İyi geceler dedikten sonra "Online" olmuşsun?
flört şiddetinin ta kendisi! Literatüre "flört" şiddeti olarak geçmesi sizi yanıltmasın. Sadece gönül ilişkimiz olan biriyle, eşimiz, nişanlımız, sevgilimiz ile değil tüm hayatımızdaki ilişkilerimizle ilgileniyor... Evde, okulda, çalışırken veya toplu taşımada bile karşılaşabiliriz kendisiyle.
İç dünyamızın daha aktif olduğu, evde geçirdiğimiz günlerde nelerin açığa çıktığını gözlemliyorsunuz?
Kişisel alan ne demek? Sahiplenmek, kıskanmak bir ilişkinin, yakın olmanın koşulu mu? En yakın arkadaşımızla bile nasıl bir esareti besliyor olabileceğinizi hiç düşündünüz mü?
Yakın bir geçmişe kadar adını bile anmadığımız şiddet türlerinden, sanal şiddet. Hayatlarımızın en çok gösterdiğimiz fakat en görünmeyen kısmı aynı zamanda. Mesafe "atıp tutmaya" elverişli, en sert en acımasız olabileceğimiz an, elimizde telefonu tuttuğumuz an, çoğu zaman... Hastaneden rapor alıp ispatlayamıyoruz da! Geriye sanal şiddetin, başka adıyla siber zorbalığın sonuna kadar açık kapıları kalıyor.
"Ortak sosyal medya hesabı açan çiftler" ile çalışanını cihaz üzerinden takip eden işveren tam olarak aynı şiddetin uygulayıcısı değiller mi? Yine, "sürekli online" olmakla övündüğümüz bu günlerde, çalıştığımız yerler ile olan zaman iletişimimize de dikkat kesilsek nasıl olur?
7/24 cevap beklenen iş yazışmalarına neredeyse alıştık da!
Gece iş ile ilgili yazışmayı görüp cevap vermediğinde bir üstünden trip yiyen kaç kişi şuanda online?
Tüm bunlar oluyorken ve hızla normalleşiyorken; çağ böyle gerektiriyor diye kendimizi avutuyorken unutumamak lazım.
Kendimizi olduğumuz gibi doya doya ifade etmek,
Güvende hissetmek,
Eşit ilişkiler kurmak,
Kendi merkezimizde ve olduğumuz gibi olmak,
Güvenli ilişkiler yaşamak, hepimizin hakkı.