Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a: Beş para etmez o yüzden 5 kuruşluk dava açtım

Yayın tarihi: 18 Şubat 2020 Salı 1:46 pm - Güncelleme: 18 Şubat 2020 Salı 4:22 pm

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün sonlanması beklenen Gezi direnişi davasına ilişkin, “Gezi olayları aslında bu ülkenin genç, yetenekli, hayatı sorgulayan gençlerin bir baskı rejimine karşı eylemidir. Biz düne kadar ya gençler acaba bu ülkenin sorunlarıyla ilgileniyorlar mı diye düşünürken bir baktık ki bizden daha çok sorguluyorlar. Gezi eylemini bir baskının ortaya çıkardığı bir aydınlanma hareketi olarak görmemiz gerekiyor” dedi. Kılıçdaroğlu Erdoğan’a, ‘Beş para etmez o yüzden 5 kuruşluk dava açtım’ ifadelerini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Kılıçdaroğlu, “Bir insan düşüncesini açıkladı diye suç mu işler Allah aşkına! Her görüşten gençlerimiz vardı. Ortak bir eylemdi bu. Hak üzerine inşa edilmiş bir eylemdi. İstanbul’u bir beton ormanına döndürenler kim? Gezi’de bu işe yanlış yapıyorsunuz diyen gençlerimiz miydi? Kavgasız bir ortamda yaşamak istiyor bu insanlar. Bu talepler yargılanamaz. Bir Anayasamız var. 34. maddesi diyor ki herkes önceden izin almadan silahsız gösteri düzenleme hakkına sahiptir diyor. Ama Anayasa saray tarafından geçerli değil. Hepimiz bu davanın adalet içinde sonuçlanmasını bekliyoruz, her şeye rağmen” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

“Bu ülkeye baharı halkın oylarıyla getireceğiz. Ben bu milletin ferasetine güveniyorum. Belki kararlılıkla aynı noktada gider ama bir noktada da ‘yeter artık’ der, oyumun rengini değiştireceğim, halkın çıkarlarını savunan, kararlı bir partiyi iktidara taşıyacağım diyecektir. Ve biz bunu yapacağız. Milli güreşçimiz Süleyman Karadeniz şampiyon oldu, bayrağımızı göndere çekti, kendisine yürekten teşekkür ediyorum.

“GEZİ EYLEMİNİ AYDINLANMA HAREKETİ OLARAK GÖRMEMİZ GEREKİYOR”

Bugün önemli bir dava görüşülüyor. 16. duruşması bugün. Gezi olayları aslında bu ülkenin genç, yetenekli, hayatı sorgulayan gençlerin bir baskı rejimine karşı eylemidir. Biz düne kadar ya gençler acaba bu ülkenin sorunlarıyla ilgileniyorlar mı diye düşünürken bir baktık ki bizden daha çok sorguluyorlar. Gezi eylemini bir baskının ortaya çıkardığı bir aydınlanma hareketi olarak görmemiz gerekiyor.

Bir üst mahkemenin verdiği kararı bir alt mahkeme uygulamıyor. Bu günü nereden alıyor? Dönüp şu soruyu kendimize soramaz mıyız; bu ülkede adalet var mı? O zaman bu yargı hiyerarşisine ne gerek var? Kaldırın bunları. Saraydan birini oturtun kararı versin, mesele bitsin. AİHM’nin kararlarını uygulanmasını ön gören bizim Anayasamız. Aşağıdaki mahkeme diyor ki ben takmayacağım. Bunlar yanlış. Bunlardan zarar gören Türkiye ve Türkiye’nin itibarı. Siz bu saatten sonra Türkiye’nin hakları var diye dünyaya anlatamazsınız. Türkiye’nin imajını zedeliyorsunuz.

Bir insan düşüncesini açıkladı diye suç mu işler Allah aşkına! Her görüşten gençlerimiz vardı. Ortak bir eylemdi bu. Hak üzerine inşa edilmiş bir eylemdi. İstanbul’u bir beton ormanına döndürenler kim? Gezi’de bu işe yanlış yapıyorsunuz diyen gençlerimiz miydi? Kavgasız bir ortamda yaşamak istiyor bu insanlar. Bu talepler yargılanamaz. Bir Anayasamız var. 34. maddesi diyor ki herkes önceden izin almadan silahsız gösteri düzenleme hakkına sahiptir diyor. Ama Anayasa saray tarafından geçerli değil. Hepimiz bu davanın adalet içinde sonuçlanmasını bekliyoruz, her şeye rağmen.

Biz hep beraber bu ülkede demokrasiyi savunacağız, her düşünceye ve inanca saygı göstereceğiz. Her kimliğe, her yaşam tarzına saygı göstereceğiz. Siyasetteki kini, öfkeyi, intikamı bir tarafa bırakmalıyız. Yargıyı kullanarak gençlerden intikam alınmaz. Yazıktır günahtır. Hapiste tutsan, ellerine kelepçe vursan en olur? Sen mi kazanırsın, yoksa gençleri mi kaybederiz? Bize düşen gençliği hoşgörüyle karşılamaktır.

