İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a 42 yıl hapis cezası verilen Kobani davasına ilişkin, “Bu insanları mahkum etmek bu ülkeye hiçbir şey kazandırmaz. Kazandırmayacak da. Legal siyaseti yok ettiğimiz takdirde makul ve mantıklı ortamı, insanların huzur, güven içerisinde kendini hissedeceği bir ülkeyi oluşturma şansımız yok” yorumunda bulundu.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2027 Avrupa Oyunlar İmza Töreni için geldiği İtalya’nın başkenti Roma’da, gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtladı.

Sözcü’den İsmail Saymaz’ın haberine göre, İmamoğlu “Kobani Davası’ndaki çıkan kararlar hakkında ne diyorsunuz?” Sorusuna şu yanıtı verdi:

Siyasi bir davanın sonucu. Türkiye’de, üzülerek söylüyorum ki birçok siyasi dava var. Siyasi davalar üzerinden insanlar boşu boşuna hapiste yatabiliyor.

Normalleşmeyi konuşuyoruz. Normalleşmenin ilk kuralı adalettir, adalete uygun hareket etmektir. Siyaseti adalete alet etmemek gerekir. Bazen adaleti bize unutturan kararların siyasi biçimde verildiği bir ülkede yaşıyoruz. Şiddeti siyasetin gündeminden çıkarmamız, legal siyasetin önünü açmamız lazım. Şiddete başvurmadıkça hiç kimsenin cezalandırılmasını doğru bulmayız. Teröre de terör örgütlerine de karşıyız ama verilen kararlar siyasi temele oturduğu sürece kimsenin vicdanı rahat edemez.

Bu ülkede geçmişte çokça siyasi cezalandırmalar yapıldı. Bugün, siyasi cezalandırma kararlarının arkasında olduğunu bildiğimiz insanların bile yargılanıp cezalandırıldığı günleri yaşadık yakın zamanda. O gün ne kadar yanlışsa bugün onlardan daha fazla yanlış. Çünkü o günlerden bugüne 20 yıl geçti. İlerlememiz gerekirken geri gitmiş durumdayız.

“BU İNSANLARI MAHKUM ETMEK BU ÜLKEYE HİÇBİR ŞEY KAZANDIRMAZ”

Bunun adı ister Selahattin Demirtaş, ister Ahmet Türk olsun. Bu insanları mahkum etmek bu ülkeye hiçbir şey kazandırmaz. Kazandırmayacak da.

Legal siyaseti yok ettiğimiz takdirde makul ve mantıklı ortamı, insanların huzur, güven içerisinde kendini hissedeceği bir ülkeyi oluşturma şansımız yok.

Ben de siyasi bir davanın aktörüyüm. Benim de içeride davam var. Siyasi yasakla muhatap olan bir kişiyim. Kim bilebilir ki üst mahkemede cezanın arttırılmayacağını? Arttırılabilir. Pekala böyle bir gündemle muhatap olabiliriz. Bu bir şaka mı? Değil. Kaygı oluşturmalı mı? Kesinlikle oluşturmalı. Kaygı duyuyor muyum? Vallahi duymuyorum. Ama bu kaygıyı duyup bana soran ve “Ya ne olacak senin davan” diyen binlerce insan var.

Türkiye’nin sağlam zemine oturması noktasında bugün verilen kararların ülkeye faydası yok, zararı vardır.

Kobani Davası’nda ceza yağdı! Selahattin Demirtaş’a 42, Figen Yüksekdağ’a 30 yıl hapis

 

ÖZGÜR ÖZEL İLE ERDOĞAN GÖRÜŞMESİ: KESİNLİKLE DOĞRU BULUYORUM

İmamoğlu, Özgür Özel ile Erdoğan görüşmesini ise şöyle yorumladı:

