Hrant Dink cinayeti aydınlatılsın önergesi AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi!

Yayın tarihi: 17 Ocak 2019 Perşembe 10:59 pm - Güncelleme: 17 Ocak 2019 Perşembe 10:59 pm

Halkların Demokratik Partisi Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, TBMM İç Tüzüğü’nün 104’üncü ve 105’inci maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılması gerektiğini söyledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan’ın Hrant Dink cinayetinin aydınlatılması amacıyla TBMM’ye sunduğu, AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedilen araştırma önergesinde
şu ifadelere yer verdi:

Gazeteci Hrant Dink, 19 Ocak 2007 tarihinde İstanbul’da kurucusu olduğu ve genel yayın yönetmenliğini yaptığı AGOS Gazetesi’nin önünde öldürülmüştür.

Hrant Dink, öldürüldüğü güne kadar Türkiye halklarının eşit yurttaşlık talebini dile getirmiş, devletin katı, milliyetçi ve ayrımcı politikalarını eleştirmiş, barışın ve eşitliğin önemini savunmuş bir gazetecidir. Öldürülmesi toplumun pek çok kesiminde, farklı etnik kimlikten ve dini inanıştan kişilerde ortak bir acı yaratmış, cenazesinde yüz binlerce insan bir araya gelmiş, birbirinin varlığını ve acısını sahiplenerek bir arada yaşamaya duyulan özlemi ortaya koymuştur. Hrant Dink, öldürüldüğü günden sonra da Türkiye’de eşitliğe ve çoğulculuğa duyulan özlemin; demokrasi ve adalet istencinin bir sembolü haline gelmiştir. Hrant Dink cinayetinden sonra başlayan yargı sürecinin de sembol bir nitelik taşıdığı söylenebilir: Dink davası, ortada Türkiye’nin Ermeni bir yurttaşına karşı adeta “milli mutabakatla” işlenen bir cinayet olmasına rağmen, ne yazık ki, hafızalarda cezasızlık kültürünün sembollerinden biri olarak yer etmiştir.

Hrant Dink, AGOS’ta yayımlanan Sabiha Gökçen’e ilişkin yazısından (6 Şubat 2004) sonra ırkçı çevreler tarafından hedef haline getirilmeye başlanmıştır. Yazının yayımlanmasından sonra Genelkurmay Başkanlığı tarafından bir açıklama yapılmış ve takip eden süreçte Dink, İstanbul Valiliği’nce çağrılarak, “uyarılmıştır.” Yanı sıra 16 Nisan 2005 tarihinde, Dink hakkında “Türklüğe hakaret” suçlamasıyla (TCK 301) dava açılmıştır. Dink hakkında mahkûmiyet kararı verilmiş, karar, bilirkişi raporuna ve Yargıtay Başsavcılığı’nın itirazına rağmen Yargıtay tarafından onaylanmıştır. Öldürülmesine varan süreç boyunca Dink, sahip olduğu Ermeni kimliği üzerinden, medya aracılığıyla ırkçı, milliyetçi kesimler tarafından hedef haline getirilmiş, “Türk Düşmanı Ermeni!” gibi pek çok nefret söyleminin hedefi kılınmıştır. Hükümet tarafından, Dink’in hedef gösterilmesini engelleyecek, medyadaki nefret söylemlerini kınayan bir tutum alınmamış, tam tersine hükümet temsilcileri cinayetin şartlarını yaratan söylemlerde bulunmuştur.

Hrant Dink cinayeti örgütlü bir suç niteliği taşımaktadır. Cinayete giden süreçte, devletin çeşitli kademelerinden kişiler suikast planı ile ilgili bilgi sahibi olmalarına rağmen harekete geçmemiştir. Ayrıca, Dink’in katil zanlısının Samsun Emniyeti’nde emniyet mensuplarınca bir “kahraman” edasıyla karşılanmasına ilişkin basına yansıyan görüntüler, Hrant Dink cinayetine ilişkin “kirli ilişkilerin” rolünün ipuçlarını veren, toplumsal hafızada silinmeyecek derin bir iz olarak değerlendirilebilir.