Gazeteciler hakkında 130 gün sonra iddianame: Magazinsel haberleri yok

Yayın tarihi: 16 Şubat 2021 Salı 12:06 pm - Güncelleme: 16 Şubat 2021 Salı 12:06 pm

Van’da helikopter atıldığı iddia edilen edilen iki köylüyü haber yapan dördü tutuklu beş gazeteci hakkında “örgüt üyeliği” iddiasıyla iddianame hazırlandı. Söz konusu iddianamede, “Devletin ve kurumlarının aleyhine haberler yapıldığı, normal şekilde spor, magazinsel veya doğa olayları vs. basın komitesinin perspektifi doğrultusunda olmadığından haberleştirilmediğinin tespit edildiği…” suçlaması yer aldı.

Van’ın Çatak ilçesi kırsalında 11 Eylül 2020’de operasyona çıkan askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra helikopterden atıldığı iddia edilen iki yurttaştan Servet Turgut yaşamını yitirirken, Osman Şiban ise ağır yaralanmıştı.

Yaşananları haberleştirip ülke gündemine sokan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile JinNews muhabiri Şehriban Abi’nin yanı sıra gazeteci Nazan Sala, 6 Ekim 2020’de yapılan ev baskınlarında gözaltına alınmıştı.

Dört gazeteci 9 Ekim’de çıkarıldıkları mahkemece “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla tutuklanmıştı. Mahkeme, “Devlet aleyhine toplumsal olayları haber yapmak” iddiasını tutuklamaya gerekçe göstermişti.

Tutuklu dört gazeteci ile tutuksuz yargılanacak olan MA muhabiri Zeynep Durgut hakkında başlatılan soruşturma tamamlandı. Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturmaya dair hazırladığı iddianame, Van 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 14 sayfadan oluşan iddianamede, gazetecilere “örgüt üyesi olmak” suçlaması yöneltildi.

Tutuklu gazetecilerden Nazan Sala’nın ayrıca “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla cezalandırılması da istendi. İddianamede, aynı soruşturma kapsamında daha önce gözaltına alınan eski gazete dağıtımcıları Ramazan Çınar, Ferdi Sertkal, Mikail Tunçdemir, Fehim Çetiner ve Şükran Erdem hakkında ise “kovuşturmaya yer yoktur” kararı verildi.

Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre iddianamede, “Şüpheli savunmaları, tape kayıtları ve değerlendirme tutanakları, fiziki takip tutanakları, arama ve el koyma tutanakları, açık kaynak araştırma tutanakları, doküman inceleme tutanakları, dijital materyal inceleme raporları, ele geçen suç unsuru eşyalar ve dokümanlar, kolluk fezlekesi, ek kyok, nüfus ve adli sicil kayıtları” delil olarak yer aldı.

“SPOR VE MAGAZİNSEL HABERLER YOK!”

İddianamenin ilk 5 sayfasında, gazetecilerin kimlik bilgilerine ve “KCK’nın kuruluşu, amaçları, alanları ve sözleşmesine” dair bilgilere yer verildi.

İddianamede, İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından gazetecilerin çalıştığı haber ajansları ve gazetelerin “devlet aleyhine provakatif içerikli yayınlar” yaptıkları ileri sürüldü.

Haber ajansları ve gazete sitelerine getirilen erişim engellerine de yer verilen iddianamede, “(…) devletin ve kurumlarının aleyhine haberler yapıldığı, normal şekilde spor, magazinsel veya doğa olayları vs. basın komitesinin perspektifi doğrultusunda olmadığından haberleştirilmediğinin tespit edildiği” ifadeleri dikkat çekti.

İddianamede, ev baskınları sırasında elde edilen telefon, bilgisayar ve gazetecilik materyallerinin listelerine de yer verildi. İddianamenin tutuklu gazetecilerden Adnan Bilen’e dair bölümünde, el konulan ajandada herhangi bir suç unsurunun tespit edilmediği belirtildi. Bilen’in el konulan materyallerinde PKK lideri Abdullah Öcalan’ın fotoğrafının bulunduğu kimi görüntüler ise suç sayıldı.

