İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, yurt gezileri kapsamında Diyarbakır'da partililerle buluştu. İmamoğlu, Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi'nde partililere seslendi.
İmamoğlu Diyarbakır’da Kürtçe şarkılarla karşılandı.
— Tele1 TV (@tele1comtr) March 16, 2025
Sözlerine, "Geldiğim ilk tarihten itibaren hayranlıkla sokaklarında dolaştığım, acısıyla, tarihinden gelen derinliğiyle bize ait olan, bu toplumun, bu milletin en kadim yöresi olan Diyarbakır'da olmanın heyecanını yaşıyorum. Van'ı, Bitlis'i Hakkari'yi, Siirt'i, Şırnak'ı, Batman'ı, Mardin'i, Şanlıurfa'yı, Adıyaman'ı, Muş'u ve Bingöl'ü buradan sevgiyle saygıyla selamlıyorum" diye başlayan İmamoğlu şunları söyledi:
"Bugün ülkenin neresine gitseniz her vatandaşımız bereketsizlikten şikayetçi. Az kazanan da çok kazanan da 'Elimize geçen paranın bereketi kaçtı' diyor. Memleketin bereketini kaçıran kötü uygulamalarıyla, insanından uzaklaşan, vatandaşını kötüleyen, parmak sallayan, vatandaşın derdiyle dertlenmeyen, tek meselesi koltuğuyla olan bugünün iktidarıdır. Başka sorun yok. Bugün aramızda meslek odaları var, sivil toplum kuruluşları var, sendikalar var onların temsilcileri bu söylediğim bereketsizliği en iyi tespit eden kurum kuruluşlar. Niçin biliyor musunuz? Çünkü bunların işlerinde gayret yok, adalet yok, iyi niyet yok, maneviyat yok. Bunların günü kurtarmaktan, koltuklarını korumaktan başka dertleri yok. Milletten o kadar uzakta duruyorlar ki ne yoksulluğu hissediyorlar, ne çaresizliği... Sebep oldukları haksızlıkların, adaletsizliklerin milletin canını nasıl derinden yaktığını görmüyorlar.
"EMEKLİLER ÇOK ZOR DURUMDA"
İşçi, memur, asgari ücretli, emekli... Biz emeklilerin emekleriyle bugüne geldik. Onlar çok zor durumda. Bir emekli torununa harçlık veremiyorsa bundan daha ağırı yok. Esnaf zor durumda. Anneler babalar her Allah'ın günü evlatlarını doyurabilmek için çare arıyor. İstanbul'da şu 4-5 ay geçtiğimiz yıl ki ilk 4-5 aya göre tam 2 kat insan sosyal destek için başvuru yaptı. Ailelerin iki yakası bir araya gelmiyor. Ülkenin bereketi, orta direği bütün gücünü kaybetmiş durumda. Ama böyle gelmiş böyle gitmeyecek. Kararlı bir biçimde biz milletin derdine derman olmak için büyük bir azim, büyük bir inanç ve kararlılıkla sizden aldığımız cesaretle, milletimizle olan yoldaşlığımızla yola çıktık. Asla vazgeçmeyeceğiz ve göreceksiniz bu memleketin dilediği ne varsa bizlerle beraber gelecek. Hep birlikte başaracağız.
Memleketin bereketini kaçıranların biz de uykularını kaçırdık. Beni rüyasında ya da kabusunda diyelim görüp uyananlar var yatağından. Ben onları önümüzdeki seçime kadar kabusun kabusuna boğacağım. Bu yrüyüş o genel seçimde onları evlerine yollayacak. Bir kişinin veya bir kadronun yürüyüşünden bahsetmiyorum. Bu yürüyüş Cumhuriyet Halk Partisi'nin tabandan tavana yürüyüşüdür. Bu yürüyüş büyük bir demokrasi şöleniyle sonuçlandırılacak ve çok güçlü bir başlangıç yapacak. Bu yürüyüş çok önemli bir yürüyüştür, bunu tarih yazacak. Bu yürüyüş bir demokrasi devrimidir. İnsanına yetkiyi veren bir yürüyüştür. Bu yürüyüşü partimize kazandıran çok değerli dostlarımız burada. Özellikle Genel Başkanımız Özgür Özel'e, onun nezdinde MYK üyelerimize, genel başkan yardımcılarımıza, PM üyelerimize ve bana bu yolculukta büyük güç katan grup başkanvekilimize, milletvekillerimize partimizin tüm yöneticilerine, belediye başkanlarımıza borçlu olduğumu biliyorum.
