Halifelik 3 Mart 1924’te yani bugünden tam 100 yıl önce kaldırıldı, bu karar ile birlikte, din ve devlet işleri birbirinden ayrıldı. Halifeliğin kaldırılması ile birlikte laikleşmenin güçlenmesi, modernleşmenin hızlanması ve milli egemenliğin pekiştirilmesi sağlandı.
1 Kasım 1922'de TBMM tarafından kabul edilen bir kanunla saltanat kaldırılmıştır. Bu, Osmanlı Hanedanı'nın siyasi gücünün sona ermesi anlamına geliyordu. Son Osmanlı padişahı VI. Mehmed Vahdettin, saltanatın kaldırılmasından sonra ülkeyi terk etti. TBMM, 18 Kasım 1922'de Abdülmecid Efendi'yi halife seçmiştir. Abdülmecid Efendi, Vahdettin'in amcası ve son Osmanlı şehzadelerinden biriydi.
12 MADDEDEN OLUŞAN KANUN TEKLİFİ VERİLDİ
3 Mart 1924 günü Urfa vekili Şeyh Saffet Efendi ve elli üç arkadaşının hazırladığı, hilâfetin kaldırılmasına dair on iki maddeden oluşan bir kanun teklifi Meclis'e getirildi. Teklif okunduktan sonra halifenin hal‘edildiğini ve hilâfetin kaldırıldığını bildiren birinci madde; ardından hanedan üyelerinin yurt dışına çıkarılmasına dair 2. madde aynen kabul edildi. Oturuma katılan 158 üyenin 157'sinin oyuyla kabul edilmiş; tek ret oyunu Gümüşhane mebusu Zeki Bey verdi.
Aynı oturumda daha önce Şer'iye ve Evkaf ve Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Vekaleti'nin İlgasına Dair Kanun ile Tevhid-i Tedrisat Kanunu da kabul edilmiş ve Diyanet İşleri Reisliği'nin kurulması kararlaştırıldı.
Hanedan üyelerine yurt dışına çıkmaları için on günlük bir süre tanınmışken Abdülmecid Efendi aynı gece on bir kişilik ailesiyle beraber Çatalca İstasyonu'ndan trene bindirildi; sınıra kadar kendisine İstanbul valisi ve emniyet müdürü refakat etti.
HALİFELİĞİN KALDIRILMA SEBEPLERİ NELER?
1. LAİK BİR DEVLET KURMA ARZUSU
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucuları, modern ve laik bir devlet kurmak istiyorlardı. Halifelik makamı ise siyasi bir makamdı ve laik bir devletle çelişiyordu.
2. MİLLİ EGEMENLİĞİN PEKİŞTİRİLMESİ
Halifelik makamı, milli egemenlik ilkesine ters düşüyordu. Milli egemenlik ilkesine göre, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Halife ise, milletin seçmediği, dini bir otoriteydi.
3. BİRLİK VE BERABERLİĞİN SAĞLANMASI
Halifelik makamı, Türkiye Cumhuriyeti'nin birlik ve beraberliği için bir tehdit olarak görülüyordu. Özellikle Kurtuluş Savaşı'ndan sonra, farklı etnik ve dini grupların bir arada yaşadığı bir ülkede, dini bir otoritenin varlığı, birlik ve beraberliği zayıflatabilirdi.
4. MODERNLEŞMENİN HIZLANMASI
Halifelik makamı, modernleşmenin önünde bir engel olarak görülüyordu. Modernleşme, eğitimde, ekonomide, hukukta ve diğer alanlarda yenilikler yapmayı gerektiriyordu. Halifelik makamı ise bu yeniliklere karşı bir direnç noktasıydı.
https://tele1.com.tr/aksoy-arastirmanin-seriat-anketinde-carpici-sonuc-10-akpliden-4u-seriat-istiyor-1016500/