2023'e damga vuran bilimsel gelişmeler! Uzaydan gelen garip sesler...
TELE1 2023'te öne çıkan bilimsel gelişmeleri ve keşifleri derledi.
ABD Uzay Ajansı (NASA), web sitesinde paylaştığı haber ile, uzaydan gelen garip seslerin dünyanın manyetik alanındaki parçacıkların hareketlerinden kaynaklandığını açıkladı.
Birleşik Devletler Uzay Ajansı NASA, uzayın teknik olarak boşluk olsa da, aslında ne boş ne de sessiz olduğunu belirtti. Gezegenimiz dışındaki garip sesleri kaydeden araştırmacılar, seslerin kaynağını bildiklerini söylüyorlar ve kaynak kesinlikle uzaylılar değil.
Araştırmacılara göre bu sesler, dünyayı çevreleyen manyetik alandaki plazma dalgalarının eseri. NASA'nın sitesinde yer alan habere göre araştırmacılar bu sesleri, uzayın seslerini ve farklı nesnelerin birbirleriyle etkileşimini kaydedebilmelerini sağlayan Van Allen alıcıları sayesinde duyabiliyorlar. Ayrıca araştırmacılar, EMFISIS adındaki cihaz sayesinde bir dalga tespit edildiğinde, üzerindeki elektrik ve manyetik frekans değişikliklerini anında ölçebiliyorlar.
Bu yıla damga vuran keşiflerden biri, bilim insanlarının "Büyük Patlama"dan 470 milyon yıl sonra oluşmuş, şimdiye kadarki en eski kara deliği tespit etmesi oldu. Gök bilimcilerden oluşan araştırma ekibinin ABD Havacılık ve Uzay Ajansının (NASA) James Webb Uzay Teleskobu ve Chandra X-ışını Gözlemevi'nden elde edilen verilerden faydalandığı çalışmaya göre keşfedilen kara delik, Dünya'dan 13,2 milyar ışık yılı uzaklıkta. Bu keşfin evrendeki ilk süper kütleli kara deliklerden bazılarının nasıl oluştuğuna dair teorileri de geliştirebileceği düşünülüyor.
Avrupa Uzay Ajansı (ESA), Öklid Uzay Teleskobu'nun ilk defa çektiği binlerce ışık yılı uzaklıktaki galaksilerin en net fotoğraflarını paylaştı.
Öklid Teleskobu ile uzayın şimdiye kadarki en büyük üç boyutlu haritasının çıkarılması ve evrenin yaklaşık yüzde 95'lik kısmını oluşturan "karanlık madde" ve "karanlık enerji" kavramlarını aydınlatacak kanıtların keşfedilmesi hedefleniyor.
Harvard Tıp Fakültesi ile ABD'li biyoteknoloji firması eGenesis'in yaptığı ortak çalışmada bilim insanları, Yucatan minyatür domuzundan aldıkları genetiği değiştirilmiş böbreği naklettikleri 21 makat maymununun 2 yıldan uzun yaşamasıyla, türler arası organ naklinde en uzun sağ kalım sürelerinden birine ulaştı. Türler arası organ naklinde en uzun sağ kalım sürelerinden birine ulaşılmasıyla, domuz böbreğinin insana nakline bir adım daha yaklaşıldı.
Merkezi Almanya'da yer alan Max Planck Enstitüsü, Avusturya-İtalya sınırındaki Ötztal Alpleri'nin tepesinde bundan 5300 yıl önce sırtından okla vurulduğu belirlenen "buz adam" olarak da bilinen Ötzi’nin atalarının Anadolu'dan geldiğini tespit etti.
Analiz sonuçlarına göre, 5 bin 300 yıl önce yaşadığı tahmin edilen buz adam Ötzi'nin genomu, diğer Avrupalılarla karşılaştırıldığında Anadolu'dan gelen ilk çiftçilerin genleriyle "alışılmadık derecede yüksek oranda" ortak gen içeriyor.
NASA, Mars'ın yüzeyinde gezegende yaşam olasılığına işaret sayılan canlı sistemlerde de olan karbon ve hidrojenden meydana gelen organik moleküller buldu.
Bulunan organik moleküller, Mars'ta yaşamın yapı taşı görülürken gezegende daha karmaşık bir jeokimyasal döngünün var olabileceği tahmin ediliyor.
James Webb Uzay Teleskobu, Dünya'ya yaklaşık 500 ışık yılı mesafede yaşam için gerekli elementleri içeren moleküler bulut keşfetti.
İncelenen moleküler bulutların bugüne kadar ölçülmüş en derin ve en soğuk buzlar olduğu, yaşanabilir ortam için gereken karbon, hidrojen, oksijen, nitrojen ve kükürt gibi birkaç temel element içerdikleri tespit edildi.
NASA, Geçiş Halindeki Öte Gezegen Araştırma Uydusu'nun (TESS) yörüngesindeki Yunus (Dorado) Takımyıldızı'nın "yaşama elverişli bölgesinde" bulunan Dünya büyüklüğünde öte gezegen keşfetti.
Gezegenin dünyaya yaklaşık 100 milyon ışık yılı mesafedeki yıldızın etrafında döndüğü tespit edildi.
Argonne Ulusal Laboratuvarı ile Ohio ve Illinois-Chicago üniversitelerinden bir grup bilim insanı, dünyada ilk kez tek bir atomu X-ışınıyla gözlemledi. Ekip, birer demir ve terbiyum atomu seçerek Senkrotron X-ışını Taramalı Tünelleme Mikroskobu (SX-STM) olarak bilinen öncü bir teknik kullanarak atomları tek tek tanımladı.
