Son günlerde cilt güzelliği, gençleşme vb. vaatlerle damar içi glutatyon uygulamalarının da moda haline geldiğinin altını çizen Doç. Dr. Dikme, bunun da aslında sanıldığı gibi bir etkisinin olmadığını, tam tersine karaciğer ve böbreklere ek yük bindirebileceğini söyledi. Doç. Dr. Dikme, sözlerini şöyle noktaladı: “Glutatyon, çok hızlı bir şekilde yıkılıp vücuttan hızlı bir şekilde atılan bir molekül. Eksikliği de aslında çok nadir görülür. Bu da bağışıklık sistem güçlendirici, anti-aging uygulamalar adı altında sunuluyor. Ama dışarıdan verilen glutatyon, vücudun doğal oluşturduğu glutatyondan farklı yıkım metabolitlerini ortaya çıkarıyor. Bu metabolitlerin hepsi de hem karaciğer hem de böbreğe ikincil yükler kazandırıyor. Ayrıca uygulanan damar içi ilacın içeriğindeki koruyucu maddeler, verilen sıvıdaki diğer maddeler, alerjik reaksiyon riskini artırıyor. Kompleks bir halde tüm vitaminlerin bir arada ve maksimum dozlarda verilmesi, belki de gereken doz çok daha düşük aslında, vücutta fazla miktarda yüke neden oluyor. Serumla verilen bu maddeler aslında ağız yolundan alındığında, kişinin sağlıklı bir sindirim sistemi varsa, örneğin C vitaminini vücut eksikliği olduğu kadarının emilimini sağlıyor ve kendi dengesini koruyor. Ama IV yani damar yoluyla verildiğinde tek seferde yüksek miktardaki doz, 1-2 dakika içerisinde hemen kana geçtiği için daha hızlı ve daha yüksek bir miktara maruz kalan metabolizma, daha ciddi reaksiyon geliştirebiliyor."