"HEPSİNİ EVLERİNE YOLLAYACAĞIZ"
Bu kutlu yürüyüş önümüzdeki pazar başlayacak ve ardından göreceksiniz sandığı milletin önüne koyacağız. Ve bunları o sandıkta o pazardan başlayan cesaretle, milletimizi kucaklayarak o seçimde bunları nasıl giderler bilmiyorum. Geri doğru kaçarken, evlerine giderken tökezlenip yere mi devrilirler, düşe kalka mı giderler bilmiyorum ama hepsini evlerine yollayacağız.
Seçim sandığı bu ülkenin dertlerine derman olacak tek noktadır. Ülkemize hızla bereket gelecek. Ülkemiz gayretli, adaletli, demokrat yepyeni bir yönetime kavuşacak. Biz Türkiye'de gelmiş geçmiş en demokrat, en özgürlükçü yönetimi kuracağız. Bu ülkede istibdat rejiminin bir daha gelmesine izin vermeyecek güçlü bir demokrasi sistemini inşa edeceğiz. Ülkemiz demokratik, adil ve özgürlükçü yeni sistemiyle sadece ülkemize değil, sadece yakın coğrafyamıza değil göreceksiniz tüm dünyaya ilham kaynağı olacak.
"BİZİM DERDİMİZ KİŞİLERLE DEĞİL"
Biz o gitsin, bu gelsin yaklaşımı içerisinde de değiliz. Bizim derdimiz kişilerle değil bizim derdimiz siyasi ikbal asla değil. Bugün kilometrelerce uzaklardan hepiniz buraya geldiniz. Buraya koşan hepinizin amacı aynı. Türkiye'yi bu kabustan kurtarmak istiyor muyuz? İşte amacımız bu. Derdimiz bu. Mücadelemiz bu büyük yolculuk için. Çocuklarımız için. Biz bu adaletsiz, bozuk düzeni değiştirmek için yola çıktık. Biz bu israf ve istibdad düzenine son vermek için yola çıktık. Bir daha bu ülkede hiçbir siyasi otorite milletin iradesinin üstüne kayyımlarla çökmesin diye yola çıktık. Milletin canı usandı, bezdi. Bu ülkede yargı gücünü, siyasetin silahı olmaktan kurtaralım diye yola çıktık. Bugün zalimlik yapan insanların, yöneticilerin, o bir avuç insanın gücü Türkiye yargısının, o namuslu, cesur hakimlerin, savcıların bile başını ne eğen bir avuç insanın bile evlatlarını, torunlarını koryacak güçlü bir adalet sistemi kurmak için yola çıktık.
Bir kişiye göre tasarlanmış bu bozuk düzeni değiştireceğiz. TBMM'yi yeniden hak ettiği saygın, etkili, milletin gücünü hissettiren, gösteren bir seviyeye biz ulaştıracağız. Milletimizin her bir ferdi, bu ülkenin ve devleti her bir ferdi 86 milyon insanımız bu devletin tek sahibi olduğunu, en güçlü şekilde hissedecek ve bizzat yaşayacak.Kimliği, inancı, yaşam tarzı nedeniyle hiç kimse kendini dışlanmış, güvensiz hissetmeyecek. Herkes ama herkes benim güzel annelerim bana bakıyor. Hanımefendiler, beyefendiler bu güzel ülkede çocuklarınız ve gençleriniz ile birlikte mutlak eşitliğin ve adaletin huzuru ile yaşayacaksınız. Devletin bütün yöneticileri vatandaş karşısında haddini, hududunu bilecek. Bu devlette kişiye, partiye sadakat değil liyakat esas olacak.
