Gezi’de ‘İçki içildi, kayıtları var’ denilen camide aslında neler yaşandı?

Yayın tarihi: 29 Nisan 2022 Cuma 9:28 am - Güncelleme: 29 Nisan 2022 Cuma 9:28 am

Saygı Öztürk, Gezi direnişinde “İçki içildi” denilen ancak 9 yıldır kamera kayıtlarının yayınlanmadığı Dolmabahçe Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’nde aslında neler yaşandığını yazdı. 

Gezi Davası’ndaki kararlara tepkiler sürerken, Gezi Direnişi sırasında hükümetin “İçki içildi” denilen Dolmabahçe Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’nde yaşananlar AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sözleriyle yeniden gündem oldu.

Erdoğan, geçtiğimiz gün “Dolmabahçe Camii’nde bira kutularıyla caminin içlerinde oturan müptezeller, camiden buradaki makamımıza kadar kanallar açmak suretiyle geldiler Gezicilere beraber buradan Taksim Meydanı’na yürüdüler. Onları özgürlükçü olarak savundular” demişti.

Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk camide aslında neler yaşandığına dair bir yazı kaleme aldı. Öztürk yazısında “Müezzin Fuat Hoca, camide içki içildiği iddiası üzerinden siyaset yapıldığını öne sürüp, bir açıklama yapmak istediğini müftü Rahmi Yaran’a bildirdi. Anadolu Ajansı’nın bir kadın muhabiri geldi. Ona ‘Camide içki içildiğini görmedim’ dedi. Ancak bu haber gazetelere servis edilmedi” ifadesini kullandı.

Gezi kararını savunan Erdoğan: Vicdanlar rahatladı benzerlerine ders verildi

Öztürk’ün yazısı şöyle:

‘Gezi Parkı Eylemleri’ bir ilimiz hariç 80 il’de gerçekleştirilmişti. En çok akılda kalan Dolmabahçe Bezm-i Alem Valide Sultan Camii’nde eylemcilerin içki içtiklerine ilişkin iddialardı. Buna ilişkin kamera kayıtlarının yayımlanacağı da açıklandı. Ama o yayın 9 yıldır yapılamadı. Çünkü kamera kayıtları incelendi, ancak içki içildiğini kanıtlayacak hiçbir görüntü yoktu. Sadece ne zaman konulduğu belli olmayan ezilmiş bir bira kutusu girişteki pencere önünde bulunmuştu.

AMBULANSLAR NİÇİN ALINMADI?

Camide yaşanan krizi günlerce tek başına yöneten Müezzin Fuat Yıldırım’dı. Gazdan, polisten kaçan eylemciler camiye sığınmıştı. Fuat Hoca, o gerilim anlarda bile camiye kimseyi ayakkabıyla sokmadı. Gelenler ayakkabılarını çıkardı. İlk gün, yatsı namazından sonra içeride kimse kalmadı. Ancak cumartesi günü daha kalabalık bir grup camiye gelmişti. Caminin imamı Halil Necipoğlu ise olaylar olmasına, camiye eylemcilerin girdiği bilgisine rağmen camiye gelmedi. Müezzin Fuat Hoca bu işin üstesinden nasıl çıkacağını düşünüyordu.

Akşam namazı ile yatsı arasında yaralılar camiye getirilmeye başlandı. Doktor ve tıp fakültesi öğrencileri de onlara ilk yardımı yapıyordu. Yaralılar dışında kimse camiye alınmıyordu. Ancak hastaneye gönderilmesini gerektirecek durumda olanların gönderilmesi ise mümkün olmuyordu. Ambulanslar camiye yaklaştırılmıyordu. Çünkü, ambulansla polise gaz bombası, göz yaşartıcı bomba, mermi getirildiği söylentisi yayılmıştı. O gece, ancak sabah 05.00 civarında cami tam anlamıyla boşaltılabildi.

