Sinemanın usta ismi Cüneyt Arkın, evinde rahatsızlanmasının ardından kaldırıldığı hastanede 85 yaşında hayatını kaybetti.
1972 yılında düzenlenen 4. Altın Koza Film Festivali’nde, jürinin ilk oylamasında Yılmaz Güney'in "Baba" filmi En İyi Film, Yılmaz Güney ise En İyi Erkek Oyuncu seçilmişti. Ancak Adana Büyükşehir Belediye Başkanı'nın duruma itirazı sonrası yeniden toplanan jüri, ilk oylamada ikinci olan Yılmaz Duru'nun "Kara Doğan" filmini En İyi Film, "Yaralı Kurt" filmindeki performansıyla da Cüneyt Arkın'ı da En İyi Erkek Oyuncu seçtiğini belirtti. Cüneyt Arkın ise ödülü reddetti.
NTV'de "Yüz Yüze"de Simge Fıstıkoğlu'na konuk olan Cüneyt Arkın, ödülü neden reddettiğini şöyle açıklamıştı: "O ödül Yılmaz'ın hakkıydı. Şimdi Yılmaz bunu bilirken, aklı başında herkes bunu bilirken, o ödül bana yakışır mıydı? Yakışmazdı. Ben bütün filmlerimde kahramanları canlandırdım.
Haksızlığa karşı geldim. Kendime hep şunu sordum. Hayatta da böyle miyim? Filmlerde kahraman olmak, adil olmak, kötünün karşısında olmak çok kolay ama hayatta olabiliyor musun? Ben hep o hesabı yapmışımdır. O ödül, resmen Yılmaz'ın hakkıydı. Yılmaz Güney çok önemli bir insandı. Çok önemli bir sinema adamıydı. Hak ettiği itibarı ona halk iade etti. Türkiye'de halk, sanatçıya gerçek değerini her zaman vermiştir."
Arkın, Yılmaz Güney'le olan dostluğunu ise şöyle anlatmıştı: "Yılmaz müthiş bir insandı. Bazen bana gelirdi, oturup içerdik. Anadolu geleneklerine göre saygı icabı kadehi alttan tokuşturmak gerekir. Kim daha alttan vurursa karşısındakine o kadar saygı duyuyor demektir. Sen daha alttan vuracaksın, ben daha alttan vuracağım derken bir gün baktım Yılmaz evin bodrumuna inmiş. Oradan aşağısı yok ya (gülüyor).... Öylesine güzel dostluğumuz vardı ki..."
Arkın, ödülü reddetmesi sonrasına ilişkin sorulan "Güney'in tavrı ne oldu?" sorusunu ise "Ağam helal olsun, içkiler benden' dedi" diye yanıtlamıştı.