Hülya Coşkun anlattı… ‘Kaçak yayın izlenmesindeki artışın nedeni TFF’

Yayın tarihi: 6 Eylül 2020 Pazar 2:20 pm - Güncelleme: 6 Eylül 2020 Pazar 3:18 pm

Akademisyen Spor İletişimci TELE1 yazarı Hülya Coşkun; Radyaspor’da Kenan Başaran’ın konuğu oldu.. Radyo programında spor gündemine dair akıllarda kalan ve cevabı merak konusu olan sorulara cevap verdi. Hülya Coşkun TFF’deki sorunları da profesyonel gözlemleriyle aktardı.

 

Soru: Takımlar sosyal medya üzeriden futbolcu lansmanlarında doğru dil kullanıyor mu?

İzlediklerimin içerisinde başarılı bulduğum yok. Bir tanıtım jeneriği hazırlıyorsanız strateji yapmak gerekiyor. Öncelikle bir sporcunun tanıtımını yapıyorsanız en başarılı anlarının görüntülerini bir araya getirmek gerekiyor. Bu çok normal. Spor zaten bir keyif ve haz almaktır.
Fakat bu yapılan tanıtımların sadece transfer döneminde yapılıp sonra yok olması iletişim stratejisinin iyi yapılmadığı anlamına gelir. Bu tarz jenerikler yabancılardan taklit edilerek yapıldığı için. Bu işi yapmaların bir alt yapısı olmadığı için bizde kalıcı bir etkisi olmuyor.

Tolgay Arslan’ın transfer sürecinde Fenerbahçe formasını öpmüştü, ben zaten Fenerbahçeliyim demişti,

Ben Tümer’in transfer döneminde iletişimini yönetmiştim. Onlar öyle bir ortamın içerisinde ve ne yapacaklarını bilemedikleri için bu yaptıklarını doğru olduğunu sanıyor. Tümer’de aynı sıkıntıya girmişti ama o böyle bir şey söylemek istemiyordu. Çünkü onlar profesyonel sporcular o yüzden bu genç sporcuların büyük camilarla iletişimini daha stratejik yönetmeleri gerekiyor.

Transfer olanların bu “en büyük kulübe geldim ..” gibi ifadeler yıllardır Türkiye’de kullanılıyor… kullanılan bu dil, bir takıma giden o formayı öpen futbolcunun aslında gittiği takım tarafından da sıcak karşılanmıyor olmasına neden oluyor ama takım armasını taşıdığı için bağra basılıyor. Gittiği takımda da bir sürü olumsuzluk yaşanıyor. Bu sporcuların menajerleri iletişimini yönetimini yönetmeye çalışıyor. O menajerler iletişim bilimci değil halkla ilişkilerci değil dolayısıyla bunların doğru iletişim yönetemedikleri görülüyor. Bugün Galatasaray’da oynarsın o formaya ve o klübe hizmet edersin yarın Fenerbahçe’ye gidersin o forma altında o klübe en iyi şekilde hizmet edersin. Meslek ahlakının bu şekilde olması gerekiyor. Taraftarları inciltmeye gerek yok. Kendini bir alana sıkıştırmaya gerek yok.

Örneğin Messi, şampiyonlar liginde takımı yok ama Messi şampiyonlar liginde var nasıl var, Pepsi ile var klübü yok ama kendisi var çünkü marka. Örneğin Mert Hakan Yandaş Fenerbahçe’ye gitti. O bir markaya gitti. o markanın taşıyıcısı olabilmesi için Mert’in başka bir markanın taşıyıcısı olabilmesi için onun iletişimini profesyonel yönetmesi gerekiyor. Şu zor süreçte bir firma Mert Hakan Yandaş’a neden sponsor olsun? Burada onun yapması gereken iletişimini profesyonellerle yapması. İşte Messi bunu yapıyor C. Ronaldo bunu yapıyor. Beckham yıllardır bunu yapıyor.

