İYİ Parti’den istifa eden Aytun Çıray: Bugün o oylamada ben olsaydım 14 kişinin içinde olurdum

Yayın tarihi: 5 Aralık 2023 Salı 9:39 pm - Güncelleme: 5 Aralık 2023 Salı 10:31 pm

TELE1 canlı yayınına katılan İYİ Parti’den istifa eden Aytun Çıray, İYİ Parti’nin CHP’nin ittifak önerisini reddetmesine ilişkin konuştu. Kararın 14’e karşı 35 oyla alındığını hatırlatan Çıray, “Bugün o oylamada ben olsaydım o 14 kişinin içinde olurdum” dedi.

Çıray, “Akşener, bir siyasi canlı bomba gibi davranıyor. Yaptığı siyasetle sadece kendine zarar vermiyor, siyasette birlikte olduğu diğer işbirliği yaptığı tüm unsurlara zarar veriyor, kendi arkadaşları dahil” ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’in İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yaptığı ‘iş birliği’ teklifini görüşmek için toplanan GİK toplantısında ‘hayır’ sonucu çıktı. İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu kararı, “Genel idare kurulumuz 2024 yerel seçimlerine İYİ Parti’mizin hür ve müstakil olarak girme kararını almıştır” ifadeleriyle duyurdu. TELE1’de yayınlanan ’Söz Bizde’ programında konuşan eski İYİ Parti Milletvekili Aytun Çıray, İYİ Parti’nin CHP’nin ittifak önerisini reddetmesine ilişkin şu ifadeleri kullandı:

“Kısa bir hatırlatma yaparak başlamak isterim. 6 Nisan Anayasası’ndan sonra Türkiye’de yeni bir rejime geçildi. Bu da mutlak güçler birliğine dayalı bir otokratik sistem. O sistemin getirdiği yeni bir problem ortaya çıktı. Eskiden koalisyonlar seçimlerden sonra kurulurdu ve koalisyonlardaki bakanlar kurulu temsiliyeti de partilerin aldıkları oyların oranı nispetinde belirlenirdi. Fakat koalisyonu ortadan kaldıracak diye topluma sundukları bu 6 Nisan Anayasası tam aksine seçimden öncesi ittifakları zorunlu hale getirdi. İlk Cumhur İttifakı kuruldu. Cumhur İttifakı’nın kurulması üzerine CHP adeta yalnızlaştı, kuşatıldı ve CHP’nin kurumsal yapısıyla Cumhur İttifakı’nı yenerek iktidara gelmesi çok zorlaştı. Hem matematik olarak hem sosyolojik olarak. Bunun üzerine Sayın Kılıçdaroğlu ile uzun uzun istişarelerde bulunduk ve CHP ile ittifak yapacak bir merkez siyasi partiye, CHP’ye oy veremeyenlerin olduğu bir merkez siyasi partiye ihtiyaç olduğu konusunda mutabıktık. O aşamada Sayın Akşener, çok değerli MHP’de birlikte siyaset yaptığı arkadaşları ile ayrılarak bir siyasi parti oluşumu ortaya çıkarmaya çalışırken biz de buna bir katkı vermenin Türk demokrasisi açısından çok önemli olduğunu düşündük. Hatta ben o ayrılış esnasında, ayrılış mektubu diyorum ben ona istifa mektubu demiyorum. Onu Sayın Kılıçdaroğlu ile birlikte paylaşarak kamuoyuna açıkladım ve sonu şöyle biter onun, ‘Türk demokrasisi için böyle bir mücadeleye gidiyoruz ama ömrümün sonuna kadar CHP’nin manevi bir üyesi olarak kalacağım’ diye biter. Ve böylece hakikaten bir başarı elde edildi. Bu başarının somut göstergesi 2019 Yerel Seçimleri’ydi. Hem İstanbul, Ankara kazanıldı hem de 11 büyükşehir belediye başkanlığı kazanıldı ve birçok il ve ilçe kazanıldı. Ve büyük bir umut yarattı bu toplumda. Tünelin ucunda kaybolmuş gibi gözüken ışık tekrar yandı ve bu büyük umutlarla Türkiye son Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar geldi, bu umut sürekli yükseldi. Hem de cumhurbaşkanlığı süreç yönetimlerinde yapılan bana göre önemli hatalara rağmen bir mesafe kaydedildi. Toplumsal beklenti yükseldi ve kazanılacağa olan inanç pekişti. Fakat tek bir sebep değil ama son ve belirleyici sebep de masa krizi oldu. Sayın Akşener masadan oturup kalktıktan sonra kendi deyimiyle, Fatih Altaylı’ya söylediği sözü söylüyorum, ‘Biz masadan kalkıp oturduktan sonra 7 puan kaybettik’. Tabii bu 7 puanı diğerinin üstüne koyunca demek ki Kılıçdaroğlu ilk turda bu kriz olmasa kazanabilecekmiş. bundan sonraki süreci de Türk milleti biliyor zaten. İkinci tur yapıldı, aradaki pazarlıklar tartışmalar o süreçler bana göre çok kötü yönetildi. Ve Erdoğan tekrardan Cumhurbaşkanı oldu. Cumhur İttifakı’da çoğunluğu elde etti Meclis’te. Bundan sonraki süreçte de Akşener masadaki tavrını devam ettirdi. Ve bu son alınan karara gelinceye kadar, o süreçleri yakından izleyen birisi olarak, siyaset okuyan birisi olarak, dünkü kararın öyle çıkacağını bu okuyuşlarımdan biliyordum. Hem de içerideki beraber bir dönem kader birliği yaptığımız arkadaşlarla da görüştüğümde bunu görüyordum ve nitekim bu oldu. Yerel seçimlerde bu kararı halk tasvip ediyorsa İYİ Parti’nin oyunu yükselterek onu bu seçimlerden çıkaracak. Kararını tasvip etmiyorsa oyunu daha aşağıya indirerek, onu cezalandırarak bu seçimlerden çıkaracak. Bunun objektif sonucunu ancak yerel seçimlerdeki oy tasnifinde göreceğiz. Buna destek olanlar olabilir, karşı olanlar olabilir. Bence süreçler bu şekilde yürümeseydi bir işbirliği faydalı olabilirdi. Bir başka görüş de, yerel seçimler bunun zamanı mı kendi gücünü ölçmek için? ama bunun sonu yok. Yeniden cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaştığında da ‘şimdi de ölçme canım gücünü cumhurbaşkanlığı seçimleri olacak, gücünü ölçme zamanı mı’ diye söylenebilir. Ben onu çok geçerli bir argüman olarak görmüyorum. Böyle bir aşamada işbirliği olmasını ben tercih ederdim. Bugün o oylamada ben olsaydım o 14 kişinin içinde olurdum herhalde. CHP’nin bir avantajı var şu anda. O da yeni bir kurultaydan çıktı, bir değişim yaşandı. Bu değişim daha objektif kriterlerle yeni bir heyecan yaratılacak şekilde devam ettirilmeli. Yeni bir heyecan yaratılarak bütün bunlar aşılabilir. “

 

 

 

Kaynak: TELE1