Haber

İlahiyatçı Mustafa Öztürk laikliği hedef alan Yusuf Tekin'e muhafazakarların görüşüyle yanıt verdi

İlahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, laikliği hedef alan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e muhafazakarlar yurttaşların görüşlerini paylaştığı bir araştırma ile yanıt verdi. Öztürk, söz konusu söylemlerin AKP'nin toplumsal desteğini kaybetmesi nedeniyle gündeme geldiğine dikkat çekti.

İlahiyatçı Prof. Dr. Mustafa Öztürk, TELE1’de Burçin Atılgan’ın sunumuyla ekrana gelen ‘Söz Bizde’ programına konuk oldu.

Prof. Dr. Öztürk, Ankara Sosyal Bilimler Vakfı’nın yaptığı bir araştırmadan örnekler göstererek Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in laiklik ile ilgili tepki çeken ifadelerini yorumladı.

“MİLLİ GÖRÜŞ’TEN BERİ DEVAM EDEN SÖYLEMLER”

Öztürk, şunları söyledi:

-Ben Sayın Bakan’ın laiklik ile ilgili açıklamaları, Milli Görüş’ten beri devam eden siyasi bir hareketin parçası. Bugünkü Türkiye iklimini dikkate aldığımızda, yolsuzluk, yoksullukla ve yasaklarla mücadele edeceklerdi. Bugünkü Türkiye, yolsuzluğun, yoksulluğun ve yasakların kol gezdiği bir Türkiye. Dolayısıyla insanların can yakıcı gündemleri varken, bunların beslendikleri, idame ettikleri bir argümanları var. Onlara mağdur bir kitlesiniz diye aşıladılar, ve ekmeğini kesintisiz yiyorlar.

“İKTİDAR TOPLUMSAL DESTEĞİ KAYBEDİNCE BU SÖYLEMLERE BAŞVURUYOR”

-Kamuoyu araştırmaları gözümüzün önüne seriliyor. Toplumsal desteği kaybettiklerini görünce, kendi seçmen kitlesini safları sıklaştırmak için laiklik muhabbeti üzerinden kışkırtarak, suni gündemle bir nevi cambaza bak oynuyorlar. Bu arkadaşların 1940’lara atıf yapıp, Fesli Kadir üslubunun halkta alıcısı olduğuna kanaat getirmiyorum.

-AK Parti kurulduğu zamanlarda, Beşir Atalay’ın başkanlığını yürüttüğü bir vakıf var. Ankara Sosyal Bilimler Vakfı. O vakıf Türkiye’de bir araştırma yaptı. Bu araştırmada, iki kutuplu kesimler tanımlanmış. Laik denilmemiş modernler denilmiş. Diğer tarafta da muhafazakarlar denilmiş. Biraz yumuşatılmış. Bu araştırmada çok ilginç sonuçlar var.

-Toplumun hem modern hem de muhafazakarlarına “Atatürkçü kimliğe dair görüşünüz nedir” diye sormuşlar. Yüzde 71’lik oran, buna muhafazakarlar ve modernler dahil, sahip çıkan bir görüş ortaya koyuyor. Bu kelli felli, hatırı sayılır, başında da Beşir Atalay gibi muhafazakar birinin yer aldığı bir araştırma vakfı. Atatürkçü kimlik sahipleniyor.

“LAİKLİĞE MUHAFAZAKAR ONAY VERİYOR”

-ÇEDES projesi üzerinden imkanlar sunduğu tarikatlar sorulmuş. “Bir dini anlamak, yaşamak için bir tarikata bağlanmak önem arz eder mi” diye sormuşlar. Yüzde 86 oranında “Böyle bir şeye bağlanmanın lüzumu yok” diyor. Bu, tarikatların toplum nezdindeki yerini yeterince gösteriyor. “Laiklik, demokrasi en ideal sistem midir” diye sorulmuş. Muhafazakarlar, yüzde 68-70 ile karşılık vermiş. Onay vermişler.

“ATATÜRKÇÜ KİMLİK BENİMSENİYOR”

-Buradan şu çıkıyor: Belki bundan 20 yıl önce Atatürkçü kimlik ayrıştırıcı bir kimlik gibiydi. Ama görünen o ki bugün Atatürkçü kimliği sahiplenmek, bir grubun ideolojik kimliği olmaktan çıkmış. Benimsenen bir kimlik haline gelmiş. Yusuf Tekin’in üslubundaki Fesli Kadir tarzı, bu çizgideki hikayelerin artık toplumda pek bir alıcısı yok.

BAKAN YUSUF TEKİN NE DEMİŞTİ?

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, AKP Batman Merkez İlçe 8. Olağan Kongresi’nde yaptığı konuşmada laikliği hedef alan sözleri nedeniyle siyaset gündemine oturmuştu. CHP, Tekin hakkında suç duyurusunda bulundu.

Tekin’in ifadeleri şöyleydi:

“Beni eleştiriyorlar. Diyorlar ki laik eğitim açısından senin söylediğin şey ters. Ben de diyorum ki size ters olabilir ama Batman’da, Erzurum’da vatandaşların değerlerine ters değil. Bir terslik varsa sizin laiklikten anladığınız şey de vatandaşın anladığı şey arasında terslik var. 1940’lı yılları hatırlayın, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kur’an-ı Kerim öğrenmesini yasaklamak. Sizin laiklikten anladığınız şey bu. O zaman sizin laiklikten anladığınız şey de benim anladığım şey aynı değil.

Ben laiklikten bütün vatandaşların hangi dine inanırlarsa inansınlar dini inanç ve ibadet hürriyetinin devlet garantisi altına alınmasını anlıyorum. Sen neyi anlıyorsun? Sen Müslümanların inanç özgürlüğünün prangalar altına alınmasını, yasaklanmasını anlıyorsun. O zaman ikimizin laiklik anlayışı arasında kuşkusuz fark var. Ben evrensel laiklikten yanayım, sen Türkiye’ye özgü kendi icat ettiğin laiklik kavramını bana dayatıyorsun. Bu olmaz. Senin laiklikten anladığın şey şu; üniversiteye başörtüsüyle gitmek isteyen çocuğu ikna odalarına alıp ikna etmeye çalışmak, bunu laiklik gereğiyle yaptınız. Bunu yaparken de kendinizi laiklikle savundunuz. Peki senin savunduğun laiklikle, benim anladığım laiklik bir mi? Bir değil.”

Tekin, kendisine gelen tepkilere de, "Ben diyorum ki eğitim teknolojileri ve eğitim maddi altyapısı anlamında AK Parti öncesi ve AK Parti sonrası, milattan önce ve milattan sonra gibi duruyor. Eleştiriyorlar beni" yanıtını vermişti.