İmamoğlu’ndan Soylu’ya bir gönderme daha! “Çizmeyi yağmurdan önce giyiyoruz”

Yayın tarihi: 18 Ağustos 2022 Perşembe 6:45 pm - Güncelleme: 18 Ağustos 2022 Perşembe 6:51 pm

Dudullu ve Ömerli arasındaki 15 kilometrelik içme suyu iletim hattını açan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya  bir çizme göndermesi daha yaptı. İmamoğlu, “Biz, yağmurdan sonra çizme giymiyoruz, yağmurdan önce çizme giyiyoruz” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İSKİ tarafından yapımı tamamlanan 15 kilometrelik Ömerli-Dudullu Ek İçme Suyu İsale Hattı ve Su Dağıtım Sistemi’ni bugün törenle hizmete açtı. İmamoğlu, hattın son kolektörünün talimatı ile açılmasını beklediklerini belirterek, “Bu işin şovu, ama bu kadar şov yapalım. Biz, yağmurdan sonra çizme giymiyoruz, yağmurdan önce çizme giyiyoruz” dedi.

Ekrem İmamoğlu: Çizmeyi şov için değil altyapı çalışması yaparken giyiyorum

Törene, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onursal Adıgüzel ve CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da katıldı. Sancaktepe, Ümraniye, Ataşehir, Kadıköy, Üsküdar, Fatih, Zeytinburnu ve Bahçelievler ilçelerindeki arıza ve bakımlarda yaşanan sorunları ortadan kaldıracak isale hattının açılışında konuşan İmamoğlu, şunları söyledi:

“SOSYAL FAYDAYI MAKSİMUM GÖZETEN HAREKET İLE YOL YÜRÜYORUZ”

‘150 Günde 150 Proje’ maratonunda, her biri İstanbul’un lehine akıl ve bilimsel tabanda geliştirilen projeleri hayata geçiriyoruz. Süreci iyi analiz edilmiş, maliyetleri ve finansmanından ihalesine ve sürecin sonraki takibi, denetimi ve sona erdirilişiyle beraber bütüncül bir biçimde şehrin sorunlarını ele alıyoruz. Süreç başlangıçlarında vatandaşlarımızın taleplerini alıyoruz. Sosyal faydayı maksimum gözeten ve doğru yatırım anlamında da hareket eden bir anlayışla yol yürüyoruz. Günü kurtarma odaklı değil. İçerisinde seçime endeksli bir hareket yapalım kaygısı yok. Gözünü boyayalım anlayışı da yok. Artı, devamlılık kaidesi içerisinde görev kime nasip olursa olsun başlangıcından bitimine, yani bir sonraki, bayrak devredeceğimiz ana kadar süreci mutlak şeffaf bir biçimde yönetiyoruz. Muamma, bilinmez hiçbir tarafı olmayan anlayışla yürütüyoruz. Bir proje kavramına böyle bakıyoruz. Dolayısıyla bugün yaptığımız açılış, tam da böyle bir hizmetin tarifi.

“ALTI YIL ÖNCE AÇILACAĞI SÖYLENEN MELEN BARAJI HALA AÇILMADI”

Ben, buradan bir hususu hatırlatmak istiyorum. Bu, TBMM’nin de önemli bir hususu olmalıdır. 2016 yılında tamamlanacağı, gün ve saat verilerek ilan edilen Melen süreci, bırakın gününü saatini, üstünden şu an 6 yıl geçmiş durumda. Biz orayı gidip ziyaret etmeseydik bu süreçte anladık ki Sayın Cumhurbaşkanı’nın bundan haberi dahi yoktu. Çünkü daha sonrasında, acele bir süreç tarifiyle Şubat 2020’de tekrar ihalesi yapıldı. Ek bir bütçeyle tamiratı, çatlakların giderilmesiyle ilgili bir süreç belirlendi. Ama biz, o zaman dahi projenin yetersiz ve sorunu çözümleyemeyeceği konusunda ciddi uyarılar yaptık. Hatta biz, bu uyarıları Devlet Su İşleri, hatta o dönemin Tarım Orman Bakanı’na ve ilgili kişilere, kurumlara ilettik. Sadece ben değil. O dönem görev yapan Genel Müdür arkadaşımız defalarca yine Genel Müdür Yardımcısı arkadaşlarla beraber gidip gelmelerine rağmen bu uyarılar dikkate alınmadı.

