Gelecek körlüğü

Yayın tarihi: 23 Kasım 2022 Çarşamba 2:56 pm - Güncelleme: 23 Kasım 2022 Çarşamba 2:56 pm

Elif Kaleli

Uzman Psikolojik Danışman [email protected]

Size de aynı şey oluyor mu gündemi takip ederken baş dönmesi, mide bulantısı, bilinç bulanıklığı hatta okuduğunuza gördüğünüze yabancılaşma hali. Rüzgâr gibi geçen gündem ve ardında bıraktığı ağır sersemlik hali.

Mesela geçen hafta neler konuştu bu ülkenin ileri gelenleri hatırlıyor musunuz? Feci rakamlar açıklandı. Muhalefet lideri zehir zemberek açıklamalar yaptı. İçişleri Bakanı’nın telaffuz ettiği sayılar kan dondurdu. Günümüzü gecemizi kana bulayan bir bombanın ardından kayıplarımızın yasını tutarken ve ardında bıraktıklarına destek olmaya çalışırken gözümüzün önünde kayıp giden ya da gitmek üzere olan başka mağdurlar unutuldu gitti. Bir magazin gündemi kadar değeri olmayan madde bağımlıları. Halihazırda içine düştükleri kapkara deliğin farkında bile olmayan ne hastalığını kabul eden ne de tedaviye ulaşabilen maalesef bu toplumun yaşayan ölüleri… Ne olacak bu insanlara (gençlere hatta çocuklara)? Ya da biz ne yapacağız?

Mesela uyuşturucu kullanma yaşının 9’a indiğini; marketten alır gibi ulaşmanın kolay olduğunu ve madde kullanımının gitgide arttığını duymamış gibi mi yapacağız? Emniyet’in Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan Türkiye Uyuşturucu Raporu’nu okuyorum. Pek çok proje pek çok girişim raporlanmış. Ne güzel. Fakat işin gerçeğine yani rakamlara geldiğimizde gerçekten insanın içini daralıyor.

İçişleri Bakanı’nın açıkladığı haftada 5 bin uyuşturucu satıcısı yakalıyoruz haberine göre soru şu: Bu satıcılar bu maddeleri kimlere satıyor? Şayet bakanın verdiği sayı doğruysa durum vahim. Ben de sizin gibi inanmak istemiyorum. Rapora devam edelim. Bakın bu satıcılar bu maddeleri kimlere satıyor:

2021 yılında yatarak tedavi gören hastaların maddeyi ilk kullanım yaşı ortalamasının 21,51 olduğu görülmüş. Bu gençlerin %50’si ortaöğretim mezunu, %7,5’i üniversite mezunu. Yani kabataslak madde bağımlısı profilinin yarısından fazlasını lise ve üniversite mezunu gençler oluşturuyor. Ne kadar kahredici değil mi? %43,4’ünün düzenli bir işi yok. %36,1’inin ise düzenli bir işi var. %3.3’ü halihazırda öğrenci. Yani gördüğünüz gibi belli bir bağımlı profilinden bahsetmek mümkün değil. İyi eğitimli, iş ve gelir sahibi olan kişiler de bağımlı olabiliyor. Kağıda dökülen en temel ortak nokta bu hastaların maddeyle tanışma yaşı. Ortalama 20 yaşında genç bir insan maddeyi nereden bulur? En acısı da bu. Yapılan görüşmelerde maddeye çok kolay ulaştıklarını paylaşıyorlar. Yani haftada yakalanan 5 bin satıcı dışında satıcılar da anlaşılan cirit atmakta.

Kullandıkları madde türleri de ürkütücü. İlk sırada en ölümcül olan eroin var. İkinci sırada bağımlılık yaratma gücü en yüksek olan metamfetamin var. Esrar, sentetik, opiyat, kokain, ecstasy diye gidiyor. Esrar konusundaki cahil cesaretine değinmeden geçmek olmaz. Yok efendim zararsızmış yok efendim organikmiş. Akciğer kanserine sebep olma riski sigaradan kat be kat fazla. Bağımlılık yapıcı bir madde. Bir kerelik esrar kullanımı bile şizofreni genini aktive edebiliyor. Daha ne olsun. Yani bu işin şakası yok.

Başka bir trajik bilgi de Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi’nden. EMCDDA Avrupa Uyuşturucu 2021 Raporuna göre 2009-2019 yılları arasında ele geçirilen miktarlardaki en büyük artışlar metamfetamin, ekstazi ve kokain maddelerinde görülmüştür. Büyük yakalama oranları Türkiye’de. Bu açıklamalar bir siyasiden değil bir psikiyatri hekiminden geliyor. Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Vahap Karabulut’dan.

“Ancak son yıllarda çarpıcı olan şu: Türkiye artık geçiş noktası olmaktan ziyade bir tüketim merkezi haline geldi. Bu koşullarda tabii ki geçiş noktası olarak kalamazdık.”

Tekrarlıyorum. Türkiye uyuşturucu madde ticaretinde artık bir geçiş noktası değil bir tüketim merkezi. Ve tüketenler de bizim 20’li yaşlardaki gençlerimiz.

Bu bir gelecek körlüğü değilse nedir? Gençlik adeta elimizde bombaya dönüşür. Ve azımsanamayacak sayıda tedavi merkezi varken gerçekten samimi çabalar varken neden bağımlı genç sayısı artıyor? Ve bu sadece madde bağımlılığı. Bir de davranışsal bağımlılıklar var. Mesela oyun bağımlıları da hastanelerde tedavi alıyor. Çığ gibi büyüyor.

Ne acıdır ki bu uyuşturucu rakamları korku oyunu karakteri Huggy Wuggy kadar haber olmadı, olamadı. Şimdi keskin dişli oyuncak mı daha tehlikeli gerçeğe gözünü kulağını tıkayan yetişkin mi? Oyuncak mı tehlikelidir oyuna yüklediğimiz anlam mı?

Ülke gerçeklerini Instagram’dan takip etmek büyük konfor. Zira sosyal medya hakikati vaat etmiyor. Çünkü kimse sevimsiz hakikati istemiyor. Utanç verici müsamereler Huggy Wuggy ‘den daha korkunç olan bütünün bir parçası.

O bütün mü Toscani’nin meşhur lafında kendini bulur: Reklam bize sırıtan bir leştir. Günümüzdeyse sosyal medya bize sırıtan bir leştir. Gelecek körünün feneridir. En başta biz yetişkinler bu körlüğün gönüllüsüyüz. Üstelik geleceğimiz yitip giderken…