Güvenç Dağüstün’e saldırı: ‘Bu, bu, vurun, vurun’ diye bağırıyor’

Yayın tarihi: 6 Eylül 2021 Pazartesi 2:02 pm - Güncelleme: 6 Eylül 2021 Pazartesi 2:02 pm

Güvenç Dağüstün, 30 Ağustos’ta konser sonrası uğradığı saldırıyı yazdı: ” ‘Bu, bu, vurun, vurun’ diye bağırıyor benim ‘eşim dostum herhalde’ sandığım.”

30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Kadıköy Belediyesi’nin Özgürlük Parkı’nda düzenlediği etkinliklerde sahne alan sanatçı Güvenç Dağüstün, konser sonrası uğradığı saldırıyı yazdı.

Dağüstün, BirGün gazetesinde ‘Biz size vuruyor muyuz?’ başlıklı yazısında saldırganları tanımadığını ve “Bu, bu, vurun, vurun’ diye bağırdıklarını” belirtti. Saldırganların kısa sürede yakalandığını ancak serbest bırakıldıklarını da belirten Dağüstün, şunları yazdı:

“Konser bitiyor. Kulise geçiyoruz. Albüm imzalatmak isteyenler, fotoğraf çektirmek isteyenler geliyor. Dostlar geliyor. Yarım saat kadar kuliste kaldıktan sonra çocukluk arkadaşım Canberk Busun ile beraber, herkesle vedalaşıp arabamıza doğru yol alıyoruz. Bir elimde çantam, diğerinde notalarım.

Olan o anda oluyor. Karşıdan biri bana doğru geliyor. Eşim dostum herhalde diye düşünüyorum. Konseri tebrik edecek sanıyorum. Ben öyle sanadurayım, gözümün ortasına yumruğu yiyor ve kendimi yere atıp cenin pozisyonu alıyorum. Ya bir yerde görmüşüm, ya bir yerde duymuşum. ‘Bu, bu, vurun, vurun’ diye bağırıyor benim ‘eşim dostum herhalde’ sandığım. Ayağımdan yerde sürüklüyor. Bir diğer kişi de ona tekmeleriyle katılıyor. Canberk’i de düşürmüşler yere. Bağırıyoruz, çağırıyoruz, güvenlik koşuyor, kaçıyorlar. 43 yaşımdayım. Bu güne kadar ne ben kimseden bir yumruk yedim, ne birisi benden. Hayatımda hiç fiziksel bir kavganın öznesi olmadım. Bunun da olacağı varmış.

“BENİ, BİZİ, TANIDIKLARINI BİLE SANMIYORUM”

Emniyet’in tüm birimlerine teşekkür ederim öncelikle. Çok titiz bir çalışma yürüttüler ve kısa sürede iki şüpheliyi yakaladılar. Diğer şüpheliler ise hâlâ aranıyor. Yakalananlar ise serbest bırakıldı. Dava açılması durumunda tutuksuz yargılanacaklar. Hukuk sistemimizde ciddi bir sorun bu, çözülmesi lazım. Bu saldırı bir ilk değil. Belli ki son da olmayacak. Benim olaydan bu yazı yazılana kadar geçen sürede bile kaç tane benzeri hadise yaşandı.

Bu ülkenin aydınlarına böyle korkakça, alçakça, kalleşçe saldıracaklar. Çünkü kavgalarını başka türlü yapamazlar. Bir saksıdan daha işlevsiz kafaları ve günlük on kelimeyle konuştukları dilleriyle ellerinden gelen bu. Beni, bizi, tanıdıklarını bile sanmıyorum. Ancak azmettiricilerinin paralı askerleri olabilecek, bir odundan farkları sadece nefes almak olan bu gençleri bir gün gelecek, alıp karşımıza oturup konuşacağız ve soracağız: Neden? Utandıkları gün değişimleri başlayacak.”