsun” diye yanıt verdi.

KOBANİ İDDİANAMESİ: “HUKUKUN İÇİNDE BULUNDUĞU HAZİN DURUMU GÖSTERİYOR”

Kobani iddianamesi’nin kabul edilmesine Öztrak, “Bu dava beş yıl önce başladı. İki sayfalık metnin tercüme edilmemesiyle bekletildi. Ne zaman ki AİHM karar verdi, o karardan hemen sonra bu dava raftan indiriliverdi. Bu Türkiye’deki hukuk sisteminin içinde bulunduğu hazin durumu gösteriyor” dedi.

Erdoğan’ın ‘Kaftancıoğlu militan’ sözlerine CHP’den ilk tepki