ÖZÜR DİLEMEYE MECBURSUN
Hele de bizimki gibi ülkelerde utandırılmanın yanında bir de özür dilemeye mecbur bırakılıyorsun.
Babandan akıllı mısın? Özür dilemelisin!
Kocandan daha çok mu kazanıyorsun? Özür dilemelisin!
Erkek kardeşinden önde misin? Özür dilemelisin.
Terfi mi aldın? İş yerindeki erkekler başta herkesten özür dilemelisin!
Başarılı mı oldun? Özür dilemelisin.
Evrim Kuran’ın ‘Başarılı Bir Kadın Olduğum İçin Özür Dilerim’ isimli kitabını, bu utanç ve özür dileme duyguları arasında sıkışmış tüm kadınlar adına çok değerli buldum.
“Her başarılı kadının arkasında düpedüz, yüzde yüz kendisi vardır” diyen Evrim Kuran, başarıları bir utanç gibi hissettirilen, asla kendisine ve yeteneklerine hak ettiği gibi güvenemeyen kadınları öyle güzel anlatmış ki… Impostor olgusunu anlatırken alıntıladığı Tomris Uyar, Penélope Cruz, Michelle Obama, Jodie Foster, Sherly Sandberg gibi isimlerin tüm dünya önlerinde eğilirken bir türlü kurtulamadıkları yetersizlik duygusu… Bir kadının kendi yeteneğine ikna olması hiç de öyle kolay bir şey değil.
ZEKİ KADININ YALNIZLIĞI
Türkiye’de araştırmalar yapan İngiliz bir antropolog yıllar önce bana şöyle demişti: “Türkiye’de iyi eğitimli, başarılı, akıllı, güzel pek çok kadın yalnız. Onlara neden yalnız olduklarını sorduğumda hepsi aynı cevabı veriyor. ‘Erkekler zeki ve başarılı kadınları sevmez’ diyorlar. İlk kez bir yerde zekâ ve başarının olumsuz özellikler olarak algılandığını görüyorum.”
Gerçi Jung da çekici kadınların yalnızlığını zekâları ile açıklar ama vurguladığı bir kusur değildir, ‘seçiciliktir’.
Evrim Kuran kitabında mikro saldırganlıktan mansplaining’e (er-bilgiçlik), cam tavanlardan kadına vitrin süsü muamelesi yapan tokenizm’e (numunecilik) yaralarımızı herkese açıyor ama tuzlayıp gitmiyor; çözüm önerileri de getiriyor.
Kadınlar olarak hiçbir zaman yeterince utanamayacağız. Ne kadar özür dilersek dileyelim kendimizi affettiremeyeceğiz.
Artık öykünün mağduru olmaktan çıkmanın; başarılı-başarısız, mutlu-mutsuz, güzel-çirkin, yetenekli-yeteneksiz her neysek kendimizle barışmanın, salakça ve asla yeterince takdir görmeyen fedakârlığımızla kuleden sarkıttığımız uzun saçlarımızı kesip atmanın, masalımızın kendi kahramanı olmamızın zamanı gelmedi mi?
Hatalı değiliz, özür dilemeyeceğiz!