Kapadokya kesinlikle sevgilinizle gitmeniz gereken bir yer, çünkü hangi mevsimde giderseniz
gidin romantizmi eksilmeyen bir coğrafya. Tarihi dokusu ile buluşan doğal yapısı o kadar
etkileyici bir atmosfer yaratıyor ki, yılın her günü, günün her saati bir masalın içindeymiş
hissiyle yaşıyorsunuz. Burada geçireceğiniz her an çok özel. Pers dilinde “Güzel Atlar
Diyarı” anlamına gelen Kapadokya, doğanın kendi elleriyle yonttuğu gizemli ve doğal bir
müze diyebiliriz.
Milyonlarca yıl önce bölgede bulunan dağlar Erciyes, Hasan Dağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü
lavlarla oluşan volkanik arazinin küllü ve yumuşak yapısı, geçen yıllar içinde yağmur, kar ve
fırtınalar sonucu sıra dışı biçimde şekillenmiş. Bu karakteristik arazide insanlar tarafından içi
oyularak oluşturulan peribacaları ise Kapadokya denince ilk akla gelen yapılar. Adına yaraşır
bir büyüleyiciliğe sahipler. Bölgede peribacalarının birçok farklı türünü görüyorsunuz.
Bölgenin en önemli mimari malzemesi de bu bölgeden çıkartılan taş. Yörenin volkanik
yapısından dolayı ocaktan çıktıktan sonra yumuşak olduğu için çok rahat işleniyor ve sonra da
havayla temas ettiğinde dayanıklı bir hale geliyor. Taştan bu şekilde yapılan bölgeye özgü pek
çok ürün görebilirsiniz.
Hititler’den başlayarak birçok uygarlığın yaşadığı bu topraklar Hristiyanlık için de çok uzun
yıllar boyunca merkez konumunda olmuş. Bu nedenle bölgede görülmeye değer çok sayıda
yeraltı kilisesi bulunuyor. Kayalara oyulan evler, kiliseler, sığınak olarak da kullanılmış
zamanında. İpekyolu’nun da önemli durağı Kapadokya, bugün artık tam bir turistik cennet.
Hâlâ konut olarak kullanılan yeraltı evlerinin sayısı çok az ama onların yerine otel, pansiyon
olarak hizmet veren yerler var. Otel tercihinizi bu tür evlerden yana kullanırsanız, bu büyülü
coğrafyanın bir parçası olduğunuz hissine biraz daha yaklaşacağınızı söyleyebilirim.
İstanbul’dan yaklaşık bir buçuk saatlik bir uçuşla kolayca ulaşacağınız Kapadokya’ya,
acelenizi, dertlerinizi, stresinizi, kısaca olumsuz her şeyi geride bırakıp gelin. Trafiğin hiç
olmadığı ve zamanın yavaş aktığı bu topraklarda kendinizi buraya ait bir masalın içine bırakın
derim.
Kapadokya, ne bir defa gidilecek ne de bir günde gezilecek bir yer. Size önerim,
Kapadokya’yı görmek için en az üç dört gün ayırın ve her bulduğunuz fırsatta farklı
mevsimlerde Kapadokya’ya gidin. Birkaç güne sıkıştırılmayacak kadar gezilecek yer var.
Üstelik öyle büyülü bir coğrafya ki, hızlıca geçip gitmeyi hiç hakketmiyor. Gezi planınızı
yaparken Kapadokya’yı bölgelere ayırıp her gelişinizde sırasıyla bu bölgeleri gezebilirsiniz.
Ürgüp, Göreme, Üçhisar ve Ortahisar olarak dört ana bölgeye ayırabilirsiniz mesela.
Çavuşin ve Göreme arasında bulunan Güllüdere, en çok gezilen yerlerden biri çünkü
peribacalarının, pek çok kilise ve manastırın yoğun olduğu bir bölge. Yaklaşık dört kilometre
süren, yürüyerek gezilebilen bir yer. Şapkalı peribacalarının en güzel örneklerini göreceğiniz
bir yer de Avanos’a yakın Paşabağ Rahipler Vadisi.
İlginç yerlerden biri de Güvercinlik Vadisi. Burada kayalara oyulmuş yuvalarda güvercin
besleniyor. Yuvaların ve güvercinlerin ziyaretçilere sunduğu manzara görülmeye değer.
Göreme, Kapadokya’da günbatımını izlemek için en özel yerlerden biri. “Sunset Point” adı
verilen yerden günbatımını muhakkak izlemelisiniz.
Kapadokya’yı panoramik olarak izlemek için, Kapadokya’nın en yüksek noktası Üçhisar
Kalesi’ne gitmeyi de ihmal etmeyin. Burası ayrıca günbatımın izlenebileceği yerlerden biri.
Göreme-Avanos yolu üzerinde, Göreme’ye iki kilometre uzaklıkta olan Çavuşin,
Kapadokya bölgesinin en eski yerleşim yerlerinden biri. Eskiden Hristiyan dervişlerin ve
toplulukların yaşadığı bir bölgeymiş. Burada ise, beşinci yüzyılda yapıldığı söylenen Vaftizci
Yahya Kilisesi görülmeli.
Bölgenin iklimi ve coğrafi yapısı balon uçuşlarına olanak sağladığından, bölgede çok sayıda
balon firması bulunuyor. Zaman içinde balonla yapılan geziler o kadar arttı ki, Kapadokya
dendiğinde aklımıza artık balonlarla dolu bir manzara da geliyor. İyi ki de balonlar var çünkü
birkaç günde gezmenin mümkün olmayacağı kadar büyük alana yayılmış vadiler balonla son
derece keyifli izlenebiliyor. Ben birçok kez balonla uçuş yaptım. Balonlarla her gün farklı bir
vadiyi görme şansınız oluyor. Bilginiz olsun; balon gezilerini her zaman planlama şansınız
olmayabilir, balon pilotları tamamen rüzgâra ve hava koşullarına bağımlı olarak uçuşu
yönlendiriyorlar. Balona yön vermek mümkün değil bu nedenle sadece yükselip alçalarak
vadilerin içine inip peri bacalarını yakından görebilirsiniz. Burada güneşin batışını izlemek
nasıl büyük bir keyifse, gün doğuşunu balondan seyretmek de öyle bir ayrıcalık.
Kapadokya ile eşleşen bir diğer güzellik ise yöresel şaraplar. Yıllardır bu bölgede şarap üreten
köklü markaların etkileyici mekanlarını gezebilir, şarap tadımı yapabilir, tabii hem kendiniz
hem de dostlarınıza hediye olarak alabilirsiniz. Bu bölge kadar özel olan bu şarapları tatma
fırsatını kaçırmayın derim.
Yazı ve fotograflar : Süha Derbent
https://www.instagram.com/suhaderbent/
Yazı ve fotograflar : Süha Derbent
https://www.instagram.com/suhaderbent/
Yazı ve fotograflar : Süha Derbent
https://www.instagram.com/suhaderbent/
Yazı ve fotograflar : Süha Derbent
https://www.instagram.com/suhaderbent/
Yazı ve fotograflar : Süha Derbent
https://www.instagram.com/suhaderbent/
Yazı ve fotograflar : Süha Derbent
https://www.instagram.com/suhaderbent/