Ne beka ne Öcalan AKP'ye fayda etmedi... 2019 seçimi siyasette taşları yerinden oynattı
Türkiye tarihinin belki de en kritik seçimiydi 31 Mart. 16 Nisan 2017 referandumuyla başlayan, 24 Haziran 2018 seçimiyle devam eden süreçte 31 Mart 2019 seçimleri kritik bir eşikti.
AKP ve MHP'den oluşan Cumhur İttifakı 30'u büyükşehirde olmak üzere toplam 51 ilde yerel seçimlerde işbirliği yaptı. CHP ve İYİ Parti'den oluşan Millet İttifakı, 23'ü büyükşehir olmak üzere toplamda 51 ilde işbirliğine gitti. HDP bölgede aday koydu, batı bölgelerinde ise ‘demokrasiyi savunan adayları destekleyeceğini duyurdu.
AKP ve MHP'den oluşan Cumhur İttifakı 30'u büyükşehirde olmak üzere toplam 51 ilde yerel seçimlerde işbirliği yaptı. CHP ve İYİ Parti'den oluşan Millet İttifakı, 23'ü büyükşehir olmak üzere toplamda 51 ilde işbirliğine gitti.
HDP bölgede aday koydu, batı bölgelerinde ise ‘demokrasiyi savunan adaylar’ı destekleyeceğini duyurdu.
AKP kritik gördüğü için Ankara ve İstanbul için güçlü adaylar belirledi.
Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ı İstanbul’da, Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki’yi de Ankara’da aday gösterdi. CHP ise Ankara’da 2014 seçimlerinin ‘kazananı’ olan ancak başkanlığı gasbedilen Mansur Yavaş’ı yeniden aday gösterirken, İstanbul’da Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu tercih etti.
HDP’nin hedefi ise kayyumların elinden belediyelerini alabilmekti.
24 Haziran Hükümet sistemi ve milletvekili seçimleri, ülke gelmekte olan ekonomik krizin etkileri altına girmeden yapılabilsin diye neredeyse bir buçuk yıl öne alınmıştı. Ama iktidar yerel yönetim seçimlerini bu kriz ortamının dışına taşımayı sağlayamadı.
Yerel seçimler olağan takviminde ve bir kriz sürecinde yapıldı. İktidarın her seçimde propaganda haline getirdiği ‘beka’ söylemi, bu kez tutmadı. İşsizlik, ekonomik kriz, hayat pahalılığı halkın en çok yakındığı sorunlar oldu. İktidar paketler açıkladı, tanzim satış başlattı (seçimlerin hemen ardından kapatıldı) ancak krizin etkisi vatandaşın üzerinde biraz olsun hafiflemedi.
Sonuç: AKP iktidar olduğundan beri ilk kez elindeki en önemli bölgeleri kaybetti!
Seçimin belki de en çarpıcı sonucu 25 yıldır AKP siyasi çizgisinde yönetilen Ankara ve İstanbul'un CHP'li bir aday tarafından kazanılmış olması oldu. Krizin etkisi seçim sonuçlarını belirlemede önemliydi. Ancak, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun kampanyaları boyunca ılımlı ve kapsayıcı bir dil tutturmasının payı da yok sayılamaz. Elbette başta İstanbul’da CHP ve İYİ Parti tabanları dışında kalan seçmen desteğini atlamak olmaz. İstanbul'da kazanımın HDP'nin tabanından geldiğini anımsatalım.
Fakat, önemli bir kayıp yaşayan AKP, İstanbul’da seçim sonuçlarına itiraz etti.
Önce sandık sandık itirazlar yapıldı, ilçe ilçe oylar yeniden sayıldı. Ancak fark kapanmadı.
Sonra İstanbul için seçim tekrarı istendi.
AKP üç valiz belge eşliğinde YSK’ye başvurdu. “300 binden fazla usulsüz oy olduğu, 62 bin sandık başkanı ve memur üyenin yaklaşık 19 bininin kamu görevlisi olmadığı” gibi iddialar öne sürüldü. YSK İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinin iptaline ve 23 Haziran'da seçim tekrarına karar verdi. Karar, 4'e karşı 7 oyla alındı. 4 üye arasında YSK Başkanı Sadi Güven’in de olması dikkat çekti.
