İş kurmanın en kolay olduğu 5 Avrupa ülkesi! İşte detaylar...
Bir ülkede yeni bir iş kurmanın ne kadar kolay olduğunda, inşaat izin süreci, vergilendirme, kredi alma süreci, işgücü gibi bir dizi faktör belirleyici oluyor. Bu faktörlere bakıldığında, beş ülke, iş kurmanın en kolay olabileceği beş Avrupa ülkesi olarak öne çıkıyor.
Euronews’ün araştırmasına göre, bazı Avrupa ülkeleri, söz konusu iş kurmak olduğunda özellikle Avrupa Birliği (AB) vatandaşı olmayan kişiler için daha sıkı yasal düzenleme ve yükümlülükler getirse de her ülkede durum aynı değil. Statista’nın paylaştığı bilgilere göre, 2023 yılında AB’de 24,4 milyon Küçük ve Orta Ölçekli İşletme (KOBİ) bulunuyordu. Bu şirketler yaklaşık 85 milyon kişiyi istihdam ediyordu. Bu ise kıtada faaliyet halindeki işletmelerin yaklaşık 99,8’i anlamına geliyordu. Peki, yeni bir işletme açmak hangi ülkelerde daha kolay?
İRLANDA: İlk olarak İrlanda Avrupa’da iş kurmak isteyen kişiler için en popüler alternatiflerden biri olarak öne çıkıyor. Bunun sebebi çoğunlukla yüksek gelir getiren ve dijital olarak gelişmiş ekonomisi olarak gösteriliyor. ‘Enterprise Ireland’ isimli kamu kurumu her yıl yaklaşık 200 start-up’a yatırım yapıyor. AB, OECD ve Euro Bölgesi’nin bir parçası olan, euro kullanan ve İngilizcenin konuşulduğu bir ülke olması da İrlanda’yı popüler bir alternatif yapıyor. İngiltere, İzlanda, Norveç, İsviçre ve AB vatandaşlarından iş kurabilmeleri için herhangi bir izin ya da vize istemeyen İrlanda, AB vatandaşı olmayanlar için de ‘uzaktan çalışılan şirket’ kurma ve kayıt ettirme konusunda kolaylık sağlıyor. İrlanda, ayrıca yüzde 12,5 ile dünyada en düşük oranda kurumlar vergisi isteyen ülkelerden biri olarak öne çıkıyor.
BULGARİSTAN: Bürokrasinin az olması sebebiyle Doğu Avrupa’da revaçta bir ‘yeni iş merkezi’ olarak görülen Bulgaristan’da yeni bir işyeri açmak sadece birkaç hafta içinde tamamlanabilecek bir süreç. İdari masrafların da düşük olduğu belirtilen Bulgaristan’da yüzde 10 kurumlar vergisi alınıyor, bu da Bulgaristan’ı çoğu Avrupa ülkesinden daha tercih edilebilir kılıyor. Yabancı şirketlerin toprak almak için yasal bir kısıtlamasının olmadığı ülkede sadece kayıt yaptırdıktan sonra işletme maliyetlerini karşılamak gerekiyor. AB üyesi olması dolayısıyla Avrupa Ortak Pazarı’na erişimi de mümkün kılan Bulgaristan’da hayat pahalılığının da nispeten daha düşük olduğu ifade ediliyor.
HOLLANDA: Dünya Ekonomik Forumu’na (WEF) göre, Hollanda AB’deki en büyük beşinci ekonomi. Batı Avrupa’da yer alan ülkede oldukça kozmopolit, yüksek eğitimli ve kalifiye bir işgücü bulunuyor. Bunun yanı sıra Hollanda hükümeti de yeni açılan işletmelere bir dizi destek programı ve vergi teşviki sunuyor. Kurumlar vergisi yüzde 25,8 olsa da çoğu işletme, ülkenin konumu ve piyasa erişimi dolayısıyla buna ‘değdiğini’ düşünüyor.
İSVEÇ: İskandinav ülkelerinden İsveç, altyapısı ve teknolojisi dolayısıyla Ağ Hazırlık Durumu Endeksi 2020’de ikinci sırada yer almıştı. Bu endeks, bir ülkenin dijital olarak ne kadar hazır olduğunu ve insanların, işletmelerin ve hükümetlerin teknolojiyi kullanmaya ne kadar istekli olduğunu ortaya koyuyor. İsveç de bu açıdan bir teknoloji alanındaki girişimciler için bir ‘start-up ve işletme merkezi’ olarak öne çıkıyor. Ericsson, Astra Zeneca, Volvo, Sandvik, Klarna ve Spotify gibi firmalara sahip ülkede inşaat sektörü de son dönemde gelişiyor. Ülke siyaseti ve idaresindeki istikrar ve düşük yolsuzluk seviyeleri de ‘artı puanlar’ olarak öne çıkıyor.
İNGİLTERE: AB’den ayrılan İngiltere’de her yıl ortalama 360 bin kadar yeni iş kurulduğu tahmin ediliyor. Yeni bir işyeri açmak burada da nispeten hızlı, hesaplı ve kolay bir süreç. Örneğin, posta yoluyla yapılan başvurular, sekiz ile 10 gün içinde, çevrimiçi yapılan başvurular ise 24 saat içinde işleniyor. İngiltere’de kazancın düşük olduğu durumlarda işletmelere ilk yıllarında destekte bulunmak için de önlemler yer alıyor. Güçlü bir vergilendirme ve hukuk sistemi olan ülkede tüm limited şirketlerden yüzde 25 kurumlar vergisi alınıyor.