Gazi Katliamı’nın üstünden 25 yıl geçti… Hanife Avcı’ya ‘bildiklerini anlat’ çağrısı

Yayın tarihi: 12 Mart 2020 Perşembe 10:45 am - Güncelleme: 12 Mart 2020 Perşembe 10:46 am

25 yıl önceki Gazi katliamında kızları Zeynep’i yitiren Poyraz ailesi konuştu. Acılı ailelerin avukatlığını yapan Remzi Kazmaz ise Hanefi Avcı’ya seslendi.

İstanbul Gazi Mahallesi’nde ‘kimliği belirsiz’ kişilerce gerçekleştirilen katliamın üzerinden 25 yıl geçti. 12 Mart 1995’te çoğunlukla Alevilerin yaşadığı bölgede Öntaş, Dostlar, Yavuz kahvehaneleri ile Sarıoğlu Pastanesi’nin kimliği belirsiz kişilerce taranmasının ardından çıkan olaylarda 22 kişi hayatını kaybetti, 300 kişi de yaralandı. Ancak ne failler bulunup yargılandı ne de yakınlarını kaybedenlerin acısı dindi.

ARAÇLARLA GELDİLER

12 Mart 1995 tarihinde, saldırganlar Gazi mahallesine girerek üç kahvehaneyi ve bir pastaneyi taradı. Burada Halil Kaya isimli bir Alevi Dedesi öldürüldü. Saldırıya karşı bir araya gelen halk, mahallede bulunan karakola yürüdü. Karakoldan ise mahallelinin üzerine ateş açıldı. Protestoların sona ermesinin ardından mahalleli yaşamını yitirenlerin cenaze törenleri için hazırlık yapmaya başladı. İki panzerin bulunduğu yerden Cemevi’nin önünde bulunan ve cenaze merasimi için hazırlık yapan gruba ateş açıldı. Burada açılan ateş sonucunda da bir kişi hayatını kaybederken çok sayıda insan da yaralandı. Bu olaylardan sonra halk, tekrar protestoya başladı.

Mahallelinin üzerine ateş açan 20 polis daha sonra açılan davada yargılandı. İkisine ceza verildi ancak bu cezalar ertelendi. Polisler ise görevine devam etti.

DEVLET ACIYI ARTIRDI

Katliamda henüz 24 yaşındayken yaşamını yitiren Zeynep Poyraz’ın babası Cemal Poyraz, devletin kendilerine aynı acıyı bir kez daha yaşattığını söyledi. İnsanların ölümüne yol açan polislerin görevine devam ettiğini hatırlatan Poyraz, “Kimsenin yargıladığı da yok. Türkiye’de yaşanan onlarca katliamın hangisinde hak ve adalet yerini buldu ki, Gazi’de de hak adalet yerini bulsun” dedi.

1995’in faili meçhuller yılı olduğuna değinen Poyraz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Toroslar sokakları bölmüşlerdi, sokakta kendisine muhalif olan insanları toplayıp götürüyorlardı. Yine aynı şekilde insanların üzerine ateş edildi. İkinci saldırıda Cemevi’ndeki insanları taradılar. Cenazelerini almaya gelen insanların üzerine ateş ederek öldürdüler. Bunun devletin kontrolünde yapıldığını biz biliyoruz. Bu davadan bir sonuç beklemememiz gerektiği zaten belliydi. Göstermelik dava açtılar, bizi Trabzon’a sürdüler. Trabzon’a giderken de çok sayıda saldırıya uğradık. Bizi mahkeme salonlarında ayakta beklettiler. Simit almaya çıkamazdık. Bunların hepsi bir plandı.”

