‘İnsan kaçakçılığının’ altından Diyanet çıktı

Yayın tarihi: 19 Nisan 2021 Pazartesi 7:13 pm - Güncelleme: 19 Nisan 2021 Pazartesi 7:21 pm

AKP’li Yeşilyurt Belediyesi’nin Almanya’ya gönderdiği 45 kişiden 43’ünün geri dönmemesinin gündeme gelmesinin ardından Diyanet’in programıyla da insanların yurt dışına gönderildiği aktarıldı. Cumhuriyet yazar Terkoğlu’nun ‘insan kaçakçılığı’ diye belirttiği projeye ilişkin Tunceli Cemevi dedesi Ali Ekber Yurt, 15 yaşındaki çocukların gri pasaport verilerek yurt dışına gönderilmek istendiğini bildirdi.

Cumhuriyet gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, Malatya’nın AKP’li Yeşilyurt Belediyesi’nin Almanya’ya gönderdiği 45 kişiden 43’ünün geri dönmemesinin gündeme gelmesinin ardından Diyanet’in programıyla insanların yurt dışına gönderildiği organizasyonu yazdı.

Terkoğlu “Diyanet pasaportlu 15 yaşındaki dede” başlıklı yazısında, “Diyanet, cemevlerini ibadethane saymadı ama başka bir şey yaptı. Çeşitli Alevi vakıfları ve dernekleriyle protokol imzaladı. Buna göre özellikle muharrem ve hızır aylarında, yurtdışına Alevilik ile ilgili bilgilendirmede bulunmak üzere, Alevi kanaat önderleri gönderilecekti. Niyet oydu ki böylece “Ali’siz Alevilik” ile mücadele edilecek, Türkiye’deki Aleviler ‘doğru Aleviliği’ anlatacaktı. Gelgelelim, bu projenin de ‘Türkiye’den kaçmak’ için kullanıldığı ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.

‘Almanya gezisi’ için HDP’li üyelere de teklif gitmiş

Terkoğlu, Diyanet’in Alevi vakıf ve dernekleriyle imzaladığı protokolün ardından muharrem ve hızır aylarında, yurtdışına Alevilik ile ilgili bilgilendirmede bulunmak üzere Alevi kanaat önderleri gönderileceği anlaşmasını hatırlatarak, “Gelgelelim, bu projenin de ‘Türkiye’den kaçmak’ için kullanıldığı ortaya çıktı. Meseleyi ortaya çıkaran Tunceli Cemevi (Hacı Bektaş-ı Veli Kültürü Yayma ve Yardımlaşma Derneği) dedesi Ali Ekber Yurt. Yurt, Tunceli’den Avrupa’ya Diyanet projesiyle insan kaçırıldığını araştırıp buldu. Yetmedi, 23 Mart 2018 tarihinde savcılığa suç duyurusu yaptı” dedi.

“Konunun ayrıntılarını öğrenmek için Yurt’u aradım” diyen Terkoğlu, yaptığı görüşmeden şunları aktardı:

“İnsanlar bana geliyorlardı. ‘Bizi yurtdışına gönder, istediğiniz kadar para verelim’ diyorlardı. ‘Biz kimseyi yurtdışına göndermiyoruz’ dedim. Ama bana gidenler olduğunu, para karşılığı gönderildiğini söylediler. Diyanet’in bazı Alevi vakıf ve dernekleriyle yurtdışı protokolü yaptığını biliyordum. Tabii ‘para veririz’ lafı bende rahatsızlık yarattı. Bunun para karşılığı yapıldığını düşündürdü.

Bunu araştırdım. Kimlerin gönderildiğine ilişkin listeleri temin ettim. İnceledik, giden birçok kişinin dedelikle, Alevilik uzmanlığıyla alakası yok. Devletin pasaportuyla gitmişler ve orada kalmışlar, dönmemişler. Mesela birinin PKK davasında 24 yılla yargılandığını gördük ve mahkemesi sonuçlanmak üzereydi. Şöyle bir duyumum var, delilim yok. Bu adamdan 25 bin Avro alındığı söyleniyor. Neden vermesin. 24 yılla yargılanıyor. O kadar hapis yatmamak için verir.