“BEN HER ŞEYİ BİLİYORUM DEMEK DÜNYANIN EN BÜYÜK YALANIDIR”

Aklımızı kullandığımız zaman işsizliği önleyebilir, devlette liyakati sağlayabiliriz. Aklı kullanmak kadar güzel bir şey yoktur. En değerli hazinemiz akıldır. Aklımızı birilerine kiralamayacağız. Birilerinin birilerine söylediklerini söyleyerek papağan durumuna düşmeyeceğiz. Bizimle aynı düşünmeyen insanlarla bir araya gelerek tartışabilmeliyiz. Ben asla yanlış yapmam’ bu kula özgü bir kavram değildir. Hele 21. YY’da ben her şey, bilirim demek dünyanın en büyük yalanıdır.

İcatlar bunun için yapılır, akıl kullanıldığı için yapılır. Hiç kimse unutması aklımızı kullanırken de liyakat esastır. Ben fizikçiysem fizik, kimyacıysam kimya, tarihçiysem tarih, hukuçuysam hukuk dünyasını bilirim. Her şeyi ben bilirim olmaz. Onun için üniversiteler vardır. Her seferinde yeni disiplinler, yeni görüşler, yeni buluşlar ortaya çıkar. Bu da aklı kullanırken liyakati esas almaktır. Hep birlikte dünyayı sorgulayabiliyoruz. İnsanoğlunun aklını kullanması kadar değerli bir şey yoktur. Aklımızı kullanırken de sıcak gündemi asla unutmayacağız. Sade yurttaşların ya da bizlerin ya da hepimizin yaşadığı günlük sıkıntılar var. Onları da sorgulamamız lazım.

“VATANDAŞ NEDEN PERİŞAN?”

Bugünkü Türkiye’den söz edelim. Vatandaş neden perişan? Neden işsizlik var? Almanya ile nüfusumuz aynı aşağı yukarı, toprak bütünlüğümüz de aşağı yukarı aynı. Almanya işçi arıyor, bizde işsizlik var. Neden? Neden hapishaneler tıka basa dolu? Neden? Neden Orta Doğu bataklığından şehitlerimiz geliyor? Neden sırtını saraya dayayanlar hapse girmiyor da, diğerleri giriyor? Neden? Neden görüşünü açıkladı diye üniversiteden yüzlerce akademisyen atılır? Neden? Bir alimin dünya için ne kadar değerli olduğunun acaba farkındalar mı? ‘Alimin ölümü alemin ölümü gibi’ dire peygamber.

Yine değerli arkadaşlarım; 83 milyon vatandaş vergi verirken devleti yönetenler kendi yönettikleri devlete vergi vermemek için yasayı dolanırlar. Neden? Herkes vergi öderken yönettikleri devlete vergi vermemek için aile boyu Türkiye Cumhuriyeti devletinin vergi dairelerine kumpas kurup vergi vermezler? Bunu her vatandaşın sorması lazım.

“ABD’DE BİLE GELECEKLERİNİ GARANTİYE ALMIŞLAR”

Neden on binlerce ailenin elektriği, doğal gazı kesilir? Neden yurt dışından saman ithal ederiz? En son İsviçre’den saman ithal ettik. Bizi televizyon başında izleyen vatandaşlarım, senin artık bu gidişe dur demen lazım. “Yaptığınız yanlış” demeniz lazım.

Saray sosyetesinin gelecek endişesi yok. Sadece Türkiye’de değil ABD’de bile geleceklerini garantiye almış. Manhattan’da kamu kaynakları aktarılarak kendilerine gökdelen dikiyorlar. Öğrenci Yurdu yapıyoruz diyorlar, metrekaresi 10 bin dolar! Hangi öğrenci kalacak?

“AİLE BOYU MAN ADASI ÜZERİNDEN VERGİ KAÇIRIRLAR”

Saray sosyetesinin gözünde devlet soyulacak bir organ olarak görülür. Saray sosyetesinde vergi vermek enayiliktir! Aile boyu Man Adası üzerinden vergi kaçırırlar. Türkiye’de ise ödediğin verginin hesabını soramazsın.

“50 BİN DOLARLIK ÇANTAYLA YOKSUL EV ZİYARETİNE GİDİLİYOR”

Saray’ın Türkiye’si ile Halkın Türkiye’si farklı! Saraydakilerin işsizlik diye bir sorunları yoktur. Saray’dakilerin yoksulluk diye bir sorunu yok. 50 bin dolarlık çantayla yoksul ev ziyaretlerine gidiliyor. Saray’dakilerin gelecek diye bir endişesi yok.

Saray sosyetesinde vatan sevgisi yoktur. Tank Palet Fabrikası’nı bedelsiz olarak Katar Ordusu’na peşkeş çekenler vatansever olamaz. Buna destek olanlar ne milliyetçi ne vatansever olamazlar.