Hiç kimseyi piyasanın acımasız şartlarına mahkum etmeyeceğiz. Bütün illerimizde herkes barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi temel haklara, insanca yaşam koşullarına sahip olacak. Tarlalarında, dükkanlarında, atölyelerinde, fabrikalarında üretim yapanlar, istihdam yaratanlar erişilebilir adil yatırım ve ticaret şartlarına kavuşacak. Türkiye'miz adaletin, eşit yurttaşlığın etkileriyle zenginleşecek ve güçlenecek. Biz fırsatlarda eşit, imkanlarda adil, güçlü, etkin, güven veren bir devleti yeni baştan inşa edeceğiz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına yakışacak bir Türkiye inşa edeceğiz. Demokratik ve özgürlükçü yönetim, bu topraklarda güçlü ve dayanışmacı bir toplumu mümkün kılacak. İşte biz bunlar için, milletin hakkını kayıtsız şartsız millete vermek için yola çıktık. GAP'ı hak ettiği değere kavuşturacak olan da biz olacağız, Diyarbakır'dan söz veriyorum.
"SİLAHLAR SUSMALI, ÇATIŞMA BİTMELİ"
Biz milletin haklarını siyasi hesaplarına malzeme yapanlara benzemeyiz. Sevgili Diyarbakırlılar, Türkiye'nin barışa, huzura kavuşması çok önemli. Çok değerli bir amaçtır. Ama ne yapılacaksa samimiyetle, şeffaflıkla, insanlıkla, tutarlılıkla yapılmalı. Siyasetin üstüne çıkmalı o duygu. Sandık menfaati, seçim menfaati değil milletimizin menfaati düşünülmeli. Uzun zamandır tekrar ettiğimiz düşüncelerimiz var. Diyoruz ki; şiddetle, çatışmayla, terörle hiçbir sorun çözülemez. Silahlar susmalı, silahlar susmalı, silahlar susmalı… Çatışma bitmeli, çatışma bitmeli. Çözüm toplumun tüm kesimlerinin diyaloğuyla olmalıdır. Kürtlerin ve tüm toplum kesimlerinin kendilerini bu ülkenin sahibi, eşit hissedarı, eşit paydaşı olarak hissetmesini sağlamak hepimizin, devletimizin görevidir.
Ben buraya Trabzon'dan geldim. Gökyüzünden köylerime baktım. Sonra Bayburt, Gümüşhane, Erzincan, Tunceli, Elazığ mı Malatya'mı onu karıştırdım orada. Adıyaman derken Diyarbakır'a doğru geldik. Ben Trabzon'un 40 haneli bir köyünde doğdum. Liseyi bitirene kadar köyde yaşadım. Benim köyüm ne ise Diyarbakır'ın köyü de aynı. Sizi bizi kaldıracağız. Eşit hissedarlık, eşit paydaşlık Cumhuriyet'in temel duruşudur.
"KÜRTLER 'SORUNUMUZ VAR' DEDİĞİ MÜDDETÇE ORTADA SORUN VARDIR
Kürtler 'Bizim bir sorunumuz var' dediği müddetçe ortada bir Kürt sorunu vardır. Bu sorun, şehit ve gazi yakınları başta olmak üzere herkesi gözeterek diyalogla, kesinlikle TBMM'de çözülmelidir. Ancak biz bunları söylerken ağır eleştiriler alıyor, saldırıların muhatabı oluyoruz, terörist yaftası, barış karşıtı yiyoruz. Ama biz doğru bildiğimizden asla dönmeyiz. Hakkımızda davalar açılıyor. Bakın mesela Esenyurt Belediyesi Başkanımız Ahmet Özer, görevden alınıyor hapse atılıyor. Yuh olsun bu karara! 'İstanbul İttifakı' dediğimiz, 'Türkiye İttifakı' diyeceğimiz ittifaklar yaptığımız için, eşit vatandaş gördüğümüz ve kardeşlerim komşularım olan insanlarımıza belediyede temsil hakkı verdiğimiz için belediye başkanlarımız tutuklanıyor.