Benzer birçok vakanın olduğunu gördüm. Adli vakalardan soruşturmaları devam edenler, madde bağımlılığından yargılananlar vardı.

Biz bunları araştırırken son liste geldi. Gözlerime inanamadım. 15 yaşında bir çocuğun listede isminin olduğunu gördüm. Buna itiraz ettim. Konuyu yerel basına taşıdım.

Benim itirazlarımla valilik bu şekilde gidenleri sınava tabi tutma kararı aldı. Bizim verdiğimiz listedeki 7 kişi de mülakatta başarılı oldu. Çünkü hepsi cemevinde başkan, yönetici, dede sıfatı taşıyor. Zaten beni de komisyona yazdılar. İki vali yardımcısı ve müftü de vardı komisyonda. 15 yaşında çocukları yazan vakıf temsilcisi de vardı. Bir mülakat yapıldı. Sonuç içler acısı. 15 yaşında, 17 yaşında, 20 yaşında çocuklar. Alevilikten haberleri yok. Çok sakat, çok yakışıksız bir iş. O mülakatta tam bir facia yaşandı. Komisyonda bu çocuklar için ‘uygun değil’ kararı çıktı. Görüş birliğine varıldı. Ama daha sonra bu kişilere gri pasaport verildiğini öğrendim. Bunun üzerine savcılığa suç duyurusunda bulundum. ‘Alevilik, dedelik makamı istismar edilerek insan kaçakçılığı yapılıyor’, ‘Devlet eliyle iltica ediyorlar’ dedim. Sosyal medyadan bana tehditler, hakaretler geldi. Bu işe aracılık edenlerse çift daire aldılar. Zenginleşenleri gördük.

Ali Erbaş’a, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndaki bir muharrem sofrasında, bu konuyu dile getirdim. O iftar programında Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay Bey de vardı. Benim bu şikâyetleri yapmamdan sonra, bu iş Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan alındı. Dışişleri Bakanlığı’na bağlı bir oluşuma verildi.”

“20 KİŞİNİN GERİ DÖNMEDİĞİ SAPTANMIŞTI”

Terkoğlu, savcılığın üç yıl boyunca soruşturmayı sonlandıramadığını belirterek, “Götürülen insanlar kim olursa olsun, fiilen insan kaçakçılığı yapılan olaydaki soruşturmayı, ‘suçluyu kayırma ve görevi kötüye kullanma’ gibi oldukça hafif bir iddiayla yürüttü. Diyanet ve bu işe aracılık edenler yeterince incelenmedi. 13 Ocak’ta ‘kovuşturmaya yer yok’ kararı verdi” dedi.

Terkoğlu, şöyle devam etti: “Savcılık, Tunceli’deki Pasaport Şube Müdürlüğü’nden, hizmet pasaportu alarak yurdışına gidenlerin listesini istedi. Dosyaya 472 ve 57 kişilik iki ayrı liste geldi. Elbette bu listeler her kurumdan gönderilen insanların listesiydi. Listede Yurt’un iddia ettiği gibi, 20 kişinin geri dönmediği saptanmıştı.”

Terkoğlu’nun aktardığına göre savcılık, takipsizlik kararı verirken ‘hizmete özel’ pasaportla kaçan 20 kişiden şöyle bahsetti:

“20 kişiden 13 tanesi hakkında herhangi bir suç kaydı bulunmadığı (…) 4 tanesi hakkında hırsızlık, uyuşturucu kullanma, tehdit, ihaleye fesat karıştırma gibi adi suçlar kapsamında soruşturma yapılarak bazıları hakkında takipsizlik kararı verildiği, bazıları hakkında dava açıldığı ancak bunlar hakkında da herhangi bir yakalama kararı bulunmadığı (…) 3 kişi hakkında da terör örgütü üyeliği, terör örgütü propagandası, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçlarından hakkında soruşturma yapıldığı, bunlardan da ikisi hakkında yakalama kararı bulunmadığı, sadece Şahin isimli şahıs hakkında yakalama kararı bulunduğu, ancak bu kararın yurtdışına çıktıktan sonra çıkarıldığı tespit edilmiştir.”