İnsan birikimdir
İnsan bir hayvan değildir
İnsan sadece genlerinin devamını sürdüren bir hayvan değildir. Her ne kadar yeni moda insanın genlerinin bir devamı olduğu teziyse de –ki bu tez artık solculara bile kabul ettirilmiş olsa da– insan kesinlikle bir hayvan değildir.
İnsan, hayvanlığının üzerine entelektüel birikim yerleştirebilmiş yeni bir canlı türüdür. Hayvanlık içgüdü, insanlıksa birikimdir. İnsanın birçok davranışı kültürel birikimlerin sonucudur. Aynı zamanda insan ürettiğinin de bir yansımasıdır.
Edebiyat da insan için bir birikimin, bir üretim şeklinin yansımasıdır. Bilinen bir hikâyedir ama önemli olduğu için bir kez daha yinelemek isterim.
Bir sergi sırasında katılımcılardan biri, yüksek ücretle satılmış olan tablolardan birinin önünde Picasso’yu yakalar ve sorar:
“Bu resmi ne kadar sürede yaptınız?”
Picasso’nun cevabı ilginçtir:
“Beş dakikada...”
Picasso susup bekler ve karşısındaki adamın şaşkınlığı doruk noktasına ulaştığında “Beş dakikada ama kırk yıl artı beş dakika” der.
Ne kadar kitap okumuşsanız son okuduğunuz kitabı, önceden okuduğunuz kitapların birikimi kadar değerlendirip zevk alırsınız.
Günümüzün aşırı rekabetçi neo-liberal sistemi insanın bütün bu kıymetli birikimlerini yok etmek için uğraşır, hatta insanın birikimli olanından nefret eder.
Aydınlanmacı ve ilericiler ise, insanı birikimiyle değerlendirir.
Yalçın Küçük’ün Tekeliyet kitabında Yeni Ortaçağ tariflerinden birisi de şu şekildedir:
“Ortaçağ birikime inanmamaktı, bu nedenle yarından korkuluyordu; Yeni Ortaçağ ise birikimden korkmaktır, dünün silinmesi bu nedenledir. Demek ki, Birinci Ortaçağ’ın yarını yoktur ve İkinci Ortaçağ’da ise dün yoktur, herkes gün’de ve an’da yaşamaktadır. Onlarınki, yarını olmayan insanların dünyasıydı, eğer yarını olmayan ‘insan’ olarak tarif edebiliyorsak ve şimdi biz dünsüz bir dünyada yaşıyoruz ve eğer bunu yaşamak sayıyorsak...”
Ray Bradbury’nin Fahrenheit 451 romanında insanlar her şeylerini kaybetmişlerdir ama hâlâ beyinlerinin içi kendilerine aittir. Fahrenheit 451’de her insan bir kitap olmaktadır ve insan birikimini temsil etmektedir. İnsanın geleceğe umut taşıyabilmesi için bir birikimi de beraberinde taşıyor olabilmesi gerekmektedir.
Tüm bu birikimsizlik ve geleceksizlik içerisinde biz yine de söylüyoruz ki mücadele bitmez, biriktirmek ve biriktirdiklerimizi bir ortaklıkla ileriye doğru taşımak zorundayız. Dünün birikimlerini ve geleceğin ütopyalarını bugün yeniden bir kez daha düşünmek zorundayız.
İnsan ürettiğinin yansımasıdır.
Yeniden başlıyoruz.