İBB Meclisi’ne Boğaziçi eylemleri damga vurdu

Yayın tarihi: 9 Şubat 2021 Salı 10:17 am - Güncelleme: 9 Şubat 2021 Salı 10:17 am

İstanul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi toplantısına, Melih Bulu’nun Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanması ve öğrenci protestoları damga vurdu. CHP Grup Başkanvekili Doğan Subaşı, rektörün seçimle belirlenmesini isteyen bu nedenle isyan eden öğrencilerin demokratik haklarını kullandığını, ancak karşılarına keskin nişancıların çıkarıldığını ifade etti. İyi Parti Grup Başkanvekili İbrahim Özkan, Melih Bulu’nun AKP’nin aday yapmaya dahi tenezzül etmediği bir intihalci olduğunu söylerken, AKP Grup Başkanvekili Tevfik Göksu ise meselenin rektör ataması olmadığını savundu.

İBB Meclisi, şubat ayı oturumlarının ilk bileşimi 1. Başkanvekili Zeynel Abidin Okul başkanlığında Yenikapı’daki Avrasya Gösteri Merkezi’nde başladı.

Toplantıda siyasi partilerin grup başkanvekillerinin yaptıkları konuşmalarda Boğaziçi Üniversitesi rektör ataması krizi ve CHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Özgür Nas’ın sosyal medyada dolaşan videoda İBB’de işe alım süreciyle ilgili ifadelerine yer ayırdılar.

AKP’Lİ GÖKSU: OLAYLARIN REKTÖRLÜK MESELESİ OLMADIĞINI HEPİMİZ BİLİYORUZ

AKP Grup Başkanvekili Tevfik Göksu: Üniversitede yaşanan olayların, bir üniversitenin rektörlük meselesi olmadığını hepimiz biliyoruz. Boğaziçi Üniversitesi’ndeki rektör, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Gazi Üniversitesindeki direktörler nasıl atandıysa aynı usule göre atandı. Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan rektör özel bir usulle atanmadı. Boğaziçi Üniversitesi’nde mastır yapmış doktora yapmış bu insan, ulusal ve uluslararası akademik ödülleri olan bir insan rektör atanıyor. Bir adam bir partiden aday adayı olursa problem değil ama AK Parti’den aday olursa problem. CHP’den aday olursa problem değil, ben ne dedim çünkü CHP ötekileştiricidir, CHP kibirlidir. Prof. Melih Bulu AK Parti’den aday adayı olduğu için değil, akademik kimliğinden dolayı Boğaziçi Üniversitesi’nin rektörüdür.

Üniversitenin kendi içinde yapacağı protestolar elbette olur. Soruyorum o protestolarda PKK, DHKP, TKPML, TİKKO, Kekko, alfabede ne kadar harf varsa sol örgüt var zaten, ne işleri var orada? Peki soruyorum size öğrencilerin protestosu ise CHP İl Başkanı’nın ne işi var orada? Gençler şu soruyu kendinize sorun, ABD rektör atamasıyla niye ilgileniyor? Avrupa Birliği, Boğaziçi Üniversitesi rektör atamasıyla niye ilgileniyor? Diyarbakır’da yıllardır bekleyen Diyarbakır annelerini görmeyen Amerika, Avrupa sizi niye görmeye başladı? Bunu niye anlamıyorsunuz.

Siz de biliyorsunuz Boğaziçi Üniversitesindeki meselenin rektör olmadığını. Gezi’de meselenin ağaç olmadığını hepimiz biliyorduk. Ama ne hikmetse ya siz bu toprakların çocuğu değil misiniz? Bu milletin bekasını düşünmüyor musunuz? Boğaziçi Üniversitesi’nde usullere uyularak bir rektör atanmış, gelin biz Boğaziçi Üniversitesi’ni dünyanın ilk 100 üniversitesi arasına sokalım.

CHP’Lİ SUBAŞI: İYİ Kİ İSYAN EDİYORLAR, TEBRİK EDİYORUM GENÇLERİ

CHP Grup Başkanvekili Doğan Subaşı: Rektörün kariyerini inceleyip, hüküm verecek yetkinlikte görmüyorum kendimi. Profesör ünvanı almış. Bunu Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri tartışabilir. Ama rektörün akademik kimliği değil siyasi kimliği. Sıkı bir AKP’li olması. Öğrenciler de ‘Bize rektör atamadınız, kayyum gönderdiniz’ diyor. Haklılar. Fotoğraf öyle görünüyor. Rektör, ilk 100’e sokacakmış Boğaziçi Üniversitesi’ni. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’ni ilk 100’e sokun. Hadi göreyim sizi. 1940 tarihinden bir haber vereyim ben size. Sene 1940. Dünyada savaş var, Türkiye’de sizin faşist dediğiniz İsmet İnönü var. İstese sen gel şuraya rektör olarak dese kimse gıkını çıkartamaz ama üniversitede seçim yapılıyor. Aradan kaç yıl geçmiş, 80 yıl geçmiş. 80 yıl sonra geldiğimiz noktaya bakın. Bu toplum bundan şikayet etmesin mi, bunu söylemesen mi? İyi ki söylüyor, iyi ki isyan ediyor. Tebrik ediyorum gençleri. Bunu istiyor öğrenciler, ‘Biz seçelim’ diyorlar. Yanlış mı söylüyorlar, doğru söylüyorlar. 1940’da ne olduysa öyle yapılım diyorlar ve haklılar.

