İstibdadın ekonomisi ve yaklaşan fırtına
“ters getiri eğrisi” deniyor ve ABD için ekonomik küçülme (resesyon) sinyali olduğu konusunda da geniş bir oydaşma mevcut.
Faiz arttırma/bilanço küçültme gibi tedbirlerin bir amacı ekonomik küçülmeyi ve işsizliği arttırmayı göze alarak ve aslında bizzat bu yolla emekçilerin saatlik ücretleri düşürmek; yani kârları rencide etmeden yükselen enflasyondaki maliyet etkisini kırmak…
Biden yönetimi bir süredir devam ettiği Çin’le olan gerginliği arttırma politikasına ters bir hamleye de mecbur kaldı. Aniden Trump‘ı suçlayarak, onun Çin’e açtığı ticaret savaşları ve gümrük yaptırımlarını durdurmayı ima etti. Sebep ilk bakışta Çin’i mümkün olduğu kadar Rusya’nın yanından uzaklaştırmak. Fakat belki de asıl sebep –zira hani ne derler: zamanlama manidar- bir zamanlar uluslararası ekonomi dergilerine artık enflasyon yeryüzünden silindi türü başlıklar attıran Büyük Ilımlı Dönem yıllarındaki mutluluğun gerçek sebebinin iddia ettikleri gibi merkez bankalarının “mucizevi ortodoks politikaları” değil ucuz Çin malları olduğunu gayet iyi bilmeleri. Şimdi enflasyonu frenlemek için ihtiyaç duydukları yine o ucuz Çin malları, o malları engelleyen ticaret savaşları hiç değil.
Son olarak ABD’deki, hani o resesyon sinyali denilen yüksek 2 yıllık devlet tahvili faizlerinin geçenlerde %3,20’yi gördüğünü söylemeden geçmeyelim. Bu oran daha geçen yılın ekiminde % 0,32’ydi.
Özetle 8 ayda tam 10 kat artan bir faiz oranından bahsediyoruz.
İmdi…
Gelişmiş ülkelerde artan faiz oranları ve rezerv para üretim fabrikaları olan Fed ve ECB’nin bilanço küçültmesi, bir de üstüne reseyon (ya da hadi iyimser olalım belki “sadece”stagflasyon) “gelişen piyasalar” denilen Türkiye gibi ülkelerin başına ne gelebileceği konusunda yeterince ipucu veriyor.
Zaten bu ipucunu halk arasında ülke iflas riski oranı diye de bilinen CDS oranları yeterince anlatıyor. Türkiye’nin 5 yıllık CDS seviyeleri çok kısa sürede, çok uzun yıllardır görülmemiş (ve dünyada iflas durumundaki birkaç ülke dışında da görülmemiş) seviyelere fırladı. DEVA Partisi lideri Babacan bu duruma dikkat çekerek aşağıdaki videoyu ve tviti paylaştı. Videoda açıkça “bir gecede ülkenin iflas edebileceği”ni söyleyerek ekonomi yönetimini sorumluluğa davet etti.
Deminden beri anlattığım uluslararası gelişmeler bizim gibi ülkeler için neredeyse bir “mükemmel fırtına”yı hazırlarken ülke yönetimi buna karşı acaba ne tedbir alıyor?
Tedbirlerin biri şöyle: 128 milyar doları sattık döviz kurunu durdurmaya yetmedi şimdi “arka kapıdan” bir 30-40 milyar daha satalım da dolar 20 lira olmasın… İddialara göre bunun üstüne, daha geçen hafta 2 milyar dolar civarı daha döviz satılmış. Buna rağmen döviz durdurulamıyor ancak motor freni ile hızı kesilmeye çalışılıyor.
Sorun şu ki TCMB çoktandır kendi döviz rezervlerini bitirdi vatandaşların emanet dövizlerini satmakla meşgul. Ne var ki o bile suyunu çekmekte. Bkz:
Tedbirlerin diğerini biliyorsunuz: Faizler arttıralım ama buna faiz artışı demeyelim Kur Korumalı Mevduat diyelim. Ne demek istediğimi ekonomi yazarı Özcan Kadıoğlu’nun aşağıdaki tviti iyi anlatıyor:
Üçüncü bir tedbir ise meşhur şarkıdan ilhamla anlatılabilir: “Bas, bas paraları Leyla’ya; bi daha mı gelcez dünyaya!” Burayı “Bas bas paraları piyasaya, yoksa bi daha gelemeyiz iktidara” diye de okuyabilirsiniz. Hadi onu da bir tvitle anlatalım. Bildiğiniz gibi günümüz ekonomilerinde para basmak kredi verilmesini teşvikle olur. Buna ekonomiye doping ilacı kullanmak veya hormonlu büyüme diyenler de var. Aşağıdaki ticari kredi oranlarına dikkat!
Ellerindeki bir diğer tedbir ise makroihtiyati tedbir dedikleri, aslında ihtiyattan çok ihtiyatsızlığın nişanesi türden cezri ve cebri tedbirler, Türkçesi “ya seve seve…” tedbirleri.
Misal mi? Bankaların yabancı para pozisyonlarına karşı TL cinsi devlet tahvili tutma ve bunu da 5 yıldan uzun vadeli tutma mecburiyetinin getirilmesi. Böylece a)sözde faiz düşürme politikaları sonucu düşmek bir yana üstelik yükselen tahvil piyasası faiz oranlarını cebren düşürmek; b) bu tahviller sayesinde yeni para basmak, c) güya "faiz lobisinin ibiğini sürtçez" diye başladıkları yolla “faiz lobisi” bankaların kârları rekor seviyede artınca o kârların bir kısmına çökmek gibi birbirinden tatlı sonuçlar mümkün geliyor onlara