SUÇUMUZ MUHALİF OLMAK

Poyraz sözlerini şöyle noktaladı: “Bizim suçumuz, günahımız sadece muhalif olmaktı, sadece baskı ve zulümlerine karşı gelmekti. Kızım Zeynep’in öldürüldüğü gün içim ateş gibi oldu. ‘Zeynep’ime bugün bir şey olmazsa, hayatta hiçbir şey olmaz’ dedim. Sonra bir telefon geldi ve ‘Zeynep vuruldu’ dediler. Ben 25 senedir Zeynep’im için elimden ne geldiyse yaptım. Tabii ki en başından beri buradan bir adalet çıkmayacağını biliyordum. Bu toplum öyle acılar yaşamış ki bir şey beklemiyordum. Bu sadece Zeynep için verdiğimiz bir mücadele değildi, bizim yaşadıklarımız başkalarının da başına gelmesin diye uğraştık.”

GAZİ KATLİAMI İLE HEDEFLENEN NEYDİ?

Gazi Katliamı’nın yaşandığı dönemde Türkiye, bir ‘yeniden yapılanma’ süreci içindeydi. Seksen sonrası dönemde aydın cinayetleriyle başlayan Sivas Katliamı ile ivmelenen süreçte ülke bu doğrultuda Gazi Katliamı’yla yüz yüze getirildi. Maraş, Çorum ve Sivas’ta da olduğu gibi Alevilere dönük katliamlarla kendi siyasal zeminlerine uygun bir atmosfer yaratmak isteyen devlet içi güçler, Alevi-Sünni çatışması üzerinden hedeflerine varmayı amaçlıyorlardı. Fakat bu büyük provokasyona rağmen Gazi halkı bu provokasyonu boşa çıkardı. Türkiye, Gazi sonrası bir dizi gerilim ile kanlı çatışmalardan geçerek bugüne geldi. Yeni bir rejim inşa etme konusunda AKP-Cemaat ortaklığıyla da geliştirilen süreç, bugün yeni kırılmalarla
devam ediyor.

KARANLIĞA GÖMDÜLER

Gazi Katliamı davasının avukatı Remzi Kazmaz, 25 yıl önce yaşananların karanlığa gömüldüğünü vurguladı. Gazi Katliamı’nın tarihsel sürecini anlatan Kazmaz, “Öntaş ve Doğu Kıraathanelerinin taranması ile başlayan olaylardan sonra bu işyerlerini tarayanların izine rastlanılamamış, kim, neden, nasıl sorularına bugüne kadar cevap alınamamış, bu saldırıda öldürülen Alevi Dedesi Halil Kaya’nın katilleri hakkında hiçbir dava bile açılmamıştır” dedi.

Davanın önce Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi’nde açıldığını hatırlatan Kazmaz, “Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Savcılığı çok acele ve deliller fazla incelenmeden, hızlıca hazırlamış olduğu soruşturmada birçok eksik hukuki değerlendirmeler ve yetersiz bir inceleme ile sağlıksız bir iddianame hazırladı. Olayı hazırlayanlar ve olaya dışarıdan emir ve talimat verenlerin hiçbiri iddianamede sanık olarak gösterilmedi. Onlar hakkında takipsizlik kararı verildi. Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi 20 sanıklı bu davayı, güvenlik gerekçesiyle 1200 km uzaklıktaki Trabzon’a sürgün etti” ifadelerini kullandı.

HANEFİ AVCI’YA ÇAĞRI

Acılı ailelerin avukatlığını yapan Remzi Kazmaz, “Gazi davası ne yazık ki halen faili meçhul. Bunun en büyük nedeni ise dava süreci devam ederken Susurluk olayının gerçekleşmesi. Bizler Susurluk olayına ilişkin hazırlanan raporun son 20 sayfasının mahkemeye gelmesini ısrarla istedik. Ancak bu rapor dosyaya girmedi” dedi. Gazi katliamının kara kutusunun eski Emniyet müdürü Hanefi Avcı olduğunu öne süren Kazmaz, “Buradan sizler aracılığıyla Hanefi Avcı’ya seslenmek istiyorum. Ne biliyorsa anlatsın. Anlatsın ki bu katliam faili meçhul kalmasın. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı olmaz. Demokrasiye, hukuka katkı sağlamak istiyorsa bildiklerini anlatsın” diye konuştu.