Baş araştırmacı Prof. Swa Wai Hla, yürütülen çalışmanın çevresel, tıbbi ve kuantum araştırmalarında yeni keşiflerin önünü açacağına işaret etti.
Webb teleskobunun yakın kızılötesi tayfçeker cihazını kullanan astronomlar, Jüpiter ile Mars arasında yörüngede bulunan 238P/Read Kuyruklu Yıldızı'nın etrafında su buharı olduğunu doğruladı. Kuyruklu yıldızda Dünya'daki okyanusların kaynağı olabilecek su tespit edilmesine rağmen karbondioksit bulunmuyor. Keşfin, bilim insanlarına Dünya okyanuslarının nasıl oluştuğuna dair fikir verebileceği düşünülüyor.
Astronomlar, 2020'de ABD'nin Kaliforniya eyaletindeki Zwicky Tesisi tarafından kaydedilen ve parlaklığı 3 yıldır devam eden patlamanın gelmiş geçmiş en büyük kozmik olay olduğunu belirtti. Southampton Üniversitesinden Dr. Philip Wiseman, kaydedilen patlamadan kaynaklanan parlaklığın uzun sürmesi üzerine, 2022'de ışığın analiz edilmesinin ardından 8 milyar ışık yılı uzakta olduğunun hesaplandığını söyledi. Araştırmayı yapan bilim insanları, bu denli parlak ve uzun süren ışığa bilim literatüründe şu ana kadar rastlanmadığını vurguladı.
Mısır'ın Vadi el-Cedid kentinde 70 milyon yıllık kaplumbağa fosili bulundu.
Tayland'da Chiang Mai Üniversitesi Fen Fakültesinden bir grup araştırmacı, ülkenin güneyindeki Narathiwat şehrinde Anonagiller familyasına ait güzel kokulu yeni çiçekli bitki türü keşfetti. Bitkiye "Friesodielsia lalisae" adını veren araştırmacılar, son derece nadir bulunması nedeniyle neslinin tükenme riskinin yüksek olduğunu belirtti.
Bitkilerin bilinenin aksine "sessiz canlılar" olmadığını ortaya koyan Tel Aviv Üniversitesinden botanik bilimciler, insan kulağıyla duyulamayacak sesler çıkardıklarını, susadıklarında ya da stres altında bu sesleri arttırdıklarını tespit etti.
Çinli malzeme bilimciler, atık haline geldiğinde çevreye zararını en aza indirmek hedefiyle biyolojik bileşenlerden üretilen, doğada kolay çözünebilen ve geri dönüştürülebilen cam türü geliştirdi.
Tufts Üniversitesi ve Harvard Üniversitesinden bilim insanları, yaraları ve hasarlı dokuları iyileştirmeye yardımcı olabileceği düşünülen "anthrobot" adını verdikleri canlı minik robotlar üretmeyi başardı. "Anthrobot"ta Türk kadın bilim insani Gizem Gümüşkaya'nın da imzası bulunuyor.
İngiltere'de Cardiff Üniversitesinin bünyesindeki İngiltere Demans Araştırma Enstitüsünden araştırmacılar, katılımcıların kullandıkları akıllı saatlerden sağlanan verilerin, Parkinson hastalığının 7 yıl öncesine kadar teşhisinde yardımcı olabileceğini tespit etti.
Bilim insanları ilk kez bir memeli hayvan beyni hücre-hücre incelendi. Farenin 32 milyon hücresi 6 yılda hem hücresel hem moleküler hem de bağlantısallık açısından ilk kez bu detayda ve tüm olarak araştırıldı. Araştırmalar neticesinde bir harita oluşturuldu.
Çalışmaya liderlik eden Allen Beyin Bilimi Enstitüsü Direktörü ve Genel Müdür Yardımcısı Hongkui Zeng "Bu, gen fonksiyonu ve genomik evrimi incelemek için referans genomlara benzer şekilde, beynin fonksiyonu, gelişimi ve evrimine ilişkin araştırmaların bir sonraki aşamasına gerçekten kapıyı açan dönüm noktası niteliğinde bir başarıdır" dedi. Zeng "Meslektaşlarım, belirlediğimiz 5 bin hücre tipinin önümüzdeki 20 yıl boyunca ne yaptığını ve hastalıklarda nasıl değiştiklerini anlamaya çalışacak" dedi.
Zeng ve çalışma arkadaşları, tek hücreli RNA dizilimini uzamsal transkriptomik (her bir hücrede hangi genlerin ifade edildiğini ve bu hücrelerin nerede bulunduğunu belirlemeye yönelik yöntemler) ile birleştirerek beynin şaşırtıcı karmaşıklığını ve çeşitliliğini ortaya çıkardı. Zeng, atlasın en önemli açıklamalarından birinin, bir hücrenin genetik kimliği ile mekansal konumu arasındaki derin bağlantı olduğunu söyledi. Zeng "Beyin devrelerinin yapı taşlarını görüyoruz. Beynin organizasyonu muhtemelen onun evrimsel tarihini yansıtıyor" dedi. Atlas ayrıca beyin hücrelerinin, hücreden hücreye mesaj taşıyan çeşitli sinyal molekülleri aracılığıyla birbirleriyle nasıl konuştuğunu da ortaya çıkardı.