Hakkında inceleme başladılan Aksünger’den açıklama: ‘Hamaset ile siyasetten uzak durdum’

Yayın tarihi: 25 Ekim 2019 Cuma 4:38 pm - Güncelleme: 25 Ekim 2019 Cuma 4:38 pm

CHP, Parti Meclisi Üyesi Erdal Aksünger ile eski Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş hakkında açıklamaları dolayısıyla inceleme başlattığını duyurmuştu. CHP’li Aksünger konuyla ilgili bir açıklama yayınladı. Aksünger açıklamasında “Hayatım boyunca demokrasiye, hukuk devletine inandım ve barış, kardeşlik ve ortak yaşamı savunmuş bir insan olmaya çalıştım. İnandığımı ve bildiklerimi teyit etmeden anlatmamaya çalıştım. Hamaset ile siyasetten uzak durdum” ifadelerini kullandı.

Aksünger televizyondaki sözlerinin provakasyona tabi tutulduğunu söyleyerek, “YPG ve PKK terör örgütü ama PYD 2003’te Esad yönetimindeki Suriye’de kurulmuş ve 2015’e kadar da AKP için de öyle olan bir yapı” dememiz ile linç kampanyası başlatıldı” açıklamasını yaptı. Parti içindeki tepkilere de cevap veren Aksünger, “En üzüntü verici olanı, Parti içinde koltuk sevdalısı zafer çığlığı atanlar. “Bir muhalif daha linç edilsin“ diyerek iktidarın sadece hata yapması üzerine hiç bir şey yapmayanların yaptığı” ifadelerini kullandı.

CHP Parti Üyesi Erdal Aksünger’in açıklaması şöyle:

“Kamuoyuna

Gerçek ve Acı

Hayatım boyunca demokrasiye, hukuk devletine inandım ve barış, kardeşlik ve ortak yaşamı savunmuş bir insan olmaya çalıştım. İnandığımı ve bildiklerimi teyit etmeden anlatmamaya çalıştım. Hamaset ile siyasetten uzak durdum.

Ne yazık ki ülke hamasete kurban gidiyor ve bizler buna seyirci kalıyoruz.
Kalmamaya çalışanlarımız da linç ediliyor.

Mevkiler ve koltuklar uğruna insanlar zülum çekiyor, evlere ateşler düşüyor.

Her yerde kin, nefret kokusu,
Mecralarda manipülasyon ve provokasyon yapılıyor.
Konuşmalarda intikam var, kan var,
Ekseriyet ile savaş çığlıkları kulaklarımızı tırmalıyor.

Ülkesini çok seven ve doğduğu Anadolu topraklarına sevdalı, ilkokullu benimle bitirmiş bir babayiğidin oğluyum. Evimizde kavga yoktu bizim.
Atatürkçü, Cumhuriyet sevdalısı bir insandı.
Yobazlığa, ahlaksızlığa, yalana-dolana aman vermedi.
Her zaman referansı Mustafa Kemal’di.
Kendini solda görürdü ama iyi bir devletçiydi.
O Devlet de, Atatürk’ün devletiydi.
Deniz Gezmiş sevdasını onun Atatürk devrimcisi olmasına bağlardı…

Biz bu ülke sevdalısı insanlar olduk hep. Bütünlüğü bizim en büyük mozaik değerimiz.

Bir TV programındaki tespit çabamız ne yazık ki provokasyona tabi tutuldu. “YPG ve PKK terör örgütü ama PYD 2003’te Esad yönetimindeki Suriye’de kurulmuş ve 2015’e kadar da AKP için de öyle olan bir yapı” dememiz ile linç kampanyası başlatıldı.

7 Haziran 2015 seçimlerine kadar AKP de bunu diyordu, ne zaman ki “seni başkan yaptırmayacağız“ söylemi sloganlaştı, hepsi terör örgütü oldu ve sonrasında Türkiye kan gölü oldu.

1998’de imzalanan ve 2010’a kadar sorunsuz gelen Adana mutabakatı ile Suriye sınırımızda terör olayları yok denecek kadar düşüktü. İşte ne olduysa o tarihten sonra oldu. Amerika ve emperyalist güçler Suriye’ye bir parçalama operasyonu yaptılar. Radikal örgütleri peydahladılar ve bu iktidar da beraber oldu.

Türkiye Cumhuriyeti AKP ile büyük devlet olmadı. Kurtuluş Savaşı’nı emperyalistlere karşı kazandı ve ardından TBMM’yi kurup, Cumhuriyetin ilanı ile Büyük Devlet ve yek bir Millet oldu.

2010’da emperyalistler ve onun var ettiği radikal örgütler Suriye’yi parçalamaya giriştiğinde, komşusu olan büyük devlet Türkiye ilk buna “Hayır” demeliydi. Ve bu Suriye’nin barışına hizmet etmeliydi.

Milletini, Halkını birbirine düşürmekle milliyetçilik yapılmaz.

Uğur Mumcu, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kuşlalı ve adını yazamadığım ki en son Tahir Elçi gibi insanlar, hep barışçıydı. Ama birileri hep hedef gösterdi ve birileri de buna göz yumdu ne yazık ki.

Bu coğrafyadaki vekalet savaşları gericiler ve seküler düşünenler arasında oldu. Emperyalistler de istila uğruna kullandı bunları.
Babamızın öğrettiği gibi, hep yobazların ve gericilerin karşısında olduk.

IŞİD’e “Öfkeli Müslümanlar” biz demedik,
“Gerekirse eyaleti konuşalım” biz demedik,
Her sıkıştığında İmralı’ya biz başvurmadık…

Koltuklar bizi zehirleyemez, zehirlenmedik. Koltukları korumak İçin sessiz kalmadık.
Yerin dibine batsın!

Bana hakaret eden, aşağılayan, hedef gösteren insanlara kızmıyorum. Çoğunluğunu trollerin oluşturduğu, Güzel Anama, Sevgili eşime ve çocuklarıma ahlaksızca yapılan tacizleri ve tehditlerine bırakın mahkeme işini, cevap bile vermiyorum.

Neden mi?

Bu ne kindir? Bu ne nefret?

Bunlar bizim insanlarımız, keşke fırsatım olsaydı da, her birini karşıma alıp anlatabilsem diyorum.

En üzüntü verici olanı, Parti içinde koltuk sevdalısı zafer çığlığı atanlar. “Bir muhalif daha linç edilsin“ diyerek iktidarın sadece hata yapması üzerine hiç bir şey yapmayanların yaptığı…

Hep yalnız olduğumu söyleyenler olur. Ancak hiç yalnız yürümedim.

Selam olsun Hasan Ali Yücel’e,
Selam olsun Denizler’e
Selam olsun Abdi İpekçi’ye, Tahir Elçi’ye

Selam olsun Bağımsız, Özgür Türkiye’ye,
Selam olsun Mustafa Kemal’e!

Saygılarımla,
Erdal Aksünger”