UYKUSUZ SAATLER

Müezzin Fuat Yıldırım, neredeyse 48 saattir uyumuyordu. Camiye tek başına sahip çıkıyor, o günlerde hemen hiçbir yetkiliye ulaşamıyordu. Ulaştıkları da, “Başının çaresine bak” diyordu.

Pazar günü, imam Halil Necipoğlu öğle ve ikindi namazını kıldırdı. O gün Fuat Hoca’nın izin günüydü. O gün sanki hayat normale dönmüştü. Dolmabahçe çevresindeki kafelerde gençler oturuyor, Kültür turizmi için gelenler de Dolmabahçe sarayını, camiyi ziyaret ediyordu. Olumsuz bir durum yoktu. Ancak olaylar akşamüzeri başladı. İmam Necipoğlu, akşam namazını kıldırmadan, “Yapacak bir şeyim yok” deyip güvenlik görevlisine camiden ayrılacağını söyledi.

Caminin 4 güvenlik görevlisi bulunuyordu. Nöbetçi görevlilerden birisi, telefonla müezzin Fuat Hoca’yı aradı, “Ben yalnızım, olaylar başladı” dedi. Fuat Hoca, rahatsız olan eşini ailesinin yanına götürmüştü. Eşini bırakıp dönerken, yollar tıkanmıştı. Otomobilini Kabataş Fındıklı Camii’ne bırakıp yürüyerek camiye gelebildi.

MANZARA ŞÖYLEYDİ

Cami sahipsiz kalınca herkes ayakkabılarıyla içeriye girmişti. Büyük bir kargaşa yaşanıyordu. İçeride olanlar kapıyı arkadan kilitlemekle kalmayıp önceden sağladıkları kalasları da kapının arkasını yığıp barikat kurmuşlardı. Cami dışında bulunanlar polis baskısı yüzünden camiye sığınmak istiyorlar, içeridekiler ise kapıyı açmıyorlardı. Cami tıklım tıklım doluydu. Dışarıdakiler pencerelere asılıp kapıyı açmaları için bağırıyorlardı. O gün kafeler açık olduğu için camiye sığınanlar arasında sarhoş olduğu izlenimi veren gençler de vardı.

Müezzin, içeride ve dışarıdakileri yatıştırmak için mikrofonu açıp, “Dışarıdaki arkadaşlarınız camiye girmek istiyor. İnfial yaratmayın, bana tabi olun. Yapacağınız bir yanlışlık Allah korusun burayı Sivas Madımak Oteli yangınına çevirebilir. Herkes kendi başına hareket etmesin. Polisle pazarlık edip buradan sağ-salim çıkışınızı sağlayacağım” dedi.

AYAKKABISIZ GİTTİ

İçeride ve dışarıda olanlar biraz sakinleşti. Müezzin ayakkabını bulamadığı için çıplak ayakla camiden çıktı. Otelin kapısına yakın yerde polisle karşılaştı. Başındaki emniyet müdürü, imamı tanımıştı. Müdüre, “Camiyi ben boşalttıracağım. Siz müdahale etmeyin” dedi. Belki içeride gaz sıkılacak, jop kullanılacaktı. Yaralanmalar, hatta doğalgaz nedeniyle yangın çıkma olasılığı da vardı.

Tam 1,5 saat içinde cami boşaltıldı. Kapıyı kilitledi, güvenlik görevlisine, “Olay yeri inceleme ekibi gelmeyene kadar camiye kimseyi almayın” dedi. Kendisi de camiye bitişik olan lojmanına geçti.

ÇEKİM YAPTILAR

Camide içki içildiği yayılmıştı. Müezzin Fuat Hoca, camide içki içildiği iddiası üzerinden siyaset yapıldığını öne sürüp, bir açıklama yapmak istediğini müftü Rahmi Yaran’a bildirdi. Anadolu Ajansı’nın bir kadın muhabiri geldi. Ona, “Camide içki içildiğini görmedim” dedi. Ancak bu haber gazetelere servis edilmedi. Bir bakan ve iktidara yakın bir yazar camiye gelip Fuat Hoca’yla görüştü, içki içilip içilmediğini sordu.