Haber

İliç faciasının ilk duruşması 1 yıl sonra başladı!

Erzincan'ın İliç ilçesinde siyanür atıklarının biriktirildiği alanda meydana gelen toprak kayması nedeniyle 9 işçinin hayatını kaybettiği facianın ilk duruşması 1 yıl sonra başladı.

Erzincan'ın İliç ilçesinde Anagold Madenciliğe ait altın madeninde siyanür atıklarının biriktirildiği alandaki toprak kayması sonrası 9 işçi siyanürlü toprak altında kaldı. Günlerce devam eden arama çalışmaları sonunda 9 işçinin cansız bedenine ulaşıldı. 13 Şubat 2024'te meydana gelen Facianın ilk duruşması 1 yıl sonra Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Davada, 5’i tutuklu 43 sanık, “taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak” suçlamasıyla yargılanacak.

SALON TALEBİ REDDEDİLDİ

Müşteki avukatlar, sağlıklı bir yargılama için daha büyük bir salon talep etti. Mahkeme heyeti, bu celse için UYAP ve SEGBİS sisteminin taşınamayacağı gerekçesiyle bu talebi reddetti.

FİRARİ SANIKLAR YOK

Tutuklu sanıklar Ali Rıza Kalender, Selçuk Çiftlik ve Ömer Ardıç ise duruşmaya bağlı bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemleri (SEGBİS) üzerinden katıldı.

Duruşmaya, firari sanıklar, John H, Kenan Ö, Luis Q, Vınh Luu D L, Kevin James G, Kevin Joseph R. ve Wıllıam Keıth M. ise katılmadı.

Tutuklu sanık Iaın Ronald Guılle, Erzincan Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndan cezaevi nakil araçlarıyla güvenlik önlemi alınarak Erzincan Adliyesi'ne getirildi.

İddianamenin okunmasının ardından sanıkların savunmalarına geçildi.

DURUŞMAYA MÜDAHİ OLMAK İSTEDİLER

İstanbul Barosu adına katılma talebiyle Avukat Ümit Altaş, dosyada yargılamaya yardımcı olmak, hakikatin ve gerçeğin açığa çıkarılması için müdahillik talebinde bulundu.  Altaş, adım adım gelen bir felaket olduğunu söyledi. TTB Çevre Komisyonu da duruşmaya müdahil olma talebinde bulundu. Dev Maden Sen avukatı, hayatını kaybeden Uğur Yıldız’ın sendikalarına üye olduğunu, sistematikleşen iş cinayetlerine karşı müdahil olmak istediklerini söyledi. Talepleri alan mahkeme, taleplere dair kararı sanıkların savunmasından sonra vereceğini söyledi.

TARTIŞMA ÇIKTI

CHP Genel Başkan Yardımcısı tutuklu sanık Iaın Ronald Guille'nın avukatına elini cebinden çıkar demesiyle salonda tartışma çıktı. Tartışma nedeniyle duruşmaya 20 dakika ara verildi. Aranın ardından duruşma devam etti.

"KİM ENGEL OLDU?"

Ölen işçilerden Uğur Yıldız'ın babası Ali Ekber Yıldız da adliye binası önünde açıklama yaptı. Oğluyla birlikte 9 madencinin felakette yaşamını yitirdiğini söyleyen Ali Ekber Yıldız, “Dünyada bu yığına en fazla 150 metre kadar izin verilirken bu madenin toplam yığın yüksekliği 255 metre olarak tespit edilmiştir. Bu sebeple fazla yükselen siyanür çamur olduğu için kendi ağırlığını taşıyamayarak bu liç havuzuna yani çamur dağına yönelik yönetime rapor ediliyor. Mühendisler inceleme yapıyor ve bu çamurdan dağın her an patlayabileceğini rapor ediyorlar. Buna rağmen maden çalışmaya devam ettiriliyor. Neden önlem alınmadı? Neden madene inen yollar kapatılmadı? İş güvenliği neden görevini yapamadı? Kim ya da kimler engel oldu? Madenleri denetlemekle sorumlu Çevre Bakanlığı neredeydi?​” diye sordu.

