Hüsnü Mahalli’den Davutoğlu’na: Demogoji teknikleriyle algı operasyonu yaptı

Yayın tarihi: 10 Temmuz 2020 Cuma 11:07 am - Güncelleme: 10 Temmuz 2020 Cuma 11:07 am

Korkusuz yazarı Hüsnü Mahalli bugünkü köşe yazısında TELE1 ekranlarında yayınlanan Türkiye’nin Geleceği programında TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ile Evren Özalkuş’un konuğu Gelecek Partisi Kurucu Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun açıklamalarını değerlendirdi.

AKP hükümetlerinde döneminde bakanlık ve başbakanlık yapan daha sonra Gelecek Partisi’ni kuran Ahmet Davutoğlu Türkiye’nin Geleceği programında TELE1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ile Evren Özalkuş’un konuğu olmuştu. Davutoğlu’nun açıklamalarını eleştiren Hüsnü Mahalli, “Demagoji teknikleriyle kendine göre başarılı bir algı operasyonu yaptı” dedi.

Ahmet Davutoğlu: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni demokrasiye tuzak olarak görüyorum

“Gelecek Partisi lideri ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun TELE1’deki konuşmasını izlemeyenler mutlaka izlemeli” diyen Mahalli’nin yazısından ilgili bölümler şöyle:

“Polemikten hoşlanmadığım için detaylara girmek istemem ama her şey ortada.

1– ÖSO Mayıs 2011’de Hatay’da kuruldu, ilk terör eylemini 8 Haziran’da Cisrelşuğur’da gerçekleştirdi ve ilk

mülteciler o gün Türkiye’ye geldi.

2– Nusra örgütü Kaide’nin Suriye kolu olarak 2011’in sonunda İdlib’te kuruldu.

3– Seksen ülkeden gelerek İslam Devleti’ni kurmak isteyen 150 bin kadar ruh hastası nasıl ve nerden girdi Suriye’ye?

4– 17/25 (2013) hikayesinde Davutoğlu’nun ofisinden sızdırılan ses kaydı arşivlerde duruyor.

5– AKP yönetiminde Ankara’nın hevesli politikası olmasaydı HİÇ KİMSE Suriye’ye müdahale edemezdi.

6– Emperyalist ülkelerin Libya saldırısına önce karşı çıkan Ankara ne oldu da bir hafta sonra destek verdi?

7– 2011 öncesinde “Dost ve kardeş” olan Esad durduk yerde nasıl “diktatör ve katil” oldu?

8– Suriye’de “%13 Alevi bir azınlık” varsa yüzde yüzü Sünni olan Libya’da ne vardı?

9– Suriye halkına demokrasi isteyenler Bahreyn halkını neden susturdu?

10– Ölen, sakat kalan, yaralanan milyonlara, yıkılan ülkelere ve perişan edilen halklara rağmen hala Arap Baharı’nı savunmak nasıl bir mantık olabilir?

Söyleşide Davutoğlu “Esad; bana, Gül’e ve Erdoğan’a çok güvenirdi” dedi.
İç politikada Erdoğan’a ağır eleştirilerde bulunan Davutoğlu hiçbir konuşmasında hedefi 12’den vurmuyor ya da vurmaktan kaçınıyor.

Bu da ayrı bir konu!

Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun nedeni Ankara’nın, yani Davutoğlu’nun 2011 sonrası Arap

Baharı politikasıdır.

Öncesinde ise BOP var.

BOP 2006’da değil 2001’de hatta 1998’de konuşuldu ve Erdoğan’ın da katıldığı ilk zirvesini Haziran 2004’te yaptı.

Öncesinde Afganistan ve Irak işgal edildi ve Şubat 2015’te Lübnan eski Başbakanı Hariri öldürüldü.

Başka hikayeler de var.

27 Ekim 2017’de BBC’ye konuşan Katar eski Başbakanı Hamed Bin Casim, Esad’ı “av”a benzeterek “Biz, Türkiye, Suudi Arabistan, ABD ve batılı müttefikler avımızın üzerine çullandık ama elimizden kurtuldu. Her şeyi Türkiye üzerinden yaptık ve bu iş için yüz milyar dolar harcadık” demişti.

Bin Casim Sayın Davutoğlu’nun çok yakın dostudur.

Vallahi de Billahi de bu coğrafyada hiç kimse hiçbir şeyden ders almıyor, alamıyor ya da..!

Kimse kusura bakmasın ama olup biten ve halen devam eden bunca kargaşadan sonra dış politikada iktidara karşı net tavır koymayan ve gereğini yapmayan muhalefete ben muhalefet demem.

İktidarın dış politikasında hayal edilemeyecek kadar risk var.

Konuşulması ve yazılması yasak binlerce “detay” var.

Hepsi de Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik”inde!

Ahmet Hoca’yı çok iyi tanırım ve bir tek şey söyleyebilirim:

“Arap Baharı ve Ankara’nın karıştırıcı politikası yüzde yüz yanlıştı ve öyle olmasaydı bugün tehlikeli tüm verileriyle ne Suriye ne Libya ne de bölge bu halde olmayacaktı”.”

Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz.