Halkevleri’nden zamlar geri çekilsin çağrısı: ‘Kanala, köprüye değil; ısınmaya, depreme, halka bütçe!’

Yayın tarihi: 25 Ocak 2020 Cumartesi 11:38 pm - Güncelleme: 25 Ocak 2020 Cumartesi 11:38 pm

Halkevleri, soğuklar artarken temel ısınma araçlarına gelen zamlara karşı sokağa çıktı.

Avcılar’da bir araya gelen İstanbul Halkevleri üyeleri, “İnsanca yaşam için ısınma haktır! Zamlar derhal geri çekilsin!” açıklaması yaptı.

Deprem vergileri nerede?

Avcılar Deprem Heykeli önünde yapılan açıklamada konuşan Avcılar Halkevi üyesi Samut Karabulut, Avcıların da deprem bölgesi olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:

“1999’da çok ciddi bir yıkım yaşadık. Gün gece de yaşanan Elazığ merkezli depremde, Elazığ ve Malatya’da yurttaşlarımız hayatını kaybetti. Türkiye’nin ve İstanbul’un bir deprem kuşağında olduğunu bilim insanları 20 yıldır tekrar ediyorlar. 20 yıldır önlem alınması gerektiğini buna kaynak aktarılması gerektiğini söylüyorlar. Ama siyasi iktidar 20 yıldır bu konuda hiçbir şey yapmıyor. Hepimizden deprem için çok büyük paralar topladılar. Bütün halktan sadece deprem için dünyanın parasını topladılar. Özel İletişim Vergisi diye cep telefonlarımızdan dünyanın parasını topladılar. 75 milyar lira para topladılar.

Peki ne yaptılar bu parayı. 1 kuruşunu dahi depreme harcamadılar. Bizim enkaz altında kalmamızı beklemek dışında bir şey yapmıyorlar. Vergi topluyorlar. Peki, ne yapıyorlar bu vergileri? Maliye Bakanı’nın da geçen yıllarda söylediği gibi, “yol yaptık” diyorlar, “havaalanı yaptık” diyorlar, “köprü yaptık” diyorlar. Deprem için toplanan vergileri neden deprem için harcamıyorlar. Deprem için vergi toplandığında vatandaşa harcarlarsa herkese eşit bir biçimde harcamaları gerekir. Ama herkese eşit harcama yapmak yerine, bir avuç yandaşın cebine rant diye aktarmanın hesabını yapıyorlar. Bakanlar, belediye başkanları put gibi makamlarını koruyorlar. Depremde insanlar öldüğünde hiç bir şey yapmıyorlar.

Kızılay Başkanı deprem haberini alır almaz “Sms ile 10 TL para bağışlayın” diyor. Ama kendilerine Boğaz’a bakan yerde, ayda 12 bin dolara villa kiralıyorlar. Müdürün maaşı 34 bin lira, yardımcısının maaşı 21 bin lira. Kendi eşlerini de danışman yapıyorlar onlara da ayrı maaş bağlıyorlar.”

Peki bize faydası ne?

“Diyorlar ki “Siyaset yapmayın, insanlarımız ölüyor.” Peki neden ölüyorlar? Naci Görür, deprem bilimci, daha birkaç gün önce adres vererek deprem olacağını, tedbir alınması gerektiğini söylüyor. TÜBİTAK’a proje sunuyor, para yok diye projelerini reddediyorlar. Para yok mu? Para çok. Öyle diyor hükümet. Kanal İstanbul yapacaklar milyarlarca liraya. Bilim insanları yapmayın diyor.Avcılar halkı deprem sırasında enkaz altında kalmak istemiyorlar. Bir şey yapmıyorlar.

Zam yaptılar doğalgaza, üç ayda alınan fark 1.9 milyar lira. Üçüncü köprüye 1 yılda ödenen para 1.6 milyar lira. Bakın bu zam nereye gidiyor. Ödediğimiz verdi 1,5 milyar lira sadece üç ayda sadece doğazgaza ödediğimiz vergi.

Deprem paraları depreme harcanmalıdır. Vergiler yandaşlara değil, kuruşuna kadar halka harcanmalıdır. Bu zamlar doğrudan bize, halka harcanmalıdır. Zamlar haksızdır, hukuksuzdur, fahiştir derhal geri alınmalıdır.”
İnsanca yaşam için ısıma haktır!

Halkevleri adına basın açıklamasını Avcılar Halkevi Başkanı İbrahim Gül okudu.

Günlerdir sosyal medyada günlerdir gündem olan yüksek fatura isyanını meydanlara taşıdıklarını belirten Gül, “Size ‘az bile’ gelen zamlar yüzünden bizler ısınamıyoruz. EPDK’nın lütuf gibi sunduğu, bakanın ‘az’ bulduğu zamları burada tekrar hatırlatıyoruz: Doğalgaza 2 yılda 3 kez yüzde 9,0 (2018) 2 kez yüzde 14,9(2019) olmak üzere toplam yüzde 70,9 oranında zam geldi. Elektriğe ise 3 kez yüzde 9,0 (2018) 2 kez yüzde 15 olmak üzere toplam yüzde 71,2 oranında zam yapıldı. Böylece 2018 yılının Ağustos ayından bu yana doğalgaza ve elektriğe 5’er kez zam geldi. Toplamda vatandaş 10 defa zam haberi aldı! Uyguladıkları her zammı gecenin yarı saatlerinde açıklayanlar, bu zamlardan habersiz sanmasınlar! “ dedi.

Saraya şatafat, halka tasarruf!

