Kaçgunda yaşarken
Yasaklar Ağı
İstanbul Valiliği, açık alanda alkollü içkiyi yasaklamış. Gerekçe ailenin korunması. Evde içebilirsin, dahası karını dövebilirsin. Bundan ötürü, aileyi korumak için evde de yasaklanmalı alkollü içki. Aslında cigara da yasaklanmalıdır. Cigara alkolden daha dokuncalıdır, yıllardır ikisini de içtiğim için iyi bilirim bunları dedikte, bakın şu yasağa nereler gitmiş. Ormanda ağaç kesmeye karşı çıkmak yasak... Cumartesi annelerine dik durmak yasak... LGBT’nin yürüyüş yapması yasak... Bitmeyeyen yasak, düşünmek.
Düşünce suçu... Temmuz 1973’de Adnan Özyalçıner yazıyor, “Cumhuriyet çocukları Hapiste, onuncu yılın onbeş milyonu. Bugün otuzbeşmilyona ulaştı. Bu otuzbeş milyonun mutluluk payı da ona göre olmalıydı. Cumhuriyet, ellinci yaşında öz çocuklarını hapishanelerde, parmaklıkların altında bulmamalıydı. Alanları özgürce dolduran öz çocuklarıyla elele işbaşında olmalıydı.” (Adnan Özyalçıner, Tarihin Işıldağı, İnsancıl Yayınları, İstanbul, 1998, Y-81)
Cumhuriyet’in 50. Yılı. Cumhuriyet’in çocukları hapiste...Cumhuriyet’in 100. Yılındayız, Cumhuriyet’in çocukları Merdan Yanardağ, Barış Pehlivan, Can Atalatay, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala yine hapiste.
Türkiye’de düşünce... suç değişmez yazgı oldu. Buna bir de televizyon karartma eklendi. Düşünebiliyor musunuz, adamın biri yüzbinlerce insanın televizyon izleme hakkına el koyuyor.
Bütün bu yasakları düşündüm, n’apmalıyım, dedim, çat kapı yanına varıp “Haksızlık yapıyorsunuz” diyebileceğim insan yok, o zaman insan deyince durdum.
İnsan Nedir
İnsan nedir dedikte. Kültür Sözlüğü’ne baktım. Sözlük şöyle tanımlıyor insanı. “İnsan: Madenin en yükseğinden gelişme ürünü biyolojik kökence bir doğa varlığı, nitel belirlenimce toplumsal varlık. İnsan emek yoluyla hayvanlar dünyasından ayrıştırı kendini. Emek, İnsan’ı İnsan yapmıştır.” (Aziz Çalışlar, Kültür Sözlüğü, Altın Kitaplar Yayınevi, İstanbul, Tarihsiz, Y-221)
Ben bu insanı sevdim. Emekle kendini insan kılması önemli. Tam bu noktada bir soru, insan emekle insanlaştığını biliyor mu.
Bir soru, emekle insan olan. Emekle insan olan öbürünü nasıl oluyor da hapise atıyor, ekran karartıyor. Sorun nerede.
İnsanlık İdeali
Şöyle diyor Aziz Çalışlar, “...18. yüzyılın ilerici burjuva düşünür ve sanatçıların elinde insanlık ideali, bütün zamanlar için geçerli ilerici çabaların bir ögesi olmuştur. Temelinde insanın idealleştirilmesi anlayışı yatan bu çabalar, ırk, ulus ve zümre ayrımı güdülmeksizin tüm insansal erdemlerin tanınması, tüm insanların özgürlük, eşitlik ve kardeşlik içinde yaşaması istendiğinde doruk noktasına ulaşmıştı. İnsanların aydınlanması ve insanların birbirine hoşgörülü olması da bu insanlık idealinde yer alıyordu.”
Bacon... Hobbes... Boyle... Voltiere... Rousseau, bu ilerici burjuva filozoflar, feodilizme karşı amansız bir savaşım verdiler. Büyük bir idealle insan için savaşımla özgürlük, eşitlik, kardeşlik için yaşadılar. Temel ilke, aydınlanmayla hoşgörüydü. Bütün bu idealler, kapitalizmin çarkında paramparça oldu.
Kapitalizmin İşi
Alman İdeolojisi’nde kapitalizm şöyle anlatılır, “Doğa bilimini sermayeye bağımlı kıldı ve işbölümü üzerinden onu doğal birşeymiş gibi gösteren son perdeyi de ortadan kaldırdı. Ve genel bir tarzda, iş içinde olabileceği ölçüdeher doğal ögeyi yok etti ve bütün doğal ilişkileri, onları para ilişkisi haline getirmek üzere bozup dağıtmayı başardı. Doğal olarak oluşmuş kentlerin, mantarlar gibi biten modern sanayi kentlerini yarattı. (K. Marx-F. Engels, Alman İdeolojisi. Çev. Sevim belli, Sol Yayınları, Ankara, 1999, Y-94)
Bunun sonucu, kapitalizme insan-emek ilişkisi bozuldu. Artı emeğe el koyan, emek ürünü olmayan insanlar oluştu. Emek ürünü olmayan için, eşitlik, özgürlük, kardeşlik, hoşgörü, anlamsız kavramlara dönüştü.
Kaçgunda Yaşamak
Kapitalizmin kaçgununda yaşarken emek ürünü insanı arıyorum.. Emek insanın dikleneceği günü bekliyorum.