Gazeteci Bilen’in daha önce “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla hüküm giydiği anımsatılan iddianamede, Bilen’in haber kaynaklarıyla yaptığı görüşmeler ve MA’da çalıştığını belirtmesi de suçlama konusu yapıldı.

SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARI

İddianamenin Nazan Sala’ya ayrılan bölümünde de ele geçen dijital materyallerin incelenmesi sonucu düzenlenen raporda herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığının tespit edildiği kaydedildi.

Arama sırasında bulunan Özgür Gündem ve Azadiya Welat gazetelerinin suç olarak gösterildiği iddianamede, Sala’nın 2015-2016 yılları arasında sosyal medya hesabı üzerinden ‘sınırda bekletilen cenazeler’, IŞİD’le yaşanan çatışmalar ve AKP’yi eleştiren kimi paylaşımları suç sayıldı. Sala’ya, yine haber yapmak için kimi kaynaklarıyla gerçekleştirdiği görüşmeler suçlama konusu yapıldı.

AJANSIN BASIN KARTI DA SUÇ

Tutuklu gazeteci Şehriban Abi’ye, evine yapılan baskında el konulan sarı, kırmızı ve yeşil motifli bez, çalıştığı ajansın basın kartı, Jineoloji dergisi, TSK’nın Pençe Kartal Harekatı’na dair haber notları suçlama olarak yöneltildi. Abi’nin dijital materyallerinde yer alan haberler “örgüt propagandası içerikli haberler” olarak itham edildi.

İddianamede, “Şüpheli Şehriban Abi hakkında uygulanan iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması neticesinde düzenlenen tape değerlendirme tutanağına göre; şahsın yapılan takibinde kendisini Jin News Haber Ajansı muhabiri olarak tanıttığının tespit edildiği” ifadelerine yer verildi.

HASTA TUTUKLU HABERİ

İddianamenin Cemil Uğur hakkındaki bölümde ise ‘Bedirhan Bir Cudi Söylencesi’ adlı kitapta “Kürtler ve Ermenilerin soykırıma maruz bırakıldığına” dair yer alan ibareler, Demokratik Modernite ile kimi Kürtçe kitaplar suç sayıldı.

Uğur’un dijital materyallerin incelenmesi sonucu düzenlenen raporda “örgüt propagandası içerikli haber bağlantıları” olduğu ileri sürüldü. Gazeteci Uğur’un, iki kolu olmayan hasta tutuklu Ergin Aktaş’ın sağlık durumuna ilişkin ağabeyi Mahir Aktaş’la yaptığı görüşme de suç sayıldı.

İddianamenin ilgili bölümünde, “(…) siyasi veya adli fark etmeksizin bütün hasta tutukluların serbest bırakılmasını istediği şeklinde röportaj aldığının tespit edildiği” denildi.

Tutuksuz yargılanan Zeynep Durgut’a dair bölümde de el konulan dijital materyallerinde Öcalan lehine sloganların atıldığı bir video dosyanın tespit edildiği kaydedildi.

SUÇLAMALARDAKİ BENZERLİK

İddianamenin devamında, dördü tutuklu beş gazetecinin haber kaynaklarıyla yaptığı görüşmeler, müzik ve sosyal medya paylaşımlarından kaynaklı “örgüt üyesi olmak” suçlamasıyla cezalandırılması talep edildi. Beş gazeteci hakkında ayrı ayrı istenilen cezalandırma talepleri bölümlerinin tamamen birbiriyle benzerlik göstermesi ise dikkati çekti.

“Örgüt adına faaliyetlerde bulunarak örgütle organik bağ kurduğu” iddiasının yer aldığı iddianamede, beş gazeteci için “yasal çerçevede sarı basın kartlarının olup olmadığı hususunda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na müzekkere yazıldığı” belirtildi.