İdlib kentine dönük operasyon Rusya, İran ve Suriye ordu birlikleri ile milis güçler tarafından yapılacaktır. Bunu hiçbir güç engelleyemeyecektir. Bölgede kimyasal saldırı yalanı için hazırlık yapan Beyaz miğferler denilen provokasyon yapılanmasının tüm dümenleri bile Suriye ordusunun operasyonunu engelleyemeyecektir.
Burada önemli olan böylesi bir operasyon durumunda Türkiye’nin sınıra dayanacak cihatçılara karşı nasıl bir tavır alacağıdır? Üç tarafı Suriye ordu birlikleri tarafından çevrilmiş olan İdlib kentinden tek kaçış güzergâhı Türkiye sınırıdır. Hatay kentidir. 2015 yılı Mart ayında Hatay’ın Altunözü ilçesinden ağır silahlarla ve özel işaretlerle farklı gruplar koordine edilerek İdlib kenti düşürülmüştü. Ağır silahlarla ve motorize bir şekilde Türkiye sınırından geçerek kente giren Cihatçı terör grupları kısa süre içinde kenti ele geçirerek egemenlik alanlarına
dönüştürmüşlerdi. Kısa bir süre sonra ise El Nusra / Tahrir El Şam terör örgütü diğer gruplara açıkça savaş ilan ederek kentin ağırlıklı bölümünü tek başına ele geçirerek bu bölgede şeriat kurallarını uygulamaya başlamıştı. Bu kadar zırhlı aracın ve binlerce cihadist teröristin Hatay’ın Altunözü ilçesine nasıl geldikleri, kim tarafından getirildikleri, Türkiye Cumhuriyeti devletinin buna nasıl ve hangi hukuksal gerekçelerle izin verdiği hep sorulan ancak bir türlü yanıt alınamayan gerçeklerdir.
Devletin güvenlik güçlerinin haberi olmadan, yardım ve desteği olmadan 5 bine yakın silahlı terörist ağır silahlarla Altunözü kırsalında toplanarak, Suriye sınırını geçerek saldırıda bulunması mümkün müdür?
AKP iktidarı o süreçte aldığı pozisyon gergi uluslararası hukuku hiçe sayarak böylesi bir saldırıda işbirliği yapmaktan geri durmadı. Bu gün yaşanılan İdlib sorunu AKP’nin o süreçteki hukuksuzluğunun ve kirli Suriye politikasının bir sonucudur. Şimdi ise her türlü yöntemi deneyerek kenti işgal etmelere yardımcı olduğu terör guruplarının orada barınmalarını sağlamaya çalışıyor. Rusya ve İran’ın buna izin vermeyecekleri aşikardır. Özellikle Rusya’nın bu kentte bulunan Kafkas kökenli yabancı teröristlerin kentten çıkmalarına izin verilmemesi konusunda daha önceden Türkiye’yi uyardığı, bu duruma asla müsamaha göstermeyeceği biliniyor. Rusya bu teröristler İdlib kentinden çıkmaları durumunda bütün bir Avrupa’ya ve bölgeye dağılarak eylemlerine devam edeceklerini belirterek bu konudaki hassasiyetini açıkça ortaya koymaktadır.
AKP yanlış ve kirli Suriye politikası nedeniyle bir süre destek verdiği kimi terör gruplarını başka ad vekimlik altında İdlib kentinden çıkartacağı, ya da çıkarttığı düşünülmektedir. Bölgeden gelen bir başka haber ise; Çeçen cihatçılarının ailelerini Türkiye’ye çok önceden göndererek güven altına aldıkları şeklinde.
AKP iktidarı bir biçimde İdlib kentin de bulunan silahlı grupları o bölgeden buharlaştırmanın yolunu aramaktadır. Operasyonu engelleyemeyeceğini bilen AKP Rusya ve İran ile ilişkilerini bozmadan bir biçimde bu işten sıyrılmaya çalışmaktadır. Bunu tek yolu ise orada buluna terör guruplarını ikna ederek buharlaştırmaktır. Tahrir el Şam terör örgütünün bunu kabul etmediği ve kentte kalıp direneceği bileğileri de bölgeden gelmektedir.
Bu durumda Türkiye bir yol ayrımına girecektir. Ya yeni müttefikleri ile bir olup daha önce işbirliği yaptığı Cihatçı gurupları satacaktır ya da ABD ile ilişkilerinin sıkıntılı olduğu bu süreçte yeni müttefikleri ile olan ilişkilerini yıpratmayı göze alacaktır. AKP artık kirli Suriye politikalarından vaz geçmelidir. Suriye ile uluslararası hukuk çerçevesinde yeniden ilişki kurmalı ve bölgede barışın sağlanmasına katkı sunmalıdır. Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve egemenlik haklarına saygı duymalı ve işgal altında tuttuğu topraklarından hemen çekilmelidir.
Suriye’nin kendi topraklarında barışı ve huzuru sağlama hakkına saygı duymalıdır. Suriye devletinin her karış toprağını özgürleştirmek için savaşma hakkı vardır ve bu hakkını Suriye ordusu kullanmaktan geri durmayacaktır.