Arnavutköy Karaburun Sahili'nde, 13 Mayıs'ta deniz suyunun turuncu renge döndüğünü gören vatandaşlar durumu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Başkanlığının 'Alo 181' ihbar hattına bildirdi. Bakanlığın Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü ekipleri denizden numuneler alarak, gerekli analizlerin yapılması için TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) Laboratuvarı'na gönderdi. Numuneleri 'faz kontrast ışık mikroskobu' altında inceleyen TÜBİTAK-MAM, renkli kısmın 'planktonların aşırı üremesi' sonucu oluştuğunu tespit etti. Raporda, teşhis edilen fitoplanktonların, bir 'dinoflagellat' türü olan 'noctiluca scintillans' olduğu açıklandı. İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yelda Aktan ise araştırmayı değerlendirdi.
Prof. Dr. Yelda Aktan, alg patlamasının ilkbahar aylarında görüldüğünü belirterek, "Marmara Denizi hem iklimsel değişim etkisiyle hem insan baskısı yönüyle bu tip artışları destekler bir yapıya sahip. İlkbahar aylarında fitoplankton dediğimiz canlıların aşırı artışıyla bu durum görülebiliyor. Bunların içerdiği bazı pigment maddeleri var. Bu maddelere göre suda renk değişikliğine sebep olabiliyorlar. Bu renk değişimi çok uzun sürerse ekosistemde olumsuz etkileri görülebiliyor. Marmara Denizi'nde alg patlaması çok kalıcı olmadı çünkü meteorolojik faktörlerin etkisiyle deniz kendisini toparlayabildi" dedi.
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi tarafından yapılan araştırmayı inceleyen İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yelda Aktan, "Müsilaja da neden olan canlı türü fitoplanktonlar. Diğer bakterilerle etkileşim sonucunda müsilaj su yüzeyini kaplıyordu. Yine buna da sebep olan canlılar fitoplanktonlar dediğimiz canlı türü. Bu sefer farklı bir fırsat bulup, bu artış göstermiş ve renk değişimine sebep olmuş. Şu an müsilaja sebep olan türlerden bu örnek içerisinde göremedik. Ama bu yok anlamına gelmiyor. Sadece fırsatı bu türler buldular, bunlar artış gösterdiler ve renk değişimine sebep oldular. Diğer türler artış gösterseydi, müsilaj oluşturacaklardı" şeklinde konuştu.
Fitoplanktonların denize karışan atıkla birlikte öldükleri zaman ortamı oksijensiz bıraktığını açıklayan Prof. Dr. Yelda Aktan, "Bunlar kısa ömürlü canlılar. 1-3 hafta içerisinde ömürleri ya da üremeleri devam edebiliyor. Eğer artış olursa ve ortama atık girdisi olursa o zaman durum uzun sürebiliyor. Ardından fitoplanktonlar ölmeye başlıyorlar. Öldükleri zaman ayrışma sürecine giriyorlar. Bu durumda ortamdaki oksijeni tüketiyorlar. Bazen bu aşırı artış yapan türler arasına toksik türler de girebiliyor. Bu artış döneminde Marmara Denizi'nde böyle bir duruma rastlamadık ama dikkat edilmesi ve izlenmesi lazım" diye konuştu.