CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun,  CHP'nin seçim kampanyasının üç strateji üzerinden yürütüleceğini söyledi. Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya CHP cephesinden son kulisleri aktardı. Sarıkaya, CHP'nin belirlediği modeli anlattı: "Tam anlamıyla daha çok kara Avrupa sosyal demokratlarının kullandığı tarzda toplumsal hareketlere dayalı bir propaganda modeli…" İŞTE SARIKAYA'NIN BUGÜNKÜ YAZISINDAN O BÖLÜM: Her seçim döneminin bir propaganda modeli olur, partiler de baştan kararlaştırdığı zemin üzerinden yürür. Anlaşılan o ki bu seçimde böyle bir model çalışmayacak, ağırlığı sosyal medya üzerinden yürütülen değişken bir zemin üzerinden hareket edilecek. Temaları yer, zaman ve gelişen konjonktüre göre oynak olacak… Nitekim AK Parti böyle bir zeminde, duruma ve koşula göre değişim gösteren ağırlıklı olarak sosyal medya üzerinden yürütülecek bir modelle yürüme kararı almıştı. Bu açıdan bakıldığında AK Parti’nin, “alan ve zaman değişimini bir model çerçevesine oturtan” propaganda modelini tercih ettiğinden söz edilebilir. Yani, durağan değil, alan ve zamana göre değişkenlik içeren; duruma göre vaziyet alma diye özetlenebilecek, kitlesel davranışları anlık mesajlarla hareketlendiren propaganda modeli denilebilir. ÖNCELİK TOPLUMSALA CHP ise bundan daha uzak bir modeli tercih etme kararı almış… Tam anlamıyla daha çok kara Avrupa sosyal demokratlarının kullandığı tarzda toplumsal hareketlere dayalı bir propaganda modeli… Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun dünkü sohbetimizde modelin ana çerçevesini aktardı. Bunu da kendisine hayran bırakacak derecede sabır taşı olma özelliğini sergilerken gerçekleştirdi. Çünkü kapısının önünde 40 kadar aday adayı ve destekçileri bekliyordu... Odasındaki iki aday adayına durumu özetlerken, bu sırada çalan masa telefonundan Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun taleplerini anında karşıladı; eş zamanlı olarak, hem de herhangi bir detayını atlamadan bütün ayrıntısıyla sakin şekilde bana CHP’nin yeni propaganda modelini anlattı… Buna göre model toplumsalı önceliyor ve şu üç ana stratejiye dayanıyor: 1- Toplumun her geçen gün eksilen temel değerleri; eğitim, ekonomi, işsizlik, yoksulluk… 2- Birlikte yaşamın kaybolan değerleri; ayrıştırma, ötekileştirme ve kamplaştırma… 3- Toplumsal endişeyi her geçen gün yükselten geleceğe ilişkin kaygı; evde, sokakta, mahallede, kentte, ülkede yok olan huzurun ve yükselen kaygının yarattığı olumsuzluk… Seyit Torun, bütün seçim kampanyasının bu üç strateji üzerinden yürüyeceğini belirtti. Sloganlarda, afişlerde, söylemlerde, ilanlarda ve mitinglerde bu üç temel strateji üzerinden yürüneceğini vurgulayıp ekledi: “Toplumda geleceğe ilişkin kaygı o denli yüksek ki, ona tekrar umudu aşılayacak, bir oy ile geleceğini kazanma, kaybolan umuduna tekrar kavuşma, huzura erişme olanağının bulunduğunu gösterecek bir propaganda…” ABD ŞİRKETİNE NO… Aktardığına göre, propagandayı bir Türk firması yürütecek. Bir seçim döneminde danışmanlık aldıkları ABD’de Başkan Obama’ya seçim kazandıran şirket bu seçimde de öneride bulunmuş, CHP bu kez Türk şirket ile gitme kararını iletmiş. Belirttiğine göre sokaktan, mahalleye uzanan yerelde, hem de ülke genelinde uygulanacak propagandaların ana stratejisi bu üç ayaktan uzaklaşmayacak. Seyit Torun o kadar yoğunluğun arasında kısa aralar vererek ve her birinde de kaldığı cümleden başlayan inanılmaz bir hafıza ile modeli anlattı. Kendisini dinlerken, sakin ve sabır dolu kararlı haliyle bir ara karşımda “No…” filminin başkarakteri Rene Saavedra var hissine kapıldım…

Muhabir: Oğuz Güven