HRW, 43 cezayı inceledi: TV’lerin yayınlarını durdurmak ifade özgürlüğünün ihlalidir

Yayın tarihi: 15 Aralık 2020 Salı 12:02 pm - Güncelleme: 15 Aralık 2020 Salı 12:09 pm

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Türkiye’de Radyo Televizyon Üst Kurulu RTÜK’ün, hükümete muhalif yayınlar yapan kanallara, orantısız cezalar uyguladığına dikkat çekerek, “Hükümeti eleştirmeye cesaret eden ve sadece birkaç tane kalan televizyon kanallarının, yayınlarını durdurmak ya da ağır para cezaları vermek, ifade özgürlüğünü ihlal etmektir” açıklamasını yaptı.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, aralarında Halk TV, TELE1, Habertürk TV ve KRT’nin olduğu kanallara verilen 43 cezayı inceledi ve kanal temsilcileri ve avukatlarla görüştü. Örgüt tarafından yapılan açıklamada, Halk Tv ve TELE1’e bu yıl içerisinde ikişer kez ceza verildiği, ayrıca verilen cezalara yapılan başvuruların, yargı tarafından da reddedildiğine dikkat çekildi. Ancak her iki kanalın da üst mahkemelerde haklarını aramaya devam ettikleri ifade edildi.

Örgüt, 2020 yılının ilk 11 ayında RTÜK’ün, 7 bağımsız televizyon kanalı ve radyo istasyonlarına en az 43 ayrı yaptırım uyguladığını, verilen para cezalarının toplamının da 8 milyon 433 bin 730 Türk lirası olduğunu hatırlattı. Kurulun bu süreçte ayrıca 7 programa da yayın durdurma cezası verdiğine ve Halk TV ve TELE 1 kanallarına verilen, 5’er günlük kapatma cezalarına da dikkat çekildi.

“HÜKÛMETİ ELEŞTİRMEYE CESARET EDEN…”

İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williams, cezalarla ilgili, “Türkiye’de medyayı takip eden kurumun (RTÜK), hükümeti eleştiren yayın kuruluşlarına uyguladığı ağır yaptırımlar, önemli bir kamu kurumunun, Erdoğan hükümetinin nasıl bir kolu haline geldiğini gösteriyor. Hükümeti eleştirmeye cesaret eden ve sadece birkaç tane kalan televizyon kanallarının, yayınlarını durdurmak ya da ağır para cezaları vermek, ifade özgürlüğünü ihlal etmektir” dedi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Türkiye’de 2016 yılındaki darbe girişiminin ardından, 60 kadar radyo ve TV kanalının yayımlanan kararnamelerle kapatıldığı hatırlatıldı.

Örgüt, Türkiye’de televizyonların halkın haber alma kaynağı olarak önemli bir yer tuttuğuna dikkat çekerken, 2007 yılından itibaren hükûmete yakın şirketlerin, medya kuruluşlarını satın almaya başladıklarını ve eleştirel yayınlardan uzak durdurduklarını belirtti.

“RTÜK, KENDİSİNİ TARAFSIZLIK VE ÇOĞULCULUĞA ADAMALIDIR”

Williams, “Türkiye Radyo Televizyon Kurulu Başkanı, müteakip seferlerde doğrudan Cumhurbaşkanı’na olan bağlılıklarını dile getirdi ve bu da kurumun bağımsızlıktan yoksunluğu anlamına geliyor. RTÜK, medyayı sansürlemek ve sindirmek için bir araç olarak hizmet etmeyi bırakmalı, para cezalarını geri çekmeli ve kendisini yetkili olduğu şekilde tarafsız ve çoğulculuğa adamalıdır” değerlendirmesini yaptı.

İncelemede, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyesi adayı bir ülke olduğunu hatırlatan İnsan Hakları İzleme Örgütü, AB’nin 2018 yılı İşitsel ve Görsel Medya Hizmetleri Yönergesi’ne göre, medyayı denetleyen kurumların bağımsız olmak zorunda olduklarına dikkat çekti. Ayrıca bu kurumların, bağımsız olmasına dair Avrupa Konseyi’nin de 2000 yılındaki tavsiye ve 2008 yılındaki deklarasyonlarının da bulunduğu, Türkiye’nin de Avrupa Konseyi üyesi bir ülke olduğu hatırlatıldı. (VOA TÜRKÇE)