Fehmi Koru: Yeni oluşum bir büyük boşluğu doldurmayı hedefliyorsa önemli; halk bunu bekliyor…

Yayın tarihi: 16 Ağustos 2019 Cuma 9:28 am - Güncelleme: 16 Ağustos 2019 Cuma 9:28 am

Fehmi Koru, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu önderliğinde kurulacak yeni partiyle ilgili yazdı. Koru, “İnsanlarda mevcut siyasi sistemden ve o sistemle özdeşleşmiş siyasi kurumlardan yılgınlık varsa ve bu durum kendini ‘yeni parti’ arayışı olarak belli ediyorsa, yeni oluşum ihtimali ağızları yormaya başlar” dedi.

Koru’nun yazısı şöyle:

“Kamuoyu yoklamaları insanlarda yeni parti beklentisi olduğunu dışa vuruyor.

AK Parti tabanında kendini belli eden beklenti CHP tabanında da var.

CHP’de Ekrem İmamoğlu kişiliği ve o kişiliğin siyasi başarısı bu arayışın bir sonucudur. CHP kendisini İmamoğlu’nun çizdiği profil istikametinde yenileyebilirse, oyverenler açısından daha cazip hale gelebilir; tabii eşzamanlı olarak geleneksel tabanını da oy vermeye devam ettirebilirse…

Bunun ne kadar zor hatta imkansız olduğunu en iyi CHP yönetimi bilir.

Halklar sisteme tepkilerini farklı ifade ediyor
Türkiye, ülkemiz ve insanımız, pek çok alanda dünya ile birlikte hareket ediyor; hatta çoğu zaman ilk bizde kendini gösteren hisler ve eğilimler, bir bakıyorsunuz, globalleşivermiş. Siyasette popülist yaklaşım dünyada moda olmadan önce ilk bizde belirdi; çok kısa sürede başka ülkelerde de benzer siyasi gelişmeler yaşanmaya başladı.

Dünya siyasetinde son moda, halkların demokrasiden ve demokratik uygulamalardan tatminsizliğidir. Karşılarına çıkan ve kendilerinden oy isteyen sağ-sol politikacıları fazla ayran gönüllü saymaya başladı halklar; bugünün insanları daha farklı davranışlar ve genelin çıkarlarına uygun politik tavırlar bekliyor. Mevcut siyasi sistem ve o sistemin politik kadroları bu beklentiye cevap vermezse, halk, kendine başka çıkış yolları arıyor. Bulamazsa oyunu zayi ederek tepkisini açığa vuruyor.

İtalya’da bir palyaço sisteme tepkileri kanalize eden bir parti kurdu, kendisi aday da olmadı; partisi son seçimde oyların dörtte birini aldı ve bugün hükümet ortağı.

‘5 Yıldız Hareketi’ üyesi politikacılar İtalya’da saçma sapan konuşmalar yapıyor, varlıkları sistemi ‘ti’ye almaya yarıyor.

Zaten amaç da bu. Partinin kurucusunun da amacı bu, ona oy veren seçmenlerin de…

En son Ukrayna’da, halk, oyuyla, televizyonda komedi programı yapan birini cumhurbaşkanı seçerek aynı yola başvurdu.

Aynı türden oyunu zayi etme tepkisine sahip başka ülkeler de var.

Bu yaygınlaşmaya başlamış bir eğilim.

Sistem bizde de kendi içerisinden halkın beklentilerine uygun bir alternatif çıkarmazsa, korkarım, bu tür beklenmeyen bir gelişmeyle bizde de karşılaşılabilir.

Genç Parti ve 2002 seçiminde aldığı yüzde 8’e yakın oy bu yoldaki ilk çıkış-ilk deneme sayılabilir.

Acaba yeni oluşum için kolları sıvayan Ali Babacan ile oluşturmaya çalıştığı parti halkın beklentilerine cevap teşkil edebilir mi?

Popülist politika eğilimi varlığını ilk ülkemizde hissettirdiyse, o eğilimden uzaklaşma ve halkın gerçek arzularına uygun yeni bir gelişme yine ilk bizde başlayabilir mi?

Neden olmasın?

Yeni oluşum ve vizyonu
‘Yeni oluşum’ denildiğinde, pek çok gözlemcinin aklına, geçmişte içerisinde bulundukları siyasi partileri bir sebeple beğenmedikleri için onunla yollarını ayırarak kendi partisini kurmuş örnekler geliyor.

“Ali Babacan AK Partiliydi, onun çıkışı da AK Parti tabanını kendisine çekme hareketidir” akıl yürütmesi eşliğinde değerlendirmeler yapılıyor.

Oysa, Babacan’ın istifa mektubu ile bayrama gidilirken yaptığı yazılı açıklama başka bir niyeti dışa vuruyor.

Hedefi AK Parti tabanı olmayan, toplumun sistemle derdi bulunan çok daha geniş kesiminin beklentilerine cevap vermeyi amaçlayan bir siyasi hareket olma niyetini…

Bundan tam 18 yıl önce bugünlerde kurulduğunda AK Parti de böyle bir niyete sahipti; kuruluş belgeleri bu gözle mercek altına alındığında o günlerin dünya ve Türkiye gerçeklerini yansıttığı görülecektir. Zaten o sayede girdiği ilk seçimde iktidar görevi halk tarafından kendisine verilmişti.

Yeni kurulacak parti bugünün dünya ve Türkiye gerçeklerine cevap verirse ilgi görecektir.

Aksi halde İtalya ve Ukrayna başta olmak üzere dünyanın bazı ülkelerinde kendini belli etmiş tarzda bir gelişme bizde de yaşanabilir; halk en olmayacak ve en beklenmedik tepkiyi vermeyi bildiğini o ülkelerde belli etti, bizde de edebilecektir.

Var olan siyaset, siyasi söylem ve kadrolar günümüzün devasa sorunlarına çözümler üretemiyor, tam tersine iş başında kalmayı tek hedef saydığı için sorunlara yeni sorunlar katarak ilerliyor. Çözümsüzlük siyasetin alamet-i farikası olmuş durumda.

Çıkış yolu, yeni bir söylem, o söyleme uygun yeni bir program ve o programı her türlü engele rağmen uygulayacağı güvenini veren bir kadrodur.

Hiç değilse her coğrafyada halkların beklentisi bu yoldadır.

Bayram günleri her gidilen yerde, ev ziyaretlerinde konu siyasetten açılıyor ve her seferinde yeni oluşum gündeme geliyorsa sebebi işte bu beklentidir.”