Tarzan Rıfkı'nın Melahat'ı adeta yıllara meydan okuyor! İşte son hali
Ekranlara yeniden gelmesi ile sosyal medyada ilgi odağı olan Tarzan Rıfkı'nın oyuncuları merak konusu oldu. Tarzan Rıfkı'nın Melahat'i Suna Yıldızoğlu şimdilerde 68 yaşında ve adeta gençlik iksiri içmiş gibi.
Genç bir adam olan Rıfkı, sakarlığı ile tanınmaktadır. Bir kahvecide çalışan Rıfkı, kalbini aynı mahallede yaşadığı Gül'e kaptırır. Gül ile evlilik hayali kuran Rıfkı'nın önünde büyük bir engel vardır. Gül, Rıfkı ile evlenmek için kendi evlerinde yaşamayı koşul olarak sunar.
Rıfkı, bütçesine uygun bir ev arayıp bulamayınca, Gül tarafından terk edilir. Sevdiği kadın tarafından terk edilmesinin ardından mahalleden ayrılan Rıfkı, ormana yerleşir. Kendisini artık bir Tarzan olarak gören Rıfkı, gazeteye ilan vererek kendisine bir Jane bulmaya karar verir. Hayatının kadını ile buluşacağını sandığı sırada karşısında mafyanın adamlarını bulan Rıfkı, kendisini zorlu bir maceranın içinde bulur.
İşte Yeşilçam'ın sarışın güzellerinden olan Tarzan Rıfkı'nın Melahat'i Suna Yıldızoğlu'nun son hali:
Kemal Sunal'ın unutulmaz filmlerinden olan Tarzan Rıfkı ve Gol Kralı'nın sarışın güzeli Suna Yıldızoğlu için zaman sanki durmuş. Suna Yıldızoğlu, 1974 yılında âşık olduğu adam sayesinden İngiltere'den Türkiye'ye geldi. Yeşilçam'ın ünlü isimlerinden Kayhan Yıldızoğlu ile evlendikten sonra oyunculuğa başlayan Suna Yıldızoğlu sonrasında şarkıcılıkta yaptı.
"Ailemin maddi durumu çok iyi değildi. Annem beni çok genç yaşta doğurdu. Annem çok güzel bir kadındı. Annem ve babam 8 yaşındayken boşandı. Bizi anneannemin köydeki evine gönderdiler. Çok mutlu bir çocuktum. Ağaçların tepelerinde büyüdüm. 4 yaşında, erkenden okula başladım. Üniversitede dil edebiyat okudum. Ardından İspanya'da Turizm sektöründe çalıştım. Bir süre sonra İngiltere'ye döndüm ve bir iş başvurusu yaptım. O sırada da bir barda çalışıyordum. İlk Türk arkadaşımı orada tanıdım. Âşık olup Türkiye'ye geldim. 6 ay sonra da evlendik. O evlilik kısa sürdü çünkü yaşam tarzı bana tersti. İstanbul'a geldiğimde şaşırdım kaldım. Her şey çok güzeldi. Türk kadınlarını çok sevdim. Çok candan ve paylaşımcıydı. İngiltere'de böyle bir şey görmemiştim."
Suna Yıldızoğlu'nun Türkiye'deki dönüm noktalarından biri de Kayhan Yıldızoğlu ile tanışması oluyor.
"Yabancı gelin Sonia"dan Suna Yıldızoğlu olmasını şöyle anlatıyor: "Boşandıktan sonra İngiltere'ye dönmedim. Bir arkadaşım beni Kayhan ile tanıştırdı. Erkekler çok üzerime geliyordu ki... Kayhan ise bana asılmadı. Saatlerce oturup sohbet ediyorduk. Sadece aklımla ilgilendi, o çok önemliydi benim için. Benden 22 yaş büyüktü. İnanılmaz bir sanat çevresi vardı."
Sanatçı, oyunculuğa da Kayhan Yıldızoğlu sayesinde başladığını söylüyor:
"Aslında 11 yaşında tiyatro eğitimi almıştım. Annem 'Oyuncu olacaksan da başka meslek edineceksin' dedi. Ben de onu dinledim ve lisan üzerine eğildim. Tiyatroyu bir tarafa bıraktım. Kayhan dünya tatlısıydı ama ekonomi konusunda çok kötüydü. Kirayı vereceğine gider kahve alırdı. Hayali bir dünyada yaşıyordu. Bizim problemlerimiz orada başladı. Bir gün Film çekiyordu. Sırrı Gültekin, küçük bir rolde benim de oynamamı istedi. Her şey öyle başladı. Ardından Seden Kızıltunç'un TRT'de 'Bir Yürek Satıldı' filminde Ahmet Mekin'le başrol oynadım. 1976'da TRT'de o filmin yayınlandığı gece İstanbul'da deprem oldu. Nevin Serengil'in evindeydik. Hiç umursamadım depremi ve filmimi izledim. Sonrasında da Yeşilçam'dan teklif geldi."
Suna Yıldızoğlu'nun kendisi gibi kızı da çok ünlü. Sanatçı, son dönemin adından söz ettiren oyuncularından Yasemin Allen'in annesi.
Yasemin küçük yaştan beri savaşçıdır. Benimle de savaştı. Bu da hayatın bir parçası. Çocuklarım benim gibi olmak zorunda değil. Küçükken, "Ben, senin gibi olmayacağım" dedi. Ben de "Çok sevindim, benim gibi olmanı istemiyorum" diye cevap verdim. Demek ki başardım. Tuhaf belki ama kızıma hayranım. Oyunculuğuna, duruşuna bayağı hayranım. Annelik duygusu ile değil. Onur duyuyorum onunla. Benim onurumu hiçbir zaman zedelemedi.
Suna Yıldızoğlu, 2000'li yılların başında kızı Yasemin Kay Allen ve oğlu Dyon Kaan Allen ile Avustralya'ya yerleşiyor. Yıldızoğlu, 10 yıl süren bu macerasını ise şöyle anlatıyor:
"Avustralya'ya gitmemin asıl sebebi 'Suna Yıldızoğlu'ndan' kurtulmaktı. Kimsenin beni tanımadığı bir yerde asıl kim olduğumu öğrenmek istedim. Normal biri gibi yaşamak istedim. Yasemin'e Türkiye'de sürekli 'çok güzelsin' diyorlardı. Bu beni rahatsız etti. Ben yıllarca oyunculuk yaptım. En çok duyduğum laf 'çok güzelsin'di. Bu sinir bozucu bir şey. Yaşlanırken 'Ne güzel sesin var, ne güzel oynuyorsun' diyorlardı. Ardından Türkiye'ye döndük. 2010 yılında Galata'da bir yerde şarkı söylemem için teklif geldi. Ve döndüm. Kızım keşfedildi o sırada. Sonra da tiyatro teklifleri geldi."