Soru: Son bir yılda sayısız önemli kararda TFF bir öye bir böyle karar veriliyor. bu futbol yönetiminde niye bu kadar ofsayta düşüyor Nihat Özdemir

Çünkü yönetmeyi bilmiyor… Bu şu soruyu da sorduyor. Acaba hukumet desteğini çekseydi bu kadar büyüyebilecekler miydi. Çünkü bu kadar becerisizlik kabul edilebilecek şey değil. Yani liderlik yapamıyor. Yönetme işine geldiği zaman olmuyor. En son seyirciyi yüzde 30 kapasiteyle oynatacaktı aradan üç gün geçti vazgeçti.

Bu virüsün yayılma hızıyla ilgili son bir aydır yoğun şekilde konuşuluyor. Bunun artış hızıyla ilgili endişeler kamuoyuyla paylaşılmaya başlandı. Bu durumda federasyonun başındaki kişinin temel sorumluluğu o organizaysonun içinde yer alan kişileri riske atmayacak ortamları yaratmak. Dolayısıyla böyle bir risk varken ve risk her gün daha da artarken yüzde 30 dolulukta oynatacağız deyip üç gün sonra olayın farkına varıp seyircisiz oynatma kararı aldık demek gerçekten endişe verici.

Şubatta Şubat ayında Tele1’de yazdığım bir yazımda:  yazıda TFF’nin yaptığı basın toplantısında sorunlar çözüldü mü diye sormuştum birikmiş sorunlara verilen yöntem değişti mi bakış açımız değişti mi, diye sormuştum o noktadan bu güne geldiğimizde hala yanıtı yok. Peki o günden bu güne kadar Nihat Özdemir özür diledi mi?

Sormak lazım, niçin dünyadaki bütün kulüpler kendilerini, itibirarlarını saygınlıklarını en üst noktalara taşıayacak kurum sözcüleri seçiyorlar? Çünkü güven konusu önemli

Eğer güveni kaybederseniz markanızı kaybedersiniz

Soru: TFF güven erozyonu yarattı yarın MHK tartışmaları başlar, normalde insanların dekoder alması gerekiyor peki bizim böyle bir ligimiz var mı

Yok. zaten bu yüzden de biliyorsunuz yayıncı kuruluş ta diyorki satamıyorum dekoderi kimse izlemiyor. Kaçak yayınları da engelleyemiyorsunuz . Hem kulüplerin hem de kendi gelirini kaybetmesine neden oluyor bu.. Ben size 500 verecektim şimdi 200 vereceğim diyor ama 200 verince onunla yapılan anlaşmanın ne olduğunu bilmiyorsa o anlaşma çerçevesinde tamam sen kendi şartlarını yerine getirmiyorsan bende kendi şartlarımı yaratmak durumundayım deyip o açıktan faydalanıp bunu başka kanallara da pazarlayamıyor.

Taraftarlar bağlı oldukları kulübüne, kötü bir maç/ sezon sonucunda ya da kötü bir yönetim standartı nedeniyle takıma bağlılık kodlarını değiştirmezler. Bu nedenle taraftarlar yüksek derecede ürün ve marka bağlılığa sahiptir… TFF’nin ve kulüplerin kötü yönetilmesi; yönetenlerin kurumları itibarsizlastirmasi nedeniyle zayıflaması neredeyse imkansız bu bağları zayıflatmayı başarmışlardır.

Çözüm odaklı bir yönetim anlayışı zaten yok. Bir yönetim anlayışı zaten yok. Güvenli ve doğru bilgi zaten yok sürekli tavır değiştiriyorsun ve bunu da son derece normal görüp meşrulaştırmaya çalışıyorsun. Sizi takip eden insanlar sizin yarattığınız güvensizlikten dolayı takımlarını belkide kaçak olarak izliyor ve gidip dekoder almıyor.

Bir kurumun pazar payını genişletebilmesi için istikrarlı olması lazım

Hepinizin güven içerisinde dürüst ve ahlak ve ilkeler üzerinde yönetilen bir futbola ihtiyacımız var. Eğer bir strateji bulmakta zorlanıyorlarsa  federasyonun kişi odaklı klüp odaklı yönetim yerine daha çok iş odaklı ilke ve prensipler üzerine yönetim gerçekleştirmesi gerekiyor. Eğer böyle bir iletişim hem kulüpler hem federasyon bazında yavaş yavaş yapılmaya başlanırsa işte o zaman insanlar futbola tekrar yüzlerine dönebilir