Anne Sevda Yıldız, “Ben sonuna kadar davamı götüreceğim, asla vazgeçmeyeceğim. Elimden geleni yapacağım. O ocağı onlara açtırmayacağım. Halkı düşünüyorlarsa iş imkanları yaratsınlar” açıklamasında bulundu.

CHP MİLLETVEKİLLERİ TAKİP EDİYOR

Duruşmayı CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül, Erzincan Baro Başkanı Avukat Emre Bölükbaşı, Barolar Birliği adına gözlemci ve sivil toplum örgütü temsilcileri de takip ediyor.

Duruşma öncesi açıklamada bulunan  CHP Genel Başkan Yardımcısı Deniz Yavuzyılmaz, şunları söyledi:

“13 Şubat 2024 tarihinde İliç’te Anagold şirketinin işlettiği altın madeni sahasında bir felaket yaşandı ve 9 işçimiz hayatını kaybetti. Bu felaket olduğu andan itibaren bölgede hep birlikte bu olayın üzeri örtülmesin diye büyük bir mücadeleye girdik. Aynı zamanda burada verilen mücadelenin buna benzer bir başka felaketin de gerçekleşmesine engel olması için hep birlikte mücadele ettik. Hazırlanan bilirkişi raporları, bilimsel raporlar, daha önce bu altın maden sahasında yapılan usulsüzlükler, buna benzer felaketlerin habercisi olarak yaşanmış olan olaylar dikkate alındığında, buradaki felaketin, doğal bir afet olmadığı açık ve net bir şekilde görülüyor.

Burada bu maden sahasının nihayet ÇED raporları hazırlanırken, bu raporlar yetkililer tarafından imzalanıp, onaylanırken ve sahada altın maden üretimi bu doğrultuda yapılırken bu felakete giden yolun taşlarının bir bir döşendiğine şahitlik ediyoruz. 2021 yılında altın maden sahasının ikinci kapasite artışına ÇED onayı veren yetkililer bilirkişi raporlarında asli kusurlu sayıldı. Ve bu yetkililerin başında da dönemin Çevre Bakanı Murat Kurum'un geldiğini resmi belgelerle kanıtladık. Bu kanıt ortaya konduktan sonra dönemin Çevre Bakanı, kurtarılmak istendi ve bu doğrultuda bir bilirkişi oyunu yapılarak önce bilirkişi değiştirildi, ardından yeni bir bilirkişi heyeti raporu hazırlatıldı ve başta Murat Kurum olmak üzere yetkililerin asli kusuru buharlaştırıldı. Ancak bu işlem yapılırken de AK Partili üst düzey yetkililer yine bu durumu da ellerine, yüzlerine bulaştırdı. Çünkü hazırlanan fezlekeye göre sadece ikinci kapasite artışı değil, aynı zamanda 2020 bir yılında onayları alınıp sahada üretime geçilen Faz 4B adı verilen bir başka kapasite artışının daha yapıldığı tespit edildi. Biz de Faz 4B ile ilgili projeleri yine Çevre Bakanlığı yetkililerinin onayladığını belgesiyle tespit ettik.

Fezlekeye göre Faz 4B kapasite artışı ve bu artışa sebep veren projelerdeki hatalar ve onay süreçleri de dikkate alındığında, bu yaşanan felaketin kök nedenlerinin başında geliyor. Faz 4B kapasite artışı onayının altında da Bakan adına atılmış imzalar var. Yani yine şu anda Çevre, Şehricilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na yeniden adeta ödüllendirilerek getirilen Murat Kurum’un imzası var.

"EN YÜKSEK SEVİYEYE GETİRİLİYOR''

Fezlekede aynı zamanda buradaki bu faciaya giden yolun sebepleri bir bir anlatılıyor ve çarpıcı bir tespit olarak ortaya konuyor ki, 2022 yılı itibarıyla Anagold şirketi İliç Altın Maden Sahası'nda bir üretim stratejisi değişikliğine gidiyor. Bu değişikliği de fezlekedeki tablolarla gösterildiği üzere kaymanın yaşandığı yığın liç sahasında serilen malzeme ve bu malzemenin içinde kullanılan solisyonun oranında değişik yapılıyor. Ve bu yığın liç sahasında kullanılan sıvı miktarı en yüksek seviyeye getiriliyor. Dolayısıyla da sıvılaşma artıyor, buradaki kayam yığın liç malzemesi artık durağanlılığını kaybediyor ve felaket göz göre göre geliyor.