İhale yapıldı. İhale yapıldıktan bugüne -yaklaşık 1-1,5 ay önce ne yazık ki Genel Müdürümüz beni ihalenin feshedildiği ile ilgili uyardı, genelge gereği yüzde 15’i aşamayan müteahhitlere fesih yetkisi verildi biliyorsunuz tek taraflı- görülüyor ki 2 senede yüzde 15 bile aşılamamış. Çünkü daha önce aldığımız duyumlarda, ne yazık ki ne yapılacağını tam bilemeyen, projenin yetersiz olduğu, hatta bu konuda müteahhidin de birkaç kez kurumu uyardığı, yani o dönemdeki işi alan, duyumları tarafımıza iletildi. Baktığınızda, nasıl hesaplanır bilmiyorum ama şu anda belki de 10 milyara yakın para harcanmış, ortada sadece işe yaramayan beton gövde var.

“MUKAVELE GEREĞİ BURADAKİ TESİS İBB’YE DEVREDİLECEK”

Tarif şuydu; 2016’da şu gün şu saatte biteceği söylenen proje için, 2019 seçimlerinden önce Sayın Cumhurbaşkanı İstanbul’da, ‘Bu şehrin 2071’e kadar su sorununu çözdük’ demişti. ‘2071’e kadar su sorununu çözdük’ denilen Melen Barajı, şu anda bir muamma. Bunu, hangi usulle bilemiyorum ama en üst seviyede biz zaten sorguluyoruz. Hatta bununla ilgili arkadaşlarım hukuki bir süreci hazırlıyorlar şu anda. Çünkü sonrasında mukavele gereği buradaki tesis İBB’ye devredilecek. Biz, İstanbul halkı olarak devletimize parasını ödeyeceğiz.

“BİZ YILLARINI AKTARMIŞ İNSANLARIN DENEYİMLERİNİ DİNLERİZ”

Bunun sorgulanmasının, Meclis seviyesinde tartışılmasının ve sonuca bağlanmasının önemli bir husus olduğunun altını çizmek isterim. Baktığınızda, geçmişini de dinlediğimde, neredeyse belki 10 yılı aşkın süre önce başlanırken uzmanlar dinlenmemiş. Ortada yazılar, belgeler var. O dönem bu işi yapan müteahhidin ‘Bu yanlış bir metot tercihidir’ diye yazısı olmasına rağmen ‘Devam et kardeşim’ denmiş. Dolayısıyla müteahhit, bitirdiği işten dolayı suçlanamıyor bile. Çünkü uyarmış. O çatlaklar vesaire bir imalat hatası da değil. Yani uyarmış müteahhit. Bu kadar acı. Bu gözü körlüğün, ‘her şeyi ben bilirim’ anlayışının bir sonucudur. Burada geçmiş deneyimleri olan arkadaşlarım var. Kuruma çok derin hizmetleri olmuş arkadaşlarım var. Bizden önceki dönem Genel Müdürlüğü Yardımcılığı yapmış arkadaşım var. Daha önceki dönem çalışmış ama başka bir pozisyonda tutulmuş ya da çok öncesi dönemde hizmet etmiş ama uzun süre ayrılmış, geçmiş dönemde bizim Genel Müdürlüğümüzü yaptı, hizmet etti, süreci bitti, emekli oldu şimdi. Bir arkadaşımıza geçti. Bu, aslında yönetimken ruh halimizin, insana bakışımızın, deneyime verdiğimiz önemin; akla, bilime marifete, liyakate verdiğimiz değerin karşılığıdır. ‘Hangi makam olursa olsun, göreve gelsin, benim dediğimi yapsın; ben ne diyorsam onun altına imza atsın’ anlayışı değil. Oraya yıllarını aktarmış insanların deneyimlerini dinleriz.

