Figen Yüksekdağ: Bu kötülüğün altını çizmek zorundayız

Yayın tarihi: 24 Aralık 2019 Salı 12:45 pm - Güncelleme: 24 Aralık 2019 Salı 12:45 pm

HDP Eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın tutuklu bulunduğu ana davanın duruşmasında tutukluluk halinin devamına karar verildi. Yüksekdağ, “Sadece kendi karşılaştığımız adaletsizliğin altını çizmek için değil bütün toplumun karşı karşıya olduğu kötülüğün altını çizmek, bu kötülük karşısında bir tutum geliştirmek zorundayız. Bu süreç içinde partime dönük siyasi soykırım operasyonları devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın tutuklu bulunduğu ana davanın duruşması Ankara 16’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davada Yüksekdağ’ın tutukluluk halinin devamına karar verilirken, bir sonraki duruşma 10 Mart 2020’de görülecek.

Duruşmaya tutuklu bulunduğu Kandıra F Tipi Kapalı Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişimi (SEGBİS) ile katılan Figen Yüksekdağ savunmasında, kayyım atamalarının kadın iradesine ikinci bir darbe olduğunu söyledi ve “Bu zulmün demokratik biçimde hesabını sormak konusunda en ufak tereddüt göstermeyeceğiz halkımıza güveniyoruz, halkımız da kendisine güveniyor” dedi.

‘TEMSİLİYETE MÜDAHALE EDİLİYOR’

HDP’ye siyasi soykırım yapıldığını söyleyen Yüksekdağ, dava dosyasında olan konuşmaların tamamının çözümünde sıkıntılar olduğunu belirtti. Yüksekdağ şöyle konuştu:

“Geride bıraktığımız yıllar boyunca bu operasyonların farklı biçimleriyle karşı karşıya kaldık, ancak siyasi iradeye el koymayı özel bir teknik olarak ortaya koydular. Kendi varlıklarını yargıyla sağlıyorlar. Kayyım atamalarıyla temsiliyete müdahale ediliyor. Bugün de hala devam eden süreç olarak böyle bir saldırıyla karşı karşıyayız. Bu da gösteriyor ki siyasi iradeye dönük gasp hareketi, siyasi operasyonlarla kendi varlığını sürdürme hareketi değişik biçimlerde sürdürülüyor.”

YARGI SİYASİ DAVALARDA İNTİKAMCI DAVRANIYOR

Figen Yüksekdağ, yargının kadın cinayetleri konusunda iyi hal indirimi uyguladığını fakat siyasi davalarda tahammülsüz ve intikamcı olduğunu söylerken, “Bu toplumsal yapıyı çürütecek bir durumdur” ifadelerini kullandı.

BİR KATİL İYİ HAL İNDİRİMİ ALIYOR

Biz her şeyden önce hakikate ışık tutmak durumundayız. Dün bu ülkede Ceren adında gencecik bir kadını sokak ortasında öldüren bir katil bu ülkede iyi hal indiriminden yararlanarak açık cezaevine denetimli serbestlik gibi haklardan ve esnetilmiş hukuk kurallarından yararlanarak sokakta hiçbir denetime uğramaksızın yeni cinayetler işleyebilir. Ben daha esaslı cinayetler işleyecektim diyor. Aynı ülkede bir insan cumhurbaşkanını eleştirdiği için 3-4 yıl cezaevinde kalabiliyor. Bu ülkede gazeteciler yıllarca hapishanelerde süründürülebiliyor. Siyasetçiler yıllarca hapis yatırılabiliyor. Bu durum sürdürülemez demiyorum ama bu durum böyle götürülse bile bunun sonucu olarak çok büyük toplumsal patlamalar yaşanacaktır. Bugün aktif siyasette olsun ya da olmasın 82 milyon insan bu derin çelişki ve adaletsizlikte. 82 milyonun zihninde çok daha derin birikimlerin oluşmasına yol açıyor.

BU KÖTÜLÜĞÜN ALTINI ÇİZMEK ZORUNDAYIZ

Sadece kendi karşılaştığımız adaletsizliğin altını çizmek için değil bütün toplumun karşı karşıya olduğu kötülüğün altını çizmek, bu kötülük karşısında bir tutum geliştirmek zorundayız. Bu süreç içinde partime dönük siyasi soykırım operasyonları devam ediyor. HDP’li belediyelere el konulması demek eşit kadın temsiliyetine darbe yapmak demektir. Ve siyasi iktidar ikinci kez kadınların iradesine darbe yapıyor. Birinci darbesinde yine bütün eş başkanlarımızın gözaltına alındı görevden alındı yıllarca hapiste kaldı hala büyük bir kısmı hapiste.

TOPLUMSAL SİYASAL TRAVMALAR OLUŞUYOR

Seçme seçilme hakkının ortadan kaldırıldığı bir durumdur. Tam anlamıyla verili tüm kuralların paramparça edilme anlayışıyla karşı karşıyayız. Hukuki olarak başkan seçilmesinde sorun olmayan biri iki gün sonra sorun görülüyor, mazbatasına el konuyor. Kriminalize etme ve hedef haline getirilerek bugün itibarıyla 33 belediyemize el konuldu yerine kayyım atandı. Bu tablo içinde ne bu yargılamaların sağlıklı şekilde sürdürülmesi ne de olağan yaşamın sağlıklı sürdürülmesi mümkün. Katıldığım tüm duruşmalarda bir hastalığın sirayet ettiğini görüyoruz. Siyasi iktidar toplumsal yapıya kendi hastalığını bulaştırmıştır. Bu hastalığın bulaşması sonucu çok ciddi toplumsal siyasal travmalar oluşuyor.

BU BATAKLIĞIN ÜSTESİNDEN GELECEĞİZ

İkinci kayyum darbesi ile kadınların temsiliyet mekanizmasına el konulmuş oldu. Bu koşullar içerisinde nerede olursak olalım içeride derste dışarıda celladın üzerine yürümek zulmün yüzüne haykırmak konusunda en ufak bir tereddüt göstermeyeceğiz. Bu zulümün demokratik biçimde hesabını sormak konusunda en ufak tereddüt göstermeyeceğiz halkımıza güveniyoruz, halkımız da kendisine güveniyor. Hapishanelerle durdurulamayacak bir seviyeye gelmiştir. En güzel çiçek bataklık içinde açan çiçektir. Bizlerin mücadelesi bu bataklık içinde açmış bir nilüfer çiçeğidir. Bizler temiz siyasetle güçlü duruşumuzla bu bataklığın üstesinden geleceğiz. (MA)