Bunu zorlamanın hiçbir zararı yok. Ben Sayın Genel Başkanımızın Cumhurbaşkanı’yla görüşmesini kesinlikle doğru buluyorum. Hiçbir yanlış tarafı yok. Bilakis Türkiye’de bu normalleşme konusunda samimi çabaları demokrasi adına büyük bir olgunluk gösteren halkımız tarafından çok önemli değerlendirileceğini düşünüyorum. Genel Başkanımızın ziyaretlerini önemsiyor ve destekliyorum.  Beklenti kısmına gelince… Genel Başkanımızın değerlendirmesi (Özgür Özel’in Kobani Davası’ndaki kararlar üzerine yaptığı ‘Normalleşmeye uygun zemin yok’ açıklamasını kastediyor) ne yazık ki doğru. Çünkü bu tür hamlelerden sonra yargılamanın bu şekilde sonuçlanması, bunu da genel başkanımızın yadırgaması, normalleşme çabası kadar haklı bir yadırgama. Ama bu bizi şaşırtan bir şey değil. “Vay” diyecek durumda değiliz. Türkiye’de uzun yıllardır bizi şaşkın bırakan ve üzen, “Ya bu da mı yapılır mı” dedirten, çok şey yaşamış bir ekibiz.

Ama yerel iktidar olan partiyle genelde iktidar olan partinin bir masada buluşması, tartışması, konuşması kadar doğru ve makul bir şey yok. Hatta bunun zorlanmasından yanayım. Siyasi rezerv koymanın ve masadan uzaklaşmanın faydası yok. Bu ülkede hiç kimse birbirine düşman değil. Bugün biz milyonlarca insanın bize oyunun kaydığı, milyonlarca insanın tepki olarak sandığa gitmeyip iktidara oy vermediği bir ortamdayız. Niçin bu doğru refleksi yakalamış insanlarımıza, eğer değişmiyorsa bir iktidarın siyasi tavrı, bunu açığa çıkarmanın… Yanlıştan döner de olumlu bir davranışa evrilirse iktidarın tavrı ne mutlu ülkemize. Adalete evriliyorsa, hukuku kendisine referans olarak görmeye başlıyorsa ne mutlu bize. Genel başkanımızın ve partimizin bu evrede sabırla, ısrarla, doğru hamleleri pozitif hamleleri yapmasını destekliyorum. Genel Başkanımızın tavrını da destekliyorum.  Elbette detayları, tedbir alınması gereken hususlar vardır. Sandalyenin sapının kırık şekilde bana hazırlanmış bir ortamda oturmuş birisi olarak bu tedbirleri almayı düşünmek zorundayız.

KILIÇDAROĞLU’NA ‘SARAYLA MÜZAKERE OLMAZ’ YANITI

İmamoğlu, “Kılıçdaroğlu’nun dillendirdiği “Sarayla müzakere olmaz, mücadele olur” görüşü var. Siz nasıl bakıyorsunuz?” Sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

“Enflasyon-faiz gibi bir şey bu. Müzakeresiz mücadele olur mu? Nasıl müzakeresiz mücadele yapacaksınız? Mücadele için müzakere olur, mücadele için buluşma olur. En güzel mücadele, münazara ile olur. Çıkarsınız toplumun huzurunda mücadele edersiniz. Müzakeresiz mücadele olmaz. Müzakere edeceksiniz. Toplum nasıl anlayacak hangisi daha iyi, hangisi daha doğruyu söylüyor. Örneğin son yerel seçimde müzakere için defalarca davet yapmamıza rağmen karşımıza çıkılamadı. Müzakere olmadan mücadele olmaz.”

28 ŞUBAT AFFI YORUMU: GEÇ KALINMIŞ BİR KARAR

İmamoğlu 28 Şubat sanıklarının affedilmesine ilişkin ise, “Bu karar bile geç kalınmış bir karar. İnsanlar çorba içemez halde. Çorba içiyor, yanağı delinmiş, yanağından çorba akıyor. Yaşlılık var. Bu ne yasaya sığar ne yargıya sığar ne adalete sığar. Bırakın, suçlu olduğunu kabul edelim. Buna bile sığmıyor. Bu oldu diye mutlu oluyoruz, düşünebiliyor musunuz. Halbuki gecikmiş bir adalet. Bu müzakereler sonuç mı vermiştir? Vermiştir. Memnun muyum? Tabi ki memnunum. Ama geç kalınmış bir memnuniyet. Yarın Gezi kararında hapis yatanlar serbest kalabilir mi? Kalmalıdır” yorumunda bulundu.