İzmir Tabip Odası’ndan deprem sonrası koronavirüs değerlendirmesi!

Yayın tarihi: 17 Kasım 2020 Salı 6:19 pm - Güncelleme: 17 Kasım 2020 Salı 6:19 pm

İzmir Tabip Odası, meydana gelen 6.9 büyüklüğündeki depremin akabinde koronavirüs salgınına ilişkin değerlendirmeler yaptı. İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Çamlı, vaka sayılarının söylenenden çok daha fazla olduğunu ifade etti.

İzmir Tabip Odası, Kovid-19 vakalarının artmasının ardından, pozitif vakalara karşı acilen alınması gereken tedbirler konusunda basın açıklaması düzenledi.

İzmir’deki pandemi hastaneleri dahil üniversite ve devlet hastanelerinin yoğun bakım ünitelerinin tamamen dolduğunu ifade eden İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Lütfi Çamlı, vaka sayılarının söylenenden çok daha fazla olduğunu ifade etti.

Dr. Çamlı, “Yoğun bakımlar dolmak üzere. Hastaneler tamamen pandemi hastanesine dönüştürülüyor. İki gün önce açılan yoğun bakım şu an tamamen dolu. Vaka artışları filyasyonun ve erken izolasyonun yapılmasıyla önlenebilir. İzmir’de günlük test pozitiflik oranları duyumlarımıza göre yüzde 30’lar düzeyine ulaşmıştır. 3 bin, 3 bin 500 kişide test pozitif saptanabilmektedir. Ambulanslar olguları taşımakta zorlanmaktadır” diye konuştu.

Maske, mesafe ve hijyen demenin yeterli olmadığı dile getiren Dr. Çamlı, “Salgınla mücadelenin sorumluluğu yalnızca yurttaşa, bireye indirgeyerek bu sorunla baş edilemez. Sağlık sistemimizin yanıt verme kapasitesini çok zorlayan bir noktadayız. Salgının böyle devam etmesi, hasta sayılarının böyle artması durumunda hiçbir sağlık sisteminin yeterli olamayacağı, çökeceği göz önüne alınmalıdır” ifadelerini kullandı.

İzmir Tabip Odası tarafından açıklanan önlemler ise şu şekilde:

”Genelde Türkiye, özel olarak İzmir’e ait tüm veriler kamuoyu ile şeffaf ve ayrıntılı biçimde paylaşılmalıdır. İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulları etkinleştirilmeli ve Tabip Odaları bu kurula dahil edilmelidirler.

Bu verilerin ışığında olgu artışını engellemeye yönelik epidemiyolojik çalışmalarla gerekli tedbirler bir an önce alınmalı ve ilk adım olarak “toplumsal hareketlilik” derhal en etkin biçimde kısıtlanmalıdır. Sahadan alınan verilerin ışığında yapılacak kısıtlama temel, zorunlu ve acil hizmet üreten sektörler dışında çalışma hayatının durdurulması da olmak üzere virüsün yayılmasını azaltacak gerekli bütün önlemler hızla hayata geçirilmelidir.

Alınacak önlemler en fazla zarar gören ve görecek dezavantajlı kesimlerin (çalışanlar/dar gelirli, işsiz, yoksullar, kadınlar, çocuklar, engelliler, 65 yaş üstü, sığınmacılar…) ekonomik ve sosyal olarak olumsuz etkilenmelerden korunmasını sağlayacak ekonomik ve sosyal destek mekanizmalarının oluşturulmasıyla birlikte/eş zamanlı yürürlüğe konmalı ve denetlenmelidir.

Salgın mücadelesinde koruyucu sağlık hizmetleri güçlendirilmeli, birinci basamak sağlık hizmetlerinin etkinliğini artıracak şekilde organizasyonu gerçekleştirilmelidir. Filyasyon çalışmaları epidemiyoloji bilimi ışında gerçekleştirilmelidir. Bu mücadelede kamunun diğer kaynaklarının da (araç, personel) etkin kullanımı sağlanmalıdır.”