“MELENJ BARAJI BİR FİYASKO”

En doğru karar, kurum tecrübesinden faydalanarak ortak akılla alınır. Siyasi bir sürece dair kent yaşamına dönük bir adım var ise evet, orada irademizi ortaya koyarız. Örneğin, İstanbul’un içme suyu kaynaklarını da tehlikeye ve tehdit altına alacak olan 136 milyon metrekarelik alanı heba edip 2 milyon nüfusa yol açacak olan Kanal İstanbul’a karşı çıkmak gibi. Bu, başka bir boyuttur. Ama diğer teknik hususlarda var olan arkadaşlarımızın deneyimine hürmet ederiz. Oradan çıkan ortak aklı da elimizdeki bütçeyle, finansmanla yol alarak yürütürüz. Bu kavram, ülke iradesinde ve idaresinde çok önemli. Altını çizmek istiyorum. İşte buna uymadığınız zaman önünüze çıkacak manzaranın adı fiyaskodur. Aynen Melen Barajı’nda yaşanan fiyasko gibi. Dolayısıyla ranta odaklandığınızda, başka kavramlarla süreci yönetme anlayışına sahip olduğunuzda şehrinize öyle kalıcı zararlar verirsiniz ki yıllar sonra ‘Biz bu şehre ihanet ettik’ demek zorunda kalırsınız.

“ÜÇ YILLIK ENGELLEMEYLE EN UCUZ SU TARİFESİNE SAHİBİZ”

Bütün bu yatırımları ve bu başarıları elde ederken inanınız ki Türkiye’de en pahalı su arzını sağlayan bir kurum olmamıza rağmen artık neredeyse milyarlarca diyeceğimiz enerji tüketimine, enerji giderine sahip bir kurumuz. Kilometrelerce öteden su basıyoruz çünkü. Böylesi bir kurum olmamıza rağmen Türkiye’nin neredeyse büyükşehir belediyeleri arasında, üç yıllık engellemeyle en ucuz su tarifesine sahibiz. Elbette yoksulluğun sebebi olan hükümetin ekonomik uygulamalarından dolayı evinde suyunu bile akıtamayan insanlarımızın olduğu bu dönemde biz, şehrimin insanlarına katkı sunma konusunda fedakarlığa varız. Yüz binlerce insanımızın faturasının ödenmek zorunda bırakıldığı -ki ‘Askıda Fatura’ sisteminde hiç kimse rencide edilmeden bu süreç yönetiliyor- bir dönemde biz de isteriz ki en uygun fiyata verelim. Ama bir işin maliyeti vardır. Kâr amacı gütmezsiniz, maliyeti karşılarsınız. Elzem yatırımlar vardır. Ama ne yazık ki biz, bu konuda engelleniyoruz.

“BİZ, YAĞMURDAN SONRA DEĞİL, ÖNCE ÇİZME GİYİYORUZ”

Bugün burada hizmete açtığımız 875 milyon TL maliyeti olan projeyle 4,5 buçuk milyon İstanbullunun su nakli sağlanacak. Sancaktepe, Ümraniye, Ataşehir, Kadıköy, Üsküdar, Fatih, Zeytinburnu, Bahçelievler ilçelerine su naklini kolaylaştıracak projeyi hizmete açıyoruz. Arıza olduğunda kesintinin olmaması için çok önemli bir baypas hattı gibi kullanılacak önemli bir hattı hayata geçirdik.

Şu anda arkadaşım son kaynağı atıyor. Bu işin şovu, ama bu kadar şov yapalım. Biz, yağmurdan sonra çizme giymiyoruz, yağmurdan önce çizme giyiyoruz. Hayırlı uğurlu olsun. Bu tür hizmetlerimize devam edeceğiz. İstanbul’umuzun her noktasına hizmet edeceğiz. Açılışlarımız devam ediyor. Bizi izlemeye devam ediniz.”

İMAMOĞLU DAHA ÖNCE NE DEMİŞTİ?

Bayramda etkili olan sel felaketinde Bakan Soylu’nun çizme ile poz vermesine tepki gösteren İmamoğlu, “Ben, çizmemi afet sonrası değil, gösteriş olsun diye değil, afet olduğunda vatandaşlarımız zarar görmesin diye öncesinde altyapı çalışması yaparken sahada giyiyorum” demişti.