“ÖĞRENCİLER DEMOKRATİK HAKLARINI KULLANIYOR, ONLAR KESKİN NİŞANCI GÖNERİYOR”

İstanbul’da toplumsal protesto hareketlerinde CHP’liler gözlemci gönderirler, kendileri giderler bakarlar rapor hazırlarlar. Bizim İl Başkanımız da haklı bir öngörüyle bu iş ilk başladığında bu konuyu o kadar önemsiyor ki ilk yüz kişinin 75’nin tercih ettiği bir okul. Burada insanlar çıkmışlar bir şeyi protesto ediyorlar. Bununla ilgili gazetelerden haber almak yerine kalkıyor gidiyor öğrencilerle konuşuyor bu durumu. Onun dışında CHP bu işin içine hiçbir zaman girmedi. Hatta gençler bizi eleştirdi, ‘Neden katılmıyorsunuz’ diye. Çünkü biz bunun bir CHP-AKP tartışmasına dönmesini istemedik. Öğrenciler demokratik haklarını kullanıyor, onlar keskin nişancı gönderiyor.

İYİ PARTİLİ ÖZKAN: AK PARTİ’NİN ADAY YAPMAYA BİLE TENEZZÜL ETMEDİĞİ BİR İNTİHALCİ

İyi Parti Grup Başkanvekili İbrahim Özkan: Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz ay Boğaziçi’ne rektör atadı. Hem de AK Parti’nin aday yapmaya bile tenezzül etmediği bir intihalciyi. Kendisi, Boğaziçi gibi değerli bir bilim yuvasına kelepçe taktıran rektör olarak da tarihe geçti. Onların mücadelesi sadece Boğaziçi için değil, bilimin de diğer üniversitelerin de hakkını arıyorlar, üniversitelerin ellerinden alınan rektör seçimlerinin geri gelmesini talep ediyor, düşünceleri baskılanmasın, kelepçe vurulmasın istiyorlar. Özgürlük yoksa bilim olamaz ki.

Akademik özgürlükte gerileme özellikle son beş yılda görüldü. Peki, ne olmuştu bundan 5 yıl önce. Üniversitelerin ‘kendi içinden rektör’ geleneği bozulmuştu. 2016 yılında kanun hükmünde kararname ile üniversitelerdeki rektörlük seçimleri kaldırılmıştı. O zaman demişti ki YÖK Başkanı, ‘bu yasanın getirdiği en büyük imkân şu, ilk defa herhangi bir üniversitemiz için bütün Türkiye’deki insan havuzundan istifade etme imkânı doğdu.’ Türkiye’deki insan havuzundan değil ama AK Parti havuzundan istifade edildiği, Boğaziçi ile tescillenmiş oldu. Boğaziçi Üniversitesi meselesi, sadece bir rektör atama sorunu değil, esasen ülkede nasıl bir üniversite istiyoruz meselesi. Siyasete bağımlı ve itaatkâr bir üniversite mi yoksa bilimsel özgürlüğü olan eleştirel bir üniversite mi, hatta ülke mi? Yani bir zihniyet meselesi. Bilim yuvaları susarsa bilim ölür ve bilim ölürse genç beyinler yitip gider. Bilim susmayacak, genç beyinler yitip gitmeyecek, gitmesi gereken de bitmesi gereken de; tek adam sistemi, partili cumhurbaşkanlığı sistemi.

MHP’Lİ YILMAZ: ÇOK ACI İFADELER

Kadrolaşma ve liyakat tartışmasıyla ilgili söz alan MHP Grup Başkanvekili Volkan Yılmaz ise kameralar önünde liyakatten bahsedenlerin kapalı kapılar ardında örgütten, partililerden ve ötekilerden bahsettiğini dile getirerek, “Hani İstanbul’un ötekisi olmayacaktı? El insaf, el vicdan. ‘Örgüt’ dediğimiz CHP, ‘diğerleri’ kim? Saadet Partisi, Demokrat Parti, HDP, ÖDP, ismini sayamadığım Millet İttifakı’na destek verenler. Sizin ifadenizle ‘ötekiler’ kim? AK Parti, MHP, Büyük Birlik Partisi ve hiç tahmin etmediğiniz ama size oy vermiş, güvenmiş İstanbullu hemşerilerim. ‘Örgütümüze iş vermek isteriz ama kanun izin vermiyor’ diyorlar. Çok acı ifadeler” dedi.