Antalya'da, hamile ablası Kader Kübra Çiko'yu bıçaklayarak öldürüp, maket bıçağıyla kendi bileklerini kesen, ölmeyince de kendini iple tavana asarak intihara kalkışan Asilhan Çiko, "Kalbine kulağımı dayadım, kalbi atmıyordu. Öldürdüğümü fark ettim" dedi.
Olay, geçen yıl 13 Ağustos günü, Aksu ilçesine bağlı Güzelyurt Mahallesi'ndeki gecekonduda meydana geldi. Mustafa Çiko eşinden boşandıktan sonra velayetini aldığı kızı Kader Kübra ve oğlu Asilhan ile yaşamaya başladı. Yaklaşık 2 yıl önce de psikolojik sorunlar yaşamaya başlayan kızı Kader Kübra Çiko'yu Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne yatırdı. Genç kız tedavisinin ardından Antalya'daki babası ile erkek kardeşinin yanına döndü. Kader Kübra Çiko, geçen yıl da evi terk edip, İstanbul'a gitti. Hamile olarak geri dönen Kader'i, babası kabul etmedi. Bir kez daha ortadan kaybolan Kader, son olarak 13 Ağustos günü baba evine geldi. Ancak kardeşi Asilhan Çiko ile aralarında kavga çıktı. Kavga sırasında erkek kardeş, ablasını mutfaktan aldığı bıçakla 13 yerinden bıçakladıktan sonra boğazını keserek, öldürdü. Ardından da maket bıçağıyla bileğini keserek, intihara kalkıştı. Ölmeyince de banyo tavanına iple kendisini astı. İpin kopması üzerine hayatta kalan Asilhan Çiko, gözaltına alınıp, tutuklandı.AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET İSTENDİ
Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle Antalya 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açılan Asilhan Çiko'nun yargılanmasına başlandı. İlk duruşmaya tutuklu sanık Asilhan Çiko ile babası Mustafa Çiko, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü vekili ile taraf avukatları katıldı. Savunması alınan Asilhan Çiko, "Olay günü saat 06.00-07.00 sıralarında kalktım ve bahçeye çıktım. Ablam çekyatta yatıyordu. Kötü durumda görünüyordu. Uyandırdım, içeri girip yatmasını istedim. Ablam evden kaçıp, bizi terk etmişti. Onu gördüğüme hem sevindim hem de sinirlendim. Birkaç saat sonra uyandı. Kendisine bizi neden terk ettiğini, neden geri geldiğini sordum. İstanbul'dan geldiğini ve gidecek yeri olmadığını söyledi. Kimden hamile kaldığını sordum. Bana, 'Sana ne kimden hamile kalırsam kalırım' dedikten sonra küfür edip, beni öldüreceğini söyledi. Elinde falçata vardı. Boynuma doğru vurdu. Beni yaraladı. Mutfağa kaçtım. Mutfakta siyah saplı bıçak vardı. Göstererek korkutmak istedim. Ama korkmadı. Üzerime gelmeye devam etti. Bu sırada bıçağı bilinçsizce savurmaya başladım. Kendime geldiğimde ablam odada kanlar içerisindeydi. Yastığı boynuna dayayıp, tampon yaparak kanı durdurmak istedim. Nefesi gitti. Kalbine kulağımı dayadım, kalbi atmıyordu. Kardeşimi öldürdüğümü fark ettim" diye konuştu. Kardeşinin kendisine saldırdığı maket bıçağı ile bileklerini keserek ölmeyi beklediğini, ancak ölmediğini sözlerine ekleyen Asilhan Çiko, “Tavana ip bağlayıp kendimi bıraktım. İp koptu. Bu sefer daha kalın ip ayarladım. Yine kendimi saldım. Bu kez ayaklarımın ucu yere değiyordu. Öldürememiştim kendimi. Ne yapacağımı bilemiyordum. Ortalığı toparlayıp babamı bekledim. Babam geldiğinde ambulansı ve polisi aradı. Kendimi öldürmeye karar vermeden önce babama mektup yazmıştım. Notta, 'Keşke bir silahım olsaydı. Hem ben hem kardeşim daha az acı çekerdi. Onu vahşice öldürmek zorunda kaldım. Kader utansın. Hakkını helal et' diye yazmıştım" dedi.AVUKAT: KİMSE BU KADAR ACIKLI FİLM ÇEKEMEZ
Sanık avukatı Süleyman Yüksel de dosyanın çok trajik ve üzücü bir olaydan ibaret olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: “Bir baba, evladının birini toprağa vermiş, diğer evladı ise cezaevindedir. Ki bu baba yaşananlardan dolayı da hasta olmuştur. Diğer tarafta ablasını öldürmek zorunda kalmış, kendisini de öldürmek isteyen ve şu anda da yaşamak istemeyen bir kardeş var. Ayrıca, bu olay öncesinde de yaşadığı ağır travmalardan sonra kardeşi tarafından genç yaşında toprağa verilmiş bir kız çocuğu bulunuyor. Senaristlere acıklı bir film çekin dense, kimse bu kadar acıklı film çekemez. Müvekkil Asilhan'ın ölmek için bıraktığı notta yazdığı gibi 'kader utansın'. Bu dosyada dikkatinizi çekmek istediğim bazı hususlar var. Birincisi, müvekkilim ablasını o kadar çok sevmektedir ki, olay günü maktul bahçede yatarken vicdanı elvermemiş ve onu içeriye almıştır. Bu da şunu gösteriyor. Müvekkil ablasına karşı olay öncesi kin ve nefret duymamaktadır. İkincisi, müvekkilim ablasına sorduğu soruya karşılık, 'Sen kimsin de hesap soruyorsun' diye küfür etmesine, sinirlenmesine rağmen hiç tepki vermeyip, dışarı çıkmıştır. Bu da müvekkilin saldırgan bir yapısı olmadığını göstermektedir. Üçüncüsü, bu olay meşru müdafaa sınırları içinde işlenmiştir. Müvekkilim sakinleşip, içeri girdikten sonra ablasına kimden hamile kaldığını sormuştur. Ablası ise sinirlenip falçata ile saldırması üzerine boynundan yaralanmıştır. Abla müvekkile saldırmasaydı, bu olay gerçekleşmezdi."'ÖLEN KIZIM, ÖLDÜREN OĞLUM'
Baba Mustafa Çiko ise ölenin kızı, öldürenin oğlu olduğunu söyledi. Sanık oğlundan şikayetçi olmadığını belirten Çiko, "Eve geldiğimde kızım ve oğlum kanlar içerisindeydi. Oğluma, 'kavga mı ettiniz?' diye sorduğumda 'evet' dedi. Sonra sağlık ekiplerini ve polisi aradım" dedi. Mahkeme heyeti, sanığın tutukluluğunun devamına kararı vererek, duruşmayı erteledi.
Muhabir: Oğuzhan Poyrazoğlu