Mahkeme salonunda, Ali İsmail Korkmaz’ın annesinin Mahkeme Başkanı’na yönelik olarak “siz bizim acımızı anlamazsınız” söylemi, Avukatların başlattığı cesaretin “bulaşıcı” özelliği ile yan yana gelince, bu cesaret önce “izleyicilerle”, sonra milletvekilleriyle, arkasından da “sanıklarla” bütünleşti…
Osman Kavala, “Tutukluluğumu kaldırın, 3 yıl süren hukuksuzluğa son verin” derken, Can Atalay da, “Esas usule kurban gitmesin. Biz yaptığımız hiçbir şeyi gizlemedik, gizlemeyiz. Gezi’de oradaydık. Milyonlarca insan gibi Gezi’nin öznesiydik. Memleket toprağındadır kökümüz, Bedreddin gibi taşırız yükümüzü” diye noktayı koydu… Şimdi sıra CHP’de, HDP’de, İYİ Parti’de, ben “iki Türkiye değil, hukukun egemen olduğu tek Türkiye” istiyorum diyenlerde… Silivri’de yapılan duruşmada “bulaşıcı” özelliği bir kez daha ortaya çıkan “cesareti” daha da büyütmek ve hukuksuzluğun zirve yaptığı Gezi Davası’nda hukukun ayak izlerini sürmek için “adalet ve vicdan” diyen bütün milletvekilleri ve toplumsal dinamikler 18 Şubat’ta Gezi Davası avukatlarının arkasına dizilirse, cesaret büyür, hukukun merkezde olduğu başka bir Türkiye şekillenir!