Gül açıklamasının devamında şunları söyledi:

“Halkı bu pahalılıkla, vergilerle, borçlarla yaşamaya mahkum edenler, sadece Saraylarını ısıtmak için 41 milyon liraya döküyor. Saray’ın tek başına bir yıllık elektrik tüketimi bin 300 konutun elektrik tüketimine denk düşüyor. Bugün Kaçak Sarayın ısınma maaliyeti artarken, İBB’nin kamuya açıkladığı verilere göre 2019 yılında İstanbul’un 39 ilçesinden 38’inde doğalgaz kullanımı bir önceki yıla göre azaldı. Ekonomik kriz nedeniyle alım gücü zayıflayan halk, çareyi tasarruf yapmak da buluyor. Yaz aylarında art arda yapılan zamlarla kışın evde tek odada battaniye ile oturma noktasına gelen vatandaş, soba ile ısınmak istese bile karşısına zamlar çıkıyor. Kış ayları satışlarında artış gözlenen soba ve soba malzemelerinin de fiyatı yükseldi. Isınmak için elektrik sobası kullananlarda da durum farksız. Elektrik faturaları da doğalgaz faturaları ile yarışır hale geldi. AKP’nin krizin faturasını halkın sırtına yüklemekte göstermiş olduğu ısrar karşısında bizler, “insanca yaşam” mücadelesine büyütmeye kararlıyız!”

Asgari ücretliye kaşıkla, faturalara kepçeyle…

Faturalara kepçeyle zam dağıtan iktidarın, emekçinin maaşına kaşıkla zam yaptıpını belirten Gül, daha önce 400-500 lira gelen faturaların, bugün 600-700 liraya yükseldiğini aktardı. Gül, bu faturaların, ülkenin yarısından fazlasını oluşturan asgari ücretliye reva görülmüş 2324 liralık ücretin neredeyse çeyreğine denk geldiğini ifade etti:

“Sadece doğalgaz faturasına maaşın 4’te birini vererek nasıl geçinebiliriz. Diğer faturaları, ev kirasını nasıl verebileceğiz! Her gün gelen zamlar karşısında daha da eriyen maaşımızla nasıl hayatta kalacağız. Zamları hayatımıza sokanlar bir ay boyunca bu ücretle geçinmeye çalışmanın ne demek olduğunu biliyor mu? Beton sevdalısı iktidar bilsin ki İstanbulluların Kanal İstanbul gibi rant projelerine para saçmaya niyeti yok. Bugün Kanal İstanbul’a karşı itirazı büyütmek aynı zamanda cebimizden çıkacak başka vergilere itiraz etmektir.”

Temel ihtiyaçlardan kar edilemez!

Isınmanın en temel, en insani haklarımızdan biri olduğunu hatırlatan Gül, bu hizmetlerin kamu tarafından üretilmesini, dağıtımının yine kamusal bir hizmet kapsamında halka ulaştırılmasını talep etti:

“Temel ihtiyaçlar kar etme alanları olamaz, olmamalıdır. Doğalgaz elektrik, su ve diğer temel ihtiyaç alanları derhal kamusallaştırılmalıdır. Kar ve rant alanı olmaktan bir an önce çıkarılmalıdır. Gerekirse verdiğimiz vergilerden bütçe ayrılarak herkesin temel ihtiyaçlara erişimi garanti altına alınmalıdır. Devlet bizden aldığı vergiyi öncelikle bizim yaşamamız için kullanmalıdır, rant için değil.

İnsanca yaşam koşullarından daha da uzaklaştırılan emekçiler, her geçen gün daha da yoksullaştırılırken, sermaye, patronlar, şirketler daha da zenginleşmektedir. Ülkemizde nüfusun yüzde 60’ı yoksulluk, yüzde 20’si açlık sınırında veya altında yaşam mücadelesi vermektedir. Doğalgaz faturalarına taksit uygulaması da bir çözüm değildir. Borcu olan hiçbir ailenin elektriği, suyu, doğalgazı kesilmemelidir. Temel ihtiyaçlar için ödediğimiz dolaylı vergiler kaldırılmalıdır. Saraya, şirketlerinize kaynak yaratma derdinden vazgeçin. Vergi adaletsizliğine derhal son verin. Elektrik, doğalgaz, su, ulaşım gibi hizmetlere yapılan zamlar geri alınsın, faturalar vergi dışı hesaplansın.”

İnsanca yaşamak istiyoruz!

“Bizi ırk, din mezhep, düşünce, parti ve akla gelecek her farklılık üzerinden kutuplaştıran iktidar bilsin ki bizim derdimiz ay sonunu nasıl getireceğiz, faturaları nasıl ödeyeceğiz, nasıl geçineceğiz sorularıdır. Derdi nasıl daha fazla çalarım, işçiyi emekçiyi daha ucuza çalıştırırım, nasıl daha fazla kazanırım olanlar bizim derdimizden anlamazlar.

Evet sizin gibi değiliz. Sizinle aynı gemide de değiliz, aynı sınıfta da değiliz. Yediğimiz içtiğimiz de bir değil çıkarlarımız da… Sizin gözünüz bizim cebimizdeki üç kuruş paradayken bizler onurumuzla, insanca yaşam mücadelesi verenleriz.

Yaşanabilir bir evde, sağlıklı ısınabileceğimiz, beslenebileceğimiz, giyinebileceğimiz, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayabileceğimiz şartlarda, insana onuruna yakışır bir şekilde yaşamak istiyoruz. Herkesi insanca yaşam mücadelesini büyütmeye, örgütlenmeye, birlikte mücadele etmeye bekliyoruz.”