"KAÇAMAZLAR''

Ne kadar çok solüsyon kullanılırsa, o kadar çok altın üretildiğini biliyoruz. O nedenle de bu sahada bir üretim baskısı yapıldığını, bir zorlamanın yapıldığını, karlılık hırsıyla tedbirlerin alınmadığını görüyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurulan İliç Faciasını Araştırma Komisyonu’nda ortaya çıktı ki; Bakanlıkların hiçbiri sorumluluk kabul etmiyor. Çevre Bakanlığı yetkililerine soruyorsunuz, diyorlar ki ‘biz kaymanın yaşandığı yağın liç sahasından sorumlu değiliz, biz bunu denetlemekle sorunlu değiliz. Biz sadece yığın liç sahası ve zemin arasındaki membrandan sorumluyuz’ diyor. Enerji Bakanlığına soruyoruz,’biz sadece üretilen altından sorumluyuz. Bizim yılın liç sahasında denetim sorumluluğumuz yok’ diyor. Çalışma Bakanlığı diyor ki; ‘biz altın maden sahasının her yerinden sorumluyuz. Ancak yığın liç sahasından sorumlu değiliz’ diyor. Üç Bakanlık da ‘ben görmedim, duymadım, bilmiyorum’ oynuyor. Biz de soruyoruz; altın maden sahasının içindeki kaymanın yaşandığı yığın liç sahasından hangi Bakanlık sorumlu? Milli Eğitim Bakanlığı mı sorumlu? Dışişleri Bakanlığı mı sorumlu? Ve bugüne kadar da kamu yetkilileriyle ilgili doğru düzgün denetim yapması gerektiği halde sadece bölgeye turistik ziyaret için gelip giden ve bu denetimi doğru düzgün yapmayarak asli kusurlu hale gelen ancak bu kusurları buharlaştırılan, kamu görevlileriyle ilgili de mutlaka bu soruşturmanın yapılması gerekiyor. Bundan ne Enerji Bakanlığı, ne Çevre Bakanlığı ne de Çalışma Bakanlığı yetkilileri kaçabilir.

Acılı ailemizin yüreğindeki acısını paylaşıyoruz. Bugüne kadar gösterdikleri dirayetli ve kararlı bu duruş için şükranlarımızı sunuyoruz. Çünkü İliç faciasının acısının yaşatılması, hep birlikte bu mücadelenin verilmesi, bugüne kadar Türkiye'de gerçekleşebilecek pek çok maden felaketinin gerçekleşmesine engel olmuştur. Bu duruşmayla ilgili mücadelemiz, duruşma süresince de duruşma bittikten sonra da devam edecek."

15 YIL HAPİS TALEBİ

İliç Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan iddianamede, SSR isimli şirketin global projeler başkan yardımcısı J.H., Anagold firmasının ülke müdürü C.Y.D, operasyon başkan yardımcısı I.R.G, sürdürülebilir yatırım projeleri müdürü S.S, kıdemli geoteknik mühendisi A.R.K, iş güvenliği sağlığı müdürü S.Ç, operasyon direktörü K.Ö, 2017-2023 dönemleri proje müdürü K.J.R, GRE adlı şirketin tasarım mühendisleri L.Q. ve V.L.L, kontrol mühendisi K.G, INR firmasının proje koordinatörü Ö.A'nın "asli kusurlu" oldukları belirtildi.

İddianamede, 43 sanıktan 12'sinin "asli kusurlu", 31'inin ise "tali kusurlu" olduğu ve tüm sanıklara "taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak" suçundan 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası verilmesi talep edildi.

Ayrıca, o dönemde madeni işleten Kanadalı şirketin yöneticisi I.R.G. ile C.Y.D. ve K.Ö. hakkında, "çevreyi taksirle kirletmek" suçundan adli para ya da toprak, suda veya havada kalıcı etki bırakması halinde 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası istendi.