Dağılan Millet İttifakı’nın İYİ Partisi artık yok ama ‘Üst Akıl’ tarafından bu partiye verilen görev devam ediyor. Bu partinin son durağı yerel seçimler sonrasında ve özellikle İstanbul ve Ankara’nın iktidar tarafından geri alınması durumunda Cumhur İttifakı’nın ‘otağı’ olacaktır.
Görünen köy kılavuz istemez!
Yeniden Refah ve HÜDAPAR’la birlikte ‘daha dinci’ bir kimlik kazanan bu İttifak İYİ Parti’nin ‘iltihak’ etmesiyle ‘daha milliyetçi’ bir çizgiye çekilecektir.
Varın siz düşünün sonrasını!
Daha net bir ifade ile :
‘Yerel seçimlerde hedeflediği kentleri kazanması durumda İktidar yenilmiş, ezik ve cesaretini kaybetmiş bir muhalefeti es geçerek iç politikada akılalmaz işler yapacaktır.
Din, iman, vatan ve millet adına…
Demokrasi, özgürlük, insan hakları, hak, hukuk ve bilumum değerlerin işi bitecek.
Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki tartışma ve Şeriat eğilimleriyle ilgili söylem ve eylemler seçim sonrasında olabileceklerin birer provasıdır.
Dikilen ceketin provası sırasında bir yerlerine iğne batmasına sesini çıkarmayıp terziyi uyarmayanların dikilen ceketleri
bol, dar, kısa ya da uzun olur.
Yerel seçim sonrasında iktidarın ülkeye ve topluma kabul ettirmeye çalışacağı yeni anayasa gibi.
Peki muhalefet cephesi ne alemde?
Özgür Özel-Ekrem İmamoğlu yönetiminde CHP’de iç tartışmalar devam ediyor. Adayların belirlenmesiyle ilgili süreç sancılı gibi görünüyor. Bu tartışmaların bir an önce bitirilmemesi durumunda parti ve dolaysıyla demokrasi büyük yara alacak ve sonuç Mayıs seçimlerinden farklı olmayacaktır. Başarılı ya da başarısız belediye başkanlarının ezici çoğunluğu kendi kişisel hırs ve hesaplarıyla politika yapıyor.
Bir çok örnek var ama çok konuşulan Aydın ve Antalya Belediye Başkanları. Her iki başkan ve benzerleri ‘ben olmazsam CHP kazanamaz’ modunda. Oysa onlar ve başkaları olmadan CHP adayları belki de daha fazla oy oranıyla kazanır. Bu konuda kişisel hesaplarını partinin ve ülkenin çıkarından daha fazla önemseyen kim varsa hemen devre dışı bırakılmalı ve bu tartışmalar bir an önce son bulmalıdır.
Bunu bir an önce sağlayamayan ve Muharrem İnce’den ‘medet’ uman CHP yönetimi; ‘ittifak ve ortaklık’ planlarını hayata geçiremez ve sağlıklı bir şekilde işletemez.
Bir yanda Saadet, Gelecek, DEVA ve DP diğer yanda DEM, İşçi Partisi ve diğer sol partiler.
Hiç biri ‘Söz konusu vatan ise gerisi teferruattır’ demiyor ve demeyecektir. Herkes çok ucuz, anlamsız ve toplum nezdinde karşılığı olmayan dar hesapların peşinde.
Ben olsam “Cumhuriyeti, demokrasi ve halkın tüm kesimlerini kurtarmak için bu seçimlere mahsus olarak koşulsuz ve hiç bir karşılık beklemeden CHP’nin adaylarını destekliyorum” derdim.
Seçim kazanıldıktan sonra da CHP bu tavrı sergileyecek parti ve güçlerle benzer samimi yaklaşımlarla masaya oturur en geniş demokrasi cephesini kurar ve iktidarın ülkeyi perişan etme planlarının önünü keser.
İnanın ban, bunu başarmanın başka bir yolu yok ve olmayacaktır.
Samimi, dürüst ve bu ülkeyi seven herkes son kez derin düşünüp doğru olan kararları almak zorundadırlar.
Doğru olan temel gerçek ‘AKP ve müttefiklerini yenmenin tek yolu demokrasi cephesinde bir araya gelmektir’.
Doğru olan ikinci gerçek ise ‘En geniş katmanlarıyla demokrasi cephesi, birlikteliği ya dostluğu gerçekleşmeden seçim sonrasında ülkemizi hedef alması beklenen ve şimdiki iktidar üzerinden uygulamaya konulacak karanlık ve çok tehlikeli tezgahların önü kesilemeyecektir’
Bu gerçeklere inanmayıp gereğini yapmayanlar farklı projelerin aparatıdırlar.