YENİ BİR KURUCU İRADE
İhtiyacımız olan şey, yeni bir kurucu iradedir. Erdoğan-AKP iktidarı ve siyasal islamcı hareket cumhuriyeti yıktı, ancak bir kurucu irade ortaya koyamadı. Ancak, buna karşın ülkenin ilerici, aydınlanmacı, sol ve devrimci güçleri de yeni bir kurucu irade oluşturamadı. Çünkü solun büyük bir bölümü, ne yazık ki, ülkenin içinden geçtiği tarihsel dönemeci tam olarak kavrayamadığı gibi, hala ağır bir liberal zihin kirlenmesi yaşıyor.
Erdoğan ve siyasal İslamcı kadronun kurucu bir irade oluşturamamasının öncelikli ve en büyük nedeni, Türkiye’nin aydınlanma ve modernleşme birikimini, geleneğini ve cumhuriyetin toplumsal desteğini hafife almasıdır. Daha önce de işaret etmeye çalıştığım gibi; Türkiye’de Cumhuriyet’in tasfiye edilmesi ve bir ılımlı İslamcı rejim kurma girişiminin teorik ve tarihsel gerekçesini, Müslüman ülkelerdeki Batı tipi modernleşme girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlandığı varsayımı oluşturuyordu.
Dolayısıyla; İslam’la laikliğin bir arada olamayacağı, eleştirel akla ve bilime dayalı bir toplumsal ve siyasal düzen kurulamayacağı; dolayısıyla Batılı anlamda “demokratik” rejimlerin Doğu’da maddi, kültürel ve tarihsel temellerinin bulunmadığı ileri sürülüyordu. Bu nedenle “Doğu’ya özgü” ve “düşük yoğunluklu” bir demokrasinin, örneğin sandığa dayalı çoğunlukçu (çoğulcu değil) bir düzenin yeterli olacağı belirtiliyordu. Dinsel dogmaların birey ve toplum hayatını belirlediği, fakat mutlak şekilde ABD ve Batı emperyalizminden yana olacak bir model/ rejim öneriliyordu.
Yazının tamamını okumak için tıklayınız.