Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün, Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'ın uğradığı saldırıya ilişkin yeni videoları ve delilleri kamuoyuyla paylaştı. Üstün, saldırganların serbest bırakılmasına ilişkin verilen karara tepki göstererek, "Dicle’nin kenarında hakkımızı aramıyoruz, Ankara’nın göbeğinde hakkımızı arıyoruz. Ve hakkımızı da bundan sonra, sonuna kadar hem yargı mercilerinde arayacağız hem de siyaseten aramaya devam edeceğiz" dedi.
Üstün, parti genel merkezinde yaptığı basın toplantısında, Özdağ’a yönelik saldırıyı gerçekleştiren zanlılar, olaya dair deliller ve gelinen son noktayı açıkladı. Açıklama sırasında Genel Başkan Yardımcıları Selçuk Özdağ, Seren Yılmaz Öztürk, Ali Aydın ve Genel Başkan Danışmanı Hasan Seymen de hazır bulundular.
Üstün, özetle şunları söyledi:
SELÇUK ÖZDAĞ ÖLMELİ MİYDİ?: Bu bir savcının yazabileceği bir metin değil. Sanık avukatlarına bu metni yazdırsaydık, utanırdı bu kadar gerekçe yazamazdı dosyadaki mevcut deliller karşısında. Ağır ceza mahkemesi 'ben görevli değilim' demiş. Dosyayı tekrar asliye ceza mahkemesine iade etmiş. Şimdi mademki görevli olmadığını düşünüyorsun, o zaman neden başka bir mahkemenin görevine tecavüz ederek buradaki sanıkları görevli olmadığın halde tahliye ediyorsun. Üstelikte dosyaya uygun değil gerekçelerin. Selçuk Özdağ orda ölmeli miydi de kasten adam öldürme suçuna o zaman girecek veya teşebbüs suçuna girecek. Sanıklar sanki yıllarca yatmış da tutuklulukta geçirdikleri süre dikkate alınarak tahliyelerine karar vermiş. Kim? Kendini görevsiz addeden mahkeme. Görevsizsen bırak o zaman da görevli mahkeme bu işlere karar versin.
HAKKIMIZI ARAYACAĞIZ: Israrlı taleplerimize rağmen neden deliller tam manasıyla toplanmadı. Bu talebimizi kollukta, savcılıkta ve mahkemede yineledik. Neden silahlı suç örgütü iddiamız görmezden geliniyor. Acaba bir yerler mi korunuyor? Tweet atanlar aylarca bazen yıllarca içeride kalırken, kurşun atan neden 15 gün içerisinde dışarıya salınıyor. Bunların konuşmasından mı birileri korkuyor. Suçlardaki cezasızlık bu insanları azdırmış. Dicle’nin kenarında hakkımızı aramıyoruz, Ankara’nın göbeğinde hakkımızı arıyoruz. Ve hakkımızı da bundan sonra, sonuna kadar hem yargı mercilerinde arayacağız hem de siyaseten aramaya devam edeceğiz."