Esenyurt Belediye Başkanımız ve meclis üyelerimizin tutuklandığı davanın iddianamesinde savcı şöyle yazmış; 'Batı'daki Kürtler nasıl kendi kimlikleriyle çoğunlukta olmadıkları yerde temsil edilirler, söz sahibi olurlar?' Hiç Batı'daki Kürtler diye bir şey duydunuz mu? Kürdün Batı'da olanı Doğu'da olanı olur mu? Bunu bir savcı iddianamesine yazıyor. Batı'daki Kürtler ne demek? Yani fark mı var? Bu sözleri yazanların zihniyeti gelecekte adil bir şekilde yargılanacak. Bu milleti bölemeyecekler.
Bu aklı kim soktu bunların kafasına? Bu ülkede Kürtler Türkler aynı haklara sahiptir, nerede olursa olsunlar. Bizi yargılasanız ne olur? Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin kadim aklının ve 86 milyonun vicdanındaki mahkemeye emanetiz. Orada yargılanırız.
ADALET BAKANINA SESLENDİ: YARGILAMALISINIZ
Bu bakış açısına göre göre Kürtler sadece Güneydoğu'da temsil edilir o da kayyım atanana kadar. HSK nerede? O savcı bunu yazacaksa Adalet Bakanı size de duyuruyorum hemen tartışmalı ve yargılamalısınız. Bu zihniyeti siyasetten de hukuktan da temizleyelim. Bugün ak dediğine yarın kara diyenler bu ülkede adaleti sağlayamazlar.
Dün köyüme gittim, 100 yaşındaki anneannemin elini öptüm. Her evde vardır anneannelerimiz, babaannelerimiz. Biz her bir yöreden anneannelerimizin elini tüm Türkiye'ye uzatmaya geliyoruz. Ben bugün buraya özlemini duyduğumuz barışın tesisi için geldin. Ben buraya birleştirmeye, kucaklaştırmaya geldim. Her birinizi o kadar çok seviyorum ki... Her bir vatandaşımı. Bu topraklarda hiçbirimiz diğerinden üstün de değiliz eksik de değiliz, hepimiz aynı çınarın dallarıyız. Hepimizin üstünde al bayrağımız var.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ VE ÜMİT ÖZDAĞ MESAJI
Hukuksuzluğu, adaleti, ayrımcılığı, yoksulluğu bitirmeye söz veriyor muyuz? Bu düzeni değiştirmeye söz veriyor muyuz? Söz verelim ki, kayyım düzeni bu milletin hafızasından silinip gitsin. Adaletin terazisi kimsenin elinde oyuncak olmasın. Hiç kimse bir partinin genel başkanını, Selahattin Demirtaş gibi bir siyasi rehine olarak hapiste haksız yere tutamasın. Bir partiye genel başkanlık yapmış bir insanı siyasi rehine olarak orada tutuyorsunuz. Şimdi aynı şeyi Ümit Özdağ'a için de yapıyorlar. Bu haksızlık hukuksuzluk bir Ak Partili belediye başkanına yapılsın koşup gitmeyen namerttir. Ben bunu yaşayan kim olursa olsun, yanındayım.
Bu ülkede 'Hepimiz kardeşiz' demeyen siyasetçi yok. Ama bazı siyasetçiler 'Ben büyük ağabeyim' demek istiyor. Ben o siyasetçilerden değilim. Hiç olmadım asla olmayacağım. Benim ruhumda öteki yok ki... Benim ruhumda Mevlana var, Hacı Bektaş-i Veli var. Milletin tamamını, 86 milyon vatandaşımızın her birini bu ülkenin eşit hissedarı olarak görürüm. Ülkemizi inşa ettiğimiz temel kavramlar benim için her şeyin üstündedir. Yani Cumhuriyet, demokrasi, laiklik, hukukun üstünlüğü, sosyal adalet benim için çok değerlidir. Bu kavramların içini boşaltmak en büyük kötülüklerden biridir. Olması gerektiği gibi hayata geçirdiğimizde bütün sorunları çözeriz. Bu memlekete bereket yağar.
23 Mart'ta önce biz ayağa kalkacağız sonra milletimizin değişim umudu büyüyecek ve iktidar olacağız. Devlete çöreklenmiş bir avuç insan kaybedecek, Türkiye kazanacak.
BÜTÜN DERTLERİ BENİM ERDOĞAN'IN KARŞISINDA SEÇİME GİRMEMİ ENGELLEMEK
Bir hafta öncesine kadar 'Ön seçime ne gerek var, böyle şey olur mu?' diyenler, iktidar adına konuşanlar, iktidarın kanallarında bizim ön seçimi aşağılayanlar şimdi telaşlanmaya başladı. Her gün bir şey yumurtluyorlar. Ülkenin her yerinde kıvılcım ateşlerinin nasıl hızla yandığını gördüler. İşte bu kıvılcım ateşlerinin birleşerek nasıl bir umuda dönüşeceğini, bu ülkeyi nasıl değiştireceğini görecekler. İktidar bu gidişi çok iyi gördüğü için yargı eliyle partimize ve bana karşı daha kapsamlı, daha geniş bir açıdan aceleci bir saldırıya geçti. Üşüştüler saldırıyorlar. Ben birden bire hakkında 25 yıl hapis cezası, 5 kez de siyasetten yasaklama talep edilen bir siyasetçiye döndüm. 35 yıllık diplomamı geçersiz ilan etmek üzere kimileri adeta seferberlik ilan ettiler. Saraylardan kimlerin arandığı bizim de kulaklarımıza geliyor. Belediyemizin hepsi iktidarın kontrolündeki kurumlar tarafından 1000’den fazla denetlenmiş şeffaf ihaleleri birden bir suç örgütünün faaliyetiymiş gibi gösterilmeye başlandı. Bu yargı eliyle siyaset mühendisliğidir. Siyasete müdahaledir. Bütün dertleri benim Erdoğan'ın karşısında seçime girmemi engellemek. Çünkü neden korkuyorlar? Ama beşleyeceğiz değil mi? Bu beşten korkuyorlar. Çünkü korkuyorlar korksunlar. Daha önce seçimlerde İstanbul’da başlarına geleni gayet iyi biliyorlar. Onun için bütün gayrimeşru yöntemlerle beni saf dışı bırakıp muhalefetin adayını kendileri belirlemek istiyorlar.
AHMED ARİF ŞİİRİ OKUDU
Ne demişti bu kadim toprakların ozanı rahmetli Ahmed Arif hatırlayın. 'Bunlar engerekler ve çıyanlardır. Bunlar aşımıza, ekmeğimize göz koyanlardır. Tanı bunları, tanı da büyü' demiş Ahmed Arif. Ama buradan bir kez daha meydan okuyorum. Hem de Diyarbakır'dan. Ben böyle namertliklere pabuç bırakmam. Nefes aldığım sürece, sesim çıktığı sürece adaletsizliğe karşı sesimi yükseltirim. Hak da yemem, hakkımı da yedirmem, milletimin hakkını da yedirmem. Bu artık benim şahsi meselem olmaktan çıktı. CHP'li kardeşlerimin sandığa koşacağından eminim. Tek bir fire vermeden, bu ülkeye değişim umudunu vereceğimizden eminim. Onlar yenilecekler ve gidecekler. Temiz kalbimize, hoşgörümüze yenilecekler. Göreceksiniz bu cennet vatanda Türkiye kazanacak, CHP başaracak.
“NEVRUZ PİROZ BE”
Diyarbakır sen çok acı çektin, çok sınandın ve çok direndin biliyoruz. Kürdün, Türkün, Arabın, Alevinin, Sünninin müjdecisi olmaya geldik. Baharın geldiğini haber vermeye geldik. Ülkemizi karanlıktan kurtarmaya, kara bulutları def etmeye geldik. Hepinizin Nevruz'unu kutluyorum. Nevruz piroz be! Halepçe'de yaşanan katliamında hayatını kaybedenleri de anıyorum. Türkiye, yanıbaşımızdaki Alevi katliamı karşısında dimdik durmalıdır. Türkiye devleti Kürdün de Arabın da yaşam kalitesi için vardır. Biz her kökenden insanın teminatı olmak zorundayız.