Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği, hukuken Türkiye'ye ait olduğunu düşündükleri 12 Ada, Girit, Libya, Musul - Kerkük, Kırım, Batı Trakya ile ilgili uluslararası boyutta davalar açmaya hazırlanıyor.

30 Mayıs 1913 Londra Anlaşması ile Girit'in dörtte üçünün Türkiye'ye verildiği, Yunanistan'ın ise anlaşmalara aykırı olarak adanın tamamını işgal ettiği yönündeki iddialar, uluslararası mahkemeye taşınıyor. Dava sürecini ve amaçlarını AA muhabirine değerlendiren İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İlyas Topsakal ve Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Halit Kanak, davayı uluslararası en üst mercilere taşıyacakları bilgisini paylaştı. Prof. Dr. İlyas Topsakal, Doğu Akdeniz'de ve Ege'de uluslararası hukuku çiğneyen komşular olduğunu bunların başında da Yunanistan'ın geldiğini söyledi. Yunanistan'ın uluslararası hukuku hiçe sayıp 12 Adalar'a asker çıkararak provokatif eylemlerde bulunduğunu iddia eden Prof. Dr. Topsakal, şunları anlattı: "Yunanistan'ın son dönemlerde bu eylemleri daha fazla arttı. Özellikle Doğu Akdeniz'de KKTC'nin etrafında doğal gaz rezervleri ve yer altı zenginliklerinin ortaya çıkması, Yunanistan'ı partner aramaya itti. Bu doğrultuda Mısır, İsrail hatta zaman zaman Lübnan ve diğer ülkeleri arkasına alarak uluslararası hukukta hiç de hak etmediği, hiçbir anlaşmanın kendisine hak tanımadığı bölgede hareket etmeye başladı. Hatta uluslararası şirketler orayı pazarlamaya kalkıştı. Diğer ülkeler de buna ses çıkarmadı. Türkiye ise deniz kıta sahanlığı ile ilgili Libya ile çok önemli bir anlaşmaya vararak bölgedeki güvenliğini ve geleceğini garanti altına aldı." Prof. Dr. Topsakal, Dışişleri Bakanlığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığının hazırladığı bir raporla bölgedeki hakların uluslararası hukuk çerçevesinde aranmaya başladığını kaydetti.

STK'LAR SÜRECE DAHİL OLDU

Sivil toplum kuruluşlarının Avrupa'da ve dünyada bu tip davalara müdahil olmaya başladığını dile getiren Topsakal, Türk Dünyası Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği çatısı altında bulunan 100'den fazla STK'nin de bu konuda elini taşın altına koymaya karar verdiğine dikkati çekti. Ülkenin ve milletin geleceğine ait olan bu bölgelerde uluslararası arenada tanınan tüm hakları geri almak amacıyla STK'lerin bir araya geldiğini söyleyen Topsakal, şöyle devam etti: "Derneğimiz bünyesinde bu davayı deniz hukukçularımız takip edecek. Avrupa Birliği (AB), Birleşmiş Milletler'in (BM) yanı sıra insan hakları kuruluşlarına kadar bu davayı götürmeyi düşünüyoruz. Bu dava süreci sadece Türkiye ile sınırlı değil ayrıca KKTC'nin de haklarını bu davalara ekledik. Oradaki STK'lerler birlikte hareket edeceğiz. Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan'ın da içinde olduğu Türk Dünyası STK'ler Birliği de bu konuda bize destek veriyor ve dava sürecini takip edecek. Aynı şekilde Balkanlar'da da çok büyük bir STK topluluğumuz var. Balkanlardaki kardeşlerimiz de aynı şekilde sürece dahil olacak. Dolayısıyla kısa bir zaman sonra düzenleyeceğimiz bir toplantı ile süreci fiilen başlatmış olacağız."

NE OLMUŞTU?

Muğla kıyılarının 180 kilometre açığında Venedik hakimiyetinde bulunan Girit, 27 Eylül 1669'da Osmanlı donanması tarafından fethedildi. Sadrazam Fazıl Ahmed Paşa'nın 2,5 yılda Kandiye Kalesi'ne Türk bayrağını dikmesinin üzerinden 241 yıl sonra Balkan Savaşları'nın hemen öncesinde Girit, Osmanlı toprağı olmaktan çıktı. Ada 1909'da Yunanistan'ın oldu. Osmanlı coğrafyasının bütün büyük şehirlerinde meydanları dolduran milyonlarca insan "Girit bizim canımız, feda olsun kanımız." sloganları atarak işgali protesto etti. Mavi Vatan doktrinin ardından Girit'in hukuki statüsü ve Ege adaları yeniden gündeme geldi. 30 Mayıs 1913 Londra Anlaşması ile Girit'in dörtte üçünün Türkiye'ye verildiği, Yunanistan'ın ise anlaşmalara aykırı olarak adanın tamamını işgal ettiği yönündeki iddialar, uluslararası mahkemelere taşınmaya hazırlanıyor.