Şehit Er Yener Kırıkçı'nın 21 Nisan 2019'daki cenaze töreninde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na linç girişiminde bulunuldu. Konuyla ilgili İçişleri Bakanlığı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Ankara’nın Çubuk ilçesinde katıldığı “şehit” cenazesinde gerçekleştirilen saldırı hakkında rapor yayınladı. Raporda, CHP’nin olayları çarpıttığı ve senaryo yaratarak çok sayıda vatandaş ve görevlinin suç örgütü üyesi gibi göstermeye çalışıltığı iddia edildi. Raporda, Kemal Kılıçdaroğlu’nu linç eden köy halkının rencide edildiği iddia edilirken, “Olay gerçeğinden farklı gösterilmeye çalışılmaktadır. Şehit cenaze töreni, Şehit yakınları, mahalle (eski köy) halkı ve güvenlik güçleri rencide edilmektedir” ifadelerine yer verildi. Çubuk Başsavcılığı tarafından hazırlanan 64 sayfalık iddianamede Kılıçdaroğlu'nun top arabasına doğru yürümeye başlamasının ardından, protestoların itişmelere neden olduğu öne sürüldü.
CHP liderinin kalabalığın arasında kaldığı, çıkan arbedede şüpheli Osman Sarıgün'ün Kılıçaroğlu'nun yüzüne yumruk attığının kaydedildiği iddianamede izdiham nedeniyle Kılıçdaroğlu'nun, Ankara İl Jandarma Komutanı nezaretinde Rahim Doruk'un evine alındığı belirtildi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni CHP adayı Ekrem İmamoğlu'nun kazanmasının ardından açıklama yapan AKP'li Ali İhsan Yavuz, Türkiye siyaset tarihinde görülmemiş bir değerlendirmelere imza attı. Yavuz yaptığı açıklamada, "Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şey oldu" ifadelerini kullandı.
Abdullah Öcalan'dan 23 Haziran seçimleri öncesi gelen mektup yandaş haber kanallarında "Tarafsızlık" çağrısı olarak yansıtılmıştı. HDP yaptığı açıklamada yer verdiği, "İki tarihsel blok arasında taraf olmamaya ve Üçüncü Yol stratejisini kararlı ve ısrarlı bir şekilde sürdürmeye dayalı olarak HDP’nin İstanbul seçimlerine yönelik seçim stratejisinde ve taktik adımlarında bir değişiklik söz konusu değildir" ifadeleriyle tarafsızlık iddialarını yalanladı.
Türkiye’nin Afrin’e yönelik gerçekleştirdiği operasyonun ardından yaptığı açıklamalar ve Demokratik Toplum Kongresi’nin (DTK) çalışmaları nedeniyle 31 Ocak’ta tutuklanmasının ardından, adil bir yargılama yapılmadığı gerekçesiyle ve cezaevlerinde tecritin kaldırılması talebiyle, süresiz dönüşümsüz açlık grevi eylemine başlayan DTK Eş Başkanı ve Hakların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven, Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla Açlık grevini 200. gününde sonlandırdı.
İstanbul 3 ayda ikinci kez seçime gitmiş oldu. İstanbullu, aslında bu seçimlerden rahatsızdı.
Kamuoyu yoklamalarına bakıldığında, AKP’nin itiraz gerekçelerinin halk tarafından yeterli bulunmadığı görülüyordu.
Nitekim sandıkta da bu durum görüldü. En çok da “aynı anda ilçe ve muhtar seçimi de yaptık neden sadece büyükşehir belediyesi seçimleri iptal edildi” itirazı yükseldi.
Peki bu süreçte ne oldu? İstanbul seçimi genel seçim atmosferine dönüştü. “İstanbul’u kazanan, Türkiye’yi kazanır” sözlerinin sahibi Tayyip Erdoğan, bizzat sahaya inip İmamoğlu’nu karşısına aldı. Bu seçimi de “uluslararası çapta bir seçim” olarak tarif etti. Kendi şahsi iktidarının da oylandığı bir referanduma dönüştürdü. Abdullah Gül, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu üzerinden yaşanan iç gerilimler geçici olarak bastırıldı. Ancak ne fayda ki 23 Haziran seçimleri 31 Mart’ı mumla aratan bir hezimetle sona erdi. Ekrem İmamoğlu 31 Mart'a kıyasla farkı 800 bine çıkardı.
HDP, 31 Mart yerel seçimlerinde 3 büyükşehir 65 belediye kazanmıştı.
Bugüne kadar, partinin 32 belediyesine kayyum atandı. Bunlardan 20 belediye eş başkanı tutuklandı.
İstanbul, Ankara ve bölgedeki büyükşehir belediye başkanları başta olmak üzere, iktidar olamadığı tüm yerellerde belediye başkanlarını hedef aldı.
Devlet bankaları belediyelere kredi vermedi.
Bölgede 32 belediyeye kayyum atandı. AKP, muhalefetin rahat çalışmasını engellemek için Büyükşehir Yasası ile Belediye Yasası başta olmak üzere yerel yönetimlerle ilgili mevzuatta değişiklik yapılmasını gündemine aldı.
Bu gündem hâlâ hazırda bekletiliyor. Seçim sonrası “topal ördek” dediği belediyelerde Meclis Üyesi kalabalığına sahip olan AKP, pek çok öneriyi reddetti. Belediye başkanları adeta yakın markaja alındı.
Suriye’nin kuzeyine müdahale ile başlayan süreçte NATO ile de ipler gerildi. Bunun temel nedeni, S-400 savunma sistemleri ve ikincisi de Kuzey ve Doğu Suriye’ye yapılan operasyon. NATO’daki rahatsızlığın esas kaynağı olarak, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 savunma sistemini almasını ve bunu aktif hale getirmeye yönelik adımları gösteriyor. S-400 tartışması elbette sadece NATO ile değil ABD ile de gerilimin kaynağı oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan mütemadiyen Suriye’nin Kuzeyine müdahale etmeyi dile getiriyordu.
2019 yılı Ekim ayında düğmeye basıldı.
AKP’nin birkaç seçimdir yaşadığı gerileme, 31 Mart’taki erime ve 23 Haziran’daki hezimetten sonra var olan AKP içi tartışmalar şiddetlendi. Sonuç itibari ile AKP içinden yeni bir parti çıktı. Bir yenisi de yolda. Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu Gelecek Partisini kurdu. Eski Bakan Ali Babacan’ın da ocak ayı içinde partisini kurması bekleniyor. Her iki isim de AKP hükümetlerinde önemli görevler üstlenmiş, partinin doğum-gelişme seyrine tanıklık etmiş isimler. Davutoğlu temelde “Cumhurbaşkanlığı kurumu toplumla kopuş yaşıyor’’ eleştirisi sunuyor.
Cumhurbaşkanının partili olmasının sorun teşkil ettiğini savunuyor. Benzer eleştiriler Eski Bakan Babacan tarafından da yöneltiliyor. Ekonomi politikalarını da eleştiren Bağış, “Memlekete baktıkça içim kan ağlıyor. Bu ülkede topyekûn bir siyasi revizyon gerekiyor” diyor. Başkanlık sistemine ilişkin de “İçte de dışta da barış getirmedi, bu sistem Türkiye için çalışmıyor, çözüm üretmiyor. Güçlendirilmiş parlamenter sistemi savunuyoruz” ifadelerine yer veriyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise sıklıkla iki ismi hedef alan açıklamalar yapıyor. Kopuşları engellemeye çalışıyor.
AKP içindeki çatlağı, yarılmaya dönüştüren bu gelişmenin 2020 yılında AKP’yi nasıl şekillendireceğini birlikte göreceğiz. Kongre sürecine giren AKP bu yarılmalardan nasıl çıkacak, önemli bir güç kaybedecek mi yoksa toparlanacak mı sorularının cevapları 2020 yılında verilecek.
CHP’li bir belediyeye daha kayyum atandı.
Urla Belediye Başkanı ‘FETÖ’ suçlaması ile tutuklandı.
Türkiye kendisine müttefik bulamadığı yeni bir kriz ile daha karşı karşıya. ABD ile en sıkıntılı dönem, Avrupa Birliği ile “mülteci anlaşması” nedeniyle yaşanan gerilim derken, Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetleri nedeniyle de bir kriz daha yaşanıyor. Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükumeti 27 Kasım'da İstanbul'da mutabakat imzalandı. İmzalanan Mutabakatın ardından, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti, Türkiye’den kara, hava ve deniz olmak üzere üç alanda askeri destek talebinde bulunduğunu açıkladı. Libya'ya tezkeresi 30 Aralık'ta TBMM'ye sunuldu.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve CHP eski Milletvekili Sinan Aygün arasındaki 'rüşvet' tartışmasının ardından Aygün, kesin ihraç istemiyle disipline sevkedildi. Aygün bu gelişmelerin ardından CHP'den istifa etti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, Mansur Yavaş ve Sinan Aygün arasındaki rüşvet tartışmaları gerekçesiyle soruşturma başlatıldı.