İki anket şirketinden çarpıcı analiz: Kararsızlar Erdoğan’a dönmeyecek

Yayın tarihi: 19 Ağustos 2022 Cuma 11:42 am - Güncelleme: 19 Ağustos 2022 Cuma 11:42 am

Gazeteci Ruhat Mengi bugünkü yazısında ORC ve Yöneylem Araştırma şirketleri başkanlarıyla yaptığı röportajı yayınladı.

ORC Araştırma Şirketi’nin sahibi Mehmet Pöstaki ve Yöneylem Araştırma Şirketi’nin sahibi Siyaset Bilimci Doç. Dr. Derya Kömürcü son anket sonuçlarını Sözcü’den Ruhat Mengi’ye değerlendirdi.

Ruhat Mengi’nin yazsının ilgili bölümleri şu şekilde:

Yöneylem Araştırma Şirketi’nin sahibi Kömürcü: “Cumhurbaşkanı Erdoğan aday olursa oy verir misiniz” diye soruyoruz. “Kesinlikle oy veririm” diyenler yüzde 30.7. “Erdoğan’a asla oy vermem” diyenler yüzde 60.
Sayın Kömürcü, geçtiğimiz günlerde aralarında Yöneylem, ORC, Metropoll, Optimar, PİAR gibi şirketlerin bulunduğu 9 kamuoyu araştırma şirketinin Temmuz ayı araştırmalarının ortalaması yayınlandı. Cumhur İttifakı yüzde 38.3, Millet İttifakı yüzde 41.1, AKP yüzde 31.3, CHP yüzde 26.8, İYİ Parti yüzde 14.3 ve Zafer Partisi’nin de 2.8 ile diğer küçük partileri geçtiği sonuçlar ve insanlar 9 şirket deyince etkileniyorlar. Sizce farklı şirket araştırmalarının ortalaması alınabilir mi?

PİAR’dan son anket! İşte Türkiye’nin en başarılı belediye başkanı

Bence kesinlikle alınamaz, bu yapılan elmalarla armutları kıyaslamaya çalışmak gibi bir şeydir aslında, çünkü “örneklem” bu işte en önemli noktalardan biri ama onun ötesinde aynı örneklemle çalışıyor olsanız bile aynı illerde, aynı sayıda, aynı oranlarda anket yapıyor olsanız bile anketlerin doğruluğu ve güvenilirliği açısından “denetim süreci” de çok önemlidir. Biz Yöneylem’de yüzde 100 kontrol yapıyoruz, yani yaptığımız her görüşme geri dönülür, kontrol edilir ve anketör kaynaklı veya bazen seçmenden kaynaklı bir hata varsa bu anlaşılır. Bütün bu kontrolleri yaptıktan sonra ortaya çıkan ürün sağlıklı ve bilimsel olur. Ben başkaları adına konuşamam ama şunu biliyorum; Türkiye’de çok az araştırma şirketi örneğin yeni seçmenleri örneklemine gerektiği oranda dahil ediyor, çünkü onları bulmak çok zor. Şöyle düşünün; bugün 18-22 yaş aralığında olan yaklaşık 6 milyon genç var, bunlar ilk defa oy kullanacaklar ve toplam seçmenin yüzde 10’undan fazlasını oluşturuyorlar.

GENÇLER ARASINDA CHP ÇOK YÜKSEK OY ALIYOR

Eğer örnekleminize onları dahil etmezseniz, örnek veriyorum; 2400 kişilik bir örneklemde bunun yüzde 8-10’u aralığındaki kısmı ilk defa oy kullanacak seçmen olmazsa bulduğunuz sonuçlar farklılaşır, çünkü bu yeni seçmenlerin siyasi tercihleri anne babalarından oldukça farklı. Örneğin, bizim Cumhuriyet Halk Partisi’ni yüksek buluyor olmamızın sebeplerinden biri bence bu, çünkü bu ilk defa oy kullanacak gençler arasında CHP çok yüksek oy alıyor, AKP’nin 7-8 bazen 10 puan üzerinde destek aldığını görüyoruz.

İttifak tercihi sorulduğunda kararsızların oranı düşüyor

  • Avrasya Araştırma Şirketi son anketinde AKP yüzde 27.1, CHP daha yüksek; yüzde 28.2 çıkmış, Çarşamba günü PİAR anketinde ise AKP yüzde 28.1, CHP yüzde 28.5 olarak verilmişti, birbirine çok yakın değerler. Sizin araştırmanızda AKP yüzde 23.6, CHP yüzde 23.5 çıkmıştı. Bu fark örneklem farkından mı oluşuyor?

Bizde de kararsızlar ve oy kullanmayacaklar dağıtıldıktan sonra CHP’nin rakamı 29.4, AKP 29.6, yani ikisinin arasında binde 2’lik yani araştırmanın hata payının çok altında binde 2’lik bir fark var, İYİ Parti ise 14.9.

  • Kararsızların dağıtılması da bu işlemi yapan kişinin öngörüsüyle değişemez mi, bu dağıtmada emin olmak zor değil mi?

Ben zaten doğru bulmuyorum, hiç tercih ettiğim bir şey değil. Biz alanın fotoğrafını çekmek istiyoruz, seçim sonucu açıklamıyoruz, alanın fotoğrafında yüzde 20 kararsız ve oy kullanmayacak varsa bence Türkiye’nin durumunu tespit ederken bunu ifade etmek gerekir ama kamuoyunda “kararsızları ve oy kullanmayacakları dağıtınca oy oranları nasıl oluyor” diye bir baskı var, bir şekilde geçmiş seçimlerle bir kıyaslama da yapılmak isteniyor ama biz özel olarak şunu yapıyoruz; “kararsızım” diyenlere ayrıca analiz yapıyoruz, “Kararsız olsanız bile kendinizi hangi partiye yakın hissediyorsunuz” diye soruyoruz, kararsız olmaya devam ederse “Partiler arasında kararsız olabilirsiniz ama Cumhur İttifakı’na mı, Millet İttifakı’na mı daha yakınsınız” diye sorduğumuzda bu yüzde 11 olan kararsız oranının yüzde 4’e kadar gerilediğini görüyoruz. Yani, bir seçmen örneğin muhalefete oy vermeye kararlı ama CHP’ye mi versem, İYİ Parti’ye mi versem konusunda kararsızım diyor. İttifak tercihini sorduğumuzda Cumhur İttifakı’yla kıyaslandığında yüksek oranlarda Millet İttifakı’nın tercih edildiğini görüyoruz.

Bir diğer nokta, şunu söyleyeyim; bu seçmenler sadece bir soruya cevap vermiyorlar, “kararsızım, oy kullanmayacağım” diyenlerin cumhurbaşkanlığı tercihlerine baktığımızda “Erdoğan’a asla oy vermem” diyenler yüzde 50’nin üzerinde çıkıyor, Türkiye genelinde bu rakam yüzde 58, elinizdeki raporda da görürsünüz, “muhalefet adayına oy vermeyi düşünüyorum” diyenler çok daha yüksek çıkıyor, dolayısıyla burada onların siyasi tercihlerine yönelik bir öngörüde bulunabiliyoruz. Bu benim kişisel olarak tahminim değil, verilere bakarak, çapraz analizler yaparak kararsızlara, oy kullanmayacağım diyenlere dair bir bakış geliştirmeye çalışıyorum. Benzer bir şey; “Erdoğan mı, Kılıçdaroğlu mu” diye sorduğumuzda da bu kararsızlar, oy kullanmayacaklar ne şekilde dağılıyor diye baktığımızda iddia edildiği gibi “Bu kararsızlar Erdoğan’a geri dönecekler” gibi bir tablo açıkçası görünmüyor, bunu ifade etmek isterim.

HALKIN YÜZDE 57’Sİ 6’LI MASA’YA GÜVENİYOR

ORC Araştırma Şirketi’nin Genel Müdürü Pösteki: Bu verileri ilk kez Sözcü’ye açıklıyorum. Toplumda 6’lı Masa’ya güven Mayıs’ta 45.7, Haziran’da 50.6 Temmuz’da 54.9, bugün ise yüzde 57 oranına ulaştı.■ Sayın Pösteki, yaptığınız araştırmada ilk dikkatimi çeken şey ilk defa oy kullanacak olan –Z kuşağı- gençlerde yüzde 27 yani çok yüksek bir oranda kararsız çıkması. İlk kez oy kullanacaklar seçim sonucunu belirleyecek deniyor, sizce neden bu kadar çok kararsız var ve seçim sonucunu nasıl etkileyecek?

Onları diğer yaş gruplarından ayıran en büyük özellik teknolojinin içinde büyümüş olmaları, fazla zeki ve bilgili olmaları. Dünyada yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyorlar, standartlarını dünyanın her yerindeki yaşıtlarıyla kıyaslıyorlar. Güvenlerini kazanabilmek için yapılacak en tutarlı şey; gençliklerini yaşayabilecekleri bir gelecek vaat etmek ve onları sağlamaktan geçiyor. Bu durumda iyi ve nitelikli eğitim sağlamak, görüşlerine herhangi bir baskı ve ceza uygulamamak, en önemlisi de liyakatin ön planda olacağı ve torpilin biteceğine dair onları inandırmak. Bu konuda ciddi güvensizlikleri var. Onlara liderlerden, Batılı ülkelerdeki yaşıtlarından hiçbir eksiklerinin olmadığı bir gelecek sunulması durumunda ülkenin gerçek sahipleri olduklarının hatırlatılması durumunda bu tablolar değişecektir. Öncelikli istekleri baskıdan uzak olmak, kurallarla boğulmamak, kendilerini özgür hissetmek.

Flaş… Piar’dan son anket! AKP artık birinci parti değil

LİDERLER SAHAYA İNDİKÇE KARARSIZLAR AZALMAYA BAŞLADI!

Bu kararsız oranı bundan 4-5 ay önce daha da yüksekti; yüzde 40-45 bandındaydı, hiçbir lidere güvenmediklerini belirtiyorlardı, zaman içerisinde liderlerin sahaya çıkmasıyla, gençlere yönelik yaptıkları PR çalışmalarıyla gerek Kılıçdaroğlu olsun, gerek Meral Akşener olsun onların güvenini kazandıkça bu durum biraz daha aşağı inmeye başladı, zaten oranlara baktığımızda da 2 partinin öne çıktığını görüyoruz; Cumhuriyet Halk Partisi ve İYİ Parti. AK Parti’nin biraz daha geride kaldığını, yüzde 10-11’lik bir kesim için tercih